Translation of "Çaktırmadan" in English

0.003 sec.

Examples of using "Çaktırmadan" in a sentence and their english translations:

O, çaktırmadan kıza baktı.

He stole a glance at the girl.

Tom çaktırmadan odadan çıktı.

Tom quietly sneaked out of the room.

- O, sınıftan sıvıştı.
- Çaktırmadan sınıftan kaçtı.

He slipped out of the classroom.

Tom John'a çaktırmadan yumruk atmaya çalıştı.

Tom tried to sucker punch John.

- Mary gizlice evden çıktı.
- Mary çaktırmadan evden dışarı çıktı.

Mary snuck out of the house.

Alice nehir kıyısında kız kardeşinin yanında oturmaktan sıkılmaya başlamıştı ve yapacak da bir şeyi olmadığından bir iki kez kız kardeşinin okuduğu kitaba çaktırmadan bakıverdi fakat kitapta resim ya da diyalog yoktu, Alice de "resimsiz ve diyalogsuz bir kitap ne işe yarar" diye kendi kendine düşündü.

Alice was beginning to get very tired of sitting by her sister on the bank, and of having nothing to do: once or twice she had peeped into the book her sister was reading, but it had no pictures or conversations in it, 'and what is the use of a book,' thought Alice 'without pictures or conversation?'