Translation of "şeyi" in Korean

0.024 sec.

Examples of using "şeyi" in a sentence and their korean translations:

Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.

모든 일들이 아직도 생생하게 기억나요.

Her şeyi öğrenmeliydim.

‎전부 공부해야 했어요

Diğer her şeyi etkiliyorlar.

이 둘은 다른 한계선에 영향을 줍니다.

Eğer bu şeyi yapacaksam,

그러니까,

Her şeyi birlikte çözdük.

그리고 우리는 함께 힘을 합쳤죠.

Her türlü şeyi yönetiyoruz.

우리는 모든 종류의 것들을 관리합니다.

Res Publica: Halkın Şeyi.

레스 푸블리카(Res publica ), 국민의 것.

Bu şeyi gözle göremiyoruz,

눈으로는 그 물질을 관찰할 수 없고

Yapabileceğim her şeyi yaptım.

가능한 모든 일을 하기 시작했습니다.

Ve her şeyi bilemeyeceğiz

우리는 절대로 모든 것을 이해할 수 없습니다.

Yanlış yaptığınız her şeyi ve hayatınızda yanlış olan her şeyi

만약 당신의 삶에서 잘못된 점들을

Açıkçası, bir şeyi yarım yapmak,

사실은 어중간하다는 건

Her şeyi o da yapıyordu.

옷을 깁거나 도자기를 만드는 일을 했다.

Ve istediğiniz şeyi nasıl soracağınızı.

원하는 것을 요구하는 방법.

Ultrason şüphelendiğimiz her şeyi doğruladı:

우리가 이미 의심했던 것이 초음파 검사로 확인되었습니다.

Statik sağkalım denen şeyi deneyebiliriz.

'정적 생존'이라는 걸 시도해볼 수도 있습니다

Sahip olduğum her şeyi depoladım,

제가 가진 모든 것은 창고에 보관하고

Sistemin hakkımda düşündüğü şeyi değiştiremezdim.

저는 시스템이 저에 대해서 가진 생각들을 그대로 믿었죠.

Bana her şeyi veren kişi.

제게 모든 것을 주셨죠.

Batı her şeyi kaybetti mi?

서양은 이미 모든 것을 잃었나?

Siz de aynı şeyi yapabilirsiniz.

똑같은 방법을 쓸 수 있습니다.

Ve yaklaşık 135 diğer şeyi.

135여개의 일상 물품을 카메라에 담았어요.

Yani bir şeyi araştırmak imkânsız.

그러니 뭔가를 조사할 수 없어요.

Ve her şeyi dengede tutuyor.

‎그 두뇌가 균형을 유지하는 거죠 ‎"304일째"

Her şeyi gördüm ve biliyorum.

많은 일을 보고 겪었고, 지금도 기억합니다.

Sihre dair sevdiğim her şeyi içeriyor.

제가 마술에 대해 사랑하는 모든 게 있기도 합니다.

Her şeyi sadece rasyonel yönden görüyordum.

그리고 모든 것을 합리성으로밖에 생각할 수 없었습니다

Deneyin vidyosu bir şeyi sevimsiz addettiğimizde

이 실험영상이 알려주는 건

Kızgınken her zaman yaptığım şeyi yaptım.

그래서 제가 화날 때마나 하듯이

Teknolojinin başaramadığı şeyi onların illüzyonları başarıyor.

마술은 기술의 한계를 극복합니다.

Pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

그 많은 연구들이 같은 것을 나타내고

Ve her şeyi Tanrı'ya bağlamamalarını istiyorum.

신한테 모든 걸 미루는 일을 그만 두길 바래요.

Doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi.

석유 탐사가들만 그런 것이 아니었습니다.

Bu ağaç gibi bir şeyi kullanabiliriz.

이런 나무를 이용할 수도 있습니다

Ve çukur gölü dediğimiz şeyi oluşturabilir.

이를 '구덩이 호수'라고 합니다

Yaşadığım şeyi anlayan insanlardan haber aldım.

제가 겪은 일에 대해 이해하는 바를 들려주었습니다.

Onun hakkında bildiğim her şeyi aldım --

저는 코미디에 대해 제가 아는 모든 것을 쏟아부었어요.

Her şeyi satmak için onu kullanıyoruz.

뭐든 팔아보려고 이용합니다.

O düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu

다행히 저는 어처구니없는 일을 저지르지 않게 되었습니다.

Bir şeyi hatırlamak ne kadar kolaysa

머릿속에서 뭔가 쉽게 떠오를수록

Bizi insan yapan şeyi yeniden keşfedip

무엇이 우리를 인간답게 만드는지를 재발견하고

Bunun sırrı ise sevdiğim şeyi yapıyorum,

동안의 비밀은 제가 사랑하는 일을 하고

Gerçekten yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmayın.

여러분도 하기 싫은 건 하지 마세요.

Scolopendra subspinipes alt edebileceği her şeyi avlar.

제압할 수 있는 모든 상대를 사냥합니다

Tanrı bize ihtiyacımız olan her şeyi verdi.

신은 우리에게 필요한 모든 걸 주셨어요.

Bu bölgedeki yıllık yağışlar her şeyi ıslatıyor.

이 지역은 연간 강우량이 많아 모든 게 축축합니다

Bu bizi insan yapan asıl şeyi baskıladı.

인간적인 면을 억누르고 있어요.

O durumda kim olsa yapacağı şeyi yapıyorsunuz.

그럼 당신은 누구라도 그 상황에서 할 만한 행동을 하겠죠.

Ve eğer böyle bir şeyi tecrübe etmediyseniz

그리고, 그걸 경험했던 적이 있다면,

Çünkü iç dünyamızla mücadelemiz her şeyi yönetiyor.

왜냐하면 우리가 자신의 내면세계를 어떻게 대하느냐에 따라 모든 것이 달라지거든요.

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

희부연 수액이 나오는 게 보이시죠?

Ancak robotik cerrahi bir şeyi daha tanıttı:

그런데 로봇 수술은 외과수술 분야에 또 다른 가능성을 보여주었습니다.

Onun gibi, güreşle ilgili her şeyi severdim:

아버지와 같이 저도 레슬링의 모든 것을 좋아했습니다

Ve bu iki şeyi de günlük hayatta

이 두 가지 모두를 이해할 수 있어요.

Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.

‎해조 숲에 낯선 물건이 들어오자

Genel olarak, artık istemediğim bir şeyi yapmayacağım.

그러니까 결론은 더이상 하기 싫은 건 안 할 거에요.

Bana yazmak hakkında bilmem gereken her şeyi öğretti

글쓰기에 대해 제가 알아야 할 모든 것을 배웠으니까요.

Bu şeyi güvenli şekilde uçurup öyle inmek istiyoruz.

이걸 타고 안전하게 착륙해 보겠습니다

Ve bu tersyüz pozisyonda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar.

나무늘보는 이런 뒤집힌 자세로 뭐든 할 수 있어요.

Özgür olmayı çok ister, her şeyi kişiselleştirmeyi severler.

독립을 갈망하고, 무언가를 자기 것으로 만들고 싶어하죠.

Ve bence, insanlar bunun her şeyi değiştirebileceğini anlamıyorlar.

그러면 모든 게 바뀔 수 있다는 걸 사람들은 모르는 거 같아요.

Hikâyeler güçlüdür, canlıdır ve bir şeyi hayata geçirir.

이야기는 힘을 가집니다. 이야기는 생명력을 가집니다.

Harekete geçmeyi öldüren nu beş şeyi tanıdıktan sonra,

지금까지 어떻게 이 다섯 가지 방어기재가 사람들의 참여를 막은 것인지 봤는데

Her şeyi öncekinden 100 kat daha iyi hâle getirdi.

이 회사를 100배나 더 성장시켰다는 거예요.

Daha da önemlisi işe yarayan şeyi bulabilecekleri bir platform.

무엇보다 중요한 것은 효과를 볼 수 있는 방안입니다.

Ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada.

AI는 우리를 인간답게 하는 것이 무엇인지 일깨워주기 위한 것입니다.

Inceleme yapan herkesin gözünden kaçan bir şeyi keşfetmiş olmamız:

그동안 모두들 완전히 놓쳐왔던 걸 우리가 발견했다는 사실이었죠.

Geleneksel tıpta baş ağrısından kansere her şeyi tedavi eden,

전통 의학에서 마법의 묘약으로 칭송받습니다

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

‎그리고 야간 카메라에 그들의 ‎새로운 습성이 포착됐습니다

O sadece sizin için en önemli olan şeyi yapabilmenizi sağlar.

정말 당신이 목표에 도달하기 위한 하나의 수단에 불과해요.

Çünkü hepimiz ilk bakışta, pat diye her şeyi anladığımızı sanarız

순간적으로 한번 슬쩍 보고 알았다고 생각하지만

Bir şeyi kesin olarak kanıtlamak veya öngörmek çok nadiren mümkün

확신을 가지고 어떤 것을 증명하거나 예상할 수 있는 경우는 매우 드뭅니다.

Ne kadar sevsen de her gece aynı şeyi izlemek istemezsin,

어떤 작품을 좋아한다고 해서 매일 밤 같은 걸 보고 싶진 않잖아요.

Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.

‎열화상 카메라가 ‎박쥐가 보는 것을 보여줍니다 ‎새끼의 발에 있는 따뜻한 피죠

Bilimle ilgili her şeyi anlamaya yönelik esrarengiz bir yeteneğim var,

저에게는 과학에 있어 모든 것을 이해하는 묘한 능력이 있어요.

Sonra tekrar kameramı alıp sevdiğim ve bildiğim şeyi yapmaya başladım.

‎그래서 다시 카메라를 들고 ‎제가 사랑하고 ‎잘 아는 일을 시작했죠

Kadının 40, 50 ya da 60 yaşında olması bir şeyi değiştirmedi.

나이가 40, 50, 60이든 상관 없죠.

Amfibilere ait bir şeyi çiğ olarak yemek hiç iyi bir fikir değildir.

뭐든 양서류한테서 나온 걸 날로 먹는 건 좋은 생각이 아닙니다