Translation of "John'a" in English

0.014 sec.

Examples of using "John'a" in a sentence and their english translations:

Onu John'a verir.

He gives it to John.

Elmayı John'a verdim.

I gave John the apple.

Arabamı John'a güvenemem.

I can't trust John with my car.

Gelip John'a anlattılar.

They came to John and told him.

Tom John'a benzemiyor.

Tom doesn't look like John.

Mary John'a sırrı söyledi.

Mary told John the secret.

O, John'a kazadan bahsetmedi.

He didn't tell John about the accident.

O, mektubu John'a gönderdi.

She addressed the letter to John.

Tom biraz John'a benziyor.

Tom kind of looks like John.

Tom John'a çok benziyor.

Tom does look a lot like John.

Sanırım Tom John'a benziyor.

- I think Tom looks like John.
- I think that Tom looks like John.

Lütfen John'a aradığımı söyleyin.

Please tell John that I called.

John'a olanı duydun mu?

Did you hear what happened to John?

Tom tam John'a benziyor.

Tom looks just like John.

Tom John'a çok benziyordu.

Tom was a lot like John.

John'a saatimi tamir ettireceğim.

I am going to have John repair my watch.

Tom Mary'yi John'a tanıttı.

Tom introduced Mary to John.

Saatimi John'a tamir ettireceğim.

I am going to have my watch repaired by John.

- Tom, Mary'den John'a söylememesini rica etti.
- Tom, Mary'den John'a anlatmamasını istedi.

Tom asked Mary not to tell John.

Öğretmen John'a bir ödül verdi.

The teacher gave John a prize.

Liderleri olarak John'a saygı duyuyorlardı.

They looked up to John as their leader.

Londra'dayken Mary ve John'a rastladım.

I met Mary and John when I was in London.

Tom John'a Mary'nin soyadını sordu.

Tom asked John what Mary's last name was.

Tom elbiselerinden bazılarını John'a verdi.

Tom gave John some of his clothes.

Ben sadece aynısını John'a söylüyordum.

I was just saying the very same thing to John.

Tom'un John'a benzediğini sana söyledim.

I told you Tom looked like John.

John'a bir albüm satın aldım.

I bought John an album.

O cesareti için John'a hayrandır.

She admires John for his courage.

Tom Mary'ye John'a güvenmemesini söyledi.

Tom told Mary not to trust John.

Tom Mary'nin John'a bağırdığını duydu.

Tom heard Mary yelling at John.

Tom Mary'nin John'a söylemeyeceğini biliyor.

- Tom knows Mary won't tell John.
- Tom knows that Mary won't tell John.

Sanırım Tom John'a çok benziyor.

- I think Tom looks a lot like John.
- I think that Tom looks a lot like John.

Tom Mary'nin John'a gülümsediğini gördü.

Tom saw Mary smiling at John.

John'a kendisini aradığımı söyle lütfen.

Please tell John that I called.

Onlar John'a "Kral John" dediler.

They called John "King John".

Tom, Mary'nin John'a üzüldüğünü biliyordu.

Tom knew that Mary was upset with John.

Tom ve Mary John'a söyledi.

Tom and Mary told John.

Tom ve Mary John'a güveniyorlar.

Tom and Mary trust John.

Tom ve Mary John'a inanır.

Tom and Mary believe John.

Tom ve Mary, John'a inandı.

Tom and Mary believed John.

- John'a olanları duydun mu?
- John'un başına geleni duydun mu?
- John'a olanı duydun mu?

Did you hear what happened to John?

Tom ve Mary, John'a çok kızgınlar.

Tom and Mary are mad at John.

Tom Mary'nin neden John'a vurduğunu biliyordu.

Tom knew why Mary hit John.

Tom Mary'nin John'a kazadan bahsetmesini istedi.

Tom wanted Mary to tell John about the accident.

Tom Mary'ye John'a güvenip güvenmediğini sordu.

Tom asked Mary if she trusted John.

Tom John'a çaktırmadan yumruk atmaya çalıştı.

Tom tried to sucker punch John.

Tom Mary'nin John'a yardım etmesini istedi.

Tom wanted Mary to help John.

Tom Mary'nin John'a ne söylediğini bilmiyor.

Tom doesn't know what Mary told John.

Tom Mary'nin John'a ne söylediğini bilmiyordu.

Tom didn't know what Mary told John.

Tom ve Mary şimdi John'a güvenmiyorlar.

Tom and Mary just don't trust John.

Tom John'a av tüfeğini almasını söyledi.

Tom told John to get his shotgun.

Tom Mary'ye John'a özür dilemesini önerdi.

Tom suggested to Mary that she apologize to John.

Tom Mary'nin John'a yalan söylediğini biliyordu.

Tom knew Mary was lying to John.

Tom Mary'nin John'a yardım etmesini istiyor.

Tom wants Mary to help John.

Tom Mary'nin John'a baktığını fark etti.

- Tom noticed that Mary was staring at John.
- Tom noticed that Mary was looking at John.

Tom'a Mary'nin zaten John'a söylediğini söyle.

Tell Tom Mary has already told John.

Tom Mary'nin John'a söylemek istemediğini söyledi.

- Tom said Mary didn't want to tell John.
- Tom said that Mary didn't want to tell John.

Tom John'a çok benziyor, değil mi?

Tom looks a lot like John, doesn't he?

Tom ve Mary John'a oy verdi.

Tom and Mary voted for John.

John'a göre, banka saat üçte kapatır.

According to John, the bank closes at 3 p.m.

Tom Mary'yi John'a yardım ettirmeye çalıştı.

Tom tried to get Mary to help John.

Tom, John'a vurduğu için Mary'yi suçlamadı.

Tom didn't blame Mary for hitting John.

Tom, Mary'yi John'a tanıştırdığından pişmanlık duyuyor.

Tom regrets having introduced Mary to John.

Tom, Mary'nin John'a âşık olduğunu biliyor.

Tom knows Mary's in love with John.

Tom, Mary'nin John'a davranma tarzından hoşlanmıyor.

Tom doesn't like the way Mary treats John.

Tom Mary'nin John'a göz kırptığını gördü.

Tom saw Mary wink at John.

Tom, Mary'ye John'a yardım etmesini söyledi.

Tom told Mary to help John.

Tom, Mary'ye John'a yardım etmemesini söyledi.

Tom told Mary not to help John.

Tom ve Mary, John'a yardım edemedi.

- Tom and Mary weren't able to help John.
- Tom and Mary couldn't help John.
- Tom and Mary were unable to help John.

Tom, Mary'den John'a aldığı mektubu gösterdi.

Tom showed the letter he got from Mary to John.

Tom, Mary'yi John'a güvenmemesi konusunda uyardı.

Tom warned Mary not to trust John.

Tom, Mary'nin John'a yardım etmeyeceğini düşünüyor.

- Tom thinks Mary won't help John.
- Tom thinks that Mary won't help John.

Tom Mary'ye bakmıyordu. O John'a bakıyordu.

Tom wasn't looking at Mary. He was looking at John.

Tom Mary'nin John'a vurmaya çalıştığını söyledi.

Tom said that Mary tried to shoot John.

Tom'un erkek kardeşi John'a çok benziyor.

Tom's brother looks a lot like John.

Tom'un erkek kardeşi tam John'a benziyor.

Tom's brother looks just like John.

- Tom, Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.
- Tom Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.

Tom doesn't want Mary to say anything to John.

- Tom Mary'nin John'a daha kibar olmasını istedi.
- Tom Mary'nin John'a karşı daha kibar olmasını istedi.

Tom wanted Mary to be nicer to John.

- Tom ve Mary her ikisi de John'a bakıyordu.
- Hem Tom hem de Mary John'a baktı.

- Tom and Mary both stared at John.
- Both Tom and Mary stared at John.

- Tom ve Mary her ikisi de John'a baktı.
- Hem Tom hem de Mary John'a baktılar.

- Tom and Mary both looked at John.
- Both Tom and Mary looked at John.

- Tom ve Mary her ikisi de John'a baktı.
- Hem Tom hem de Mary John'a baktı.

Tom and Mary both glanced at John.

Tom, Mary'yi John'a yardım etmeye ikna etti.

Tom convinced Mary to help John.

Tom Mary'nin John'a aşık olacağını hiç beklemiyordu.

Tom never expected that Mary would fall in love with John.

Tom ve Mary ikisi de John'a bakıyor.

Tom and Mary both glance at John.

Tom Mary'nin John'a kızgın olduğunu fark etti.

Tom noticed that Mary seemed to be mad at John.

Tom, Mary'nin John'a bakıyor olduğunu fark etti.

- Tom noticed Mary was looking at John.
- Tom noticed that Mary was looking at John.

Tom John'a saygıyla davranmadığı için Mary'yi azarladı.

Tom scolded Mary for not treating John with respect.