Translation of "Kıza" in English

0.017 sec.

Examples of using "Kıza" in a sentence and their english translations:

- Bu kıza kendini tanıtmalıydın.
- Kıza kendini tanıtmalıydın.

- You should have introduced yourself to the girl.
- You should've introduced yourself to the girl.

- Bu kıza tutkusu var.
- Bu kıza sevgisi var.
- Bu kıza düşkünlüğü var.
- Onun, bu kıza sevgisi var.

He has a crush on this girl.

O kıza bayılıyordum.

I was crazy about that girl.

Kıza ne oldu?

What happened to the girl?

Şu kıza bak!

Look at that girl!

Bitişikteki kıza aşığım.

I'm in love with the girl next door.

O, kıza gülümsedi.

He smiled at the girl.

Oradaki kıza bak.

Look at the girl over there.

Şu kıza bak.

Look at that girl.

Genç kıza bakıyordum.

I was looking at the young girl.

Bu kıza kendini tanıtmalıydın.

- You should have introduced yourself to the girl.
- You should've introduced yourself to the girl.

Peter kıza âşık oldu.

Peter fell in love with the girl.

O, çaktırmadan kıza baktı.

He stole a glance at the girl.

Alman kıza ne oldu?

What happened to the German girl?

Sen bir kıza benziyorsun.

You look like a girl.

O bir kıza benziyor.

He looks like a girl.

Kıza benzeyen oğlan bu.

This is the boy who looks like a girl.

İyi bir kıza benziyorsun.

You seem like a nice girl.

Çıktığım diğer kıza benzemiyorsun.

You're not like other girls I've dated.

Biz iki kıza sahibiz.

We have two daughters.

Uzun saçlı kıza bak.

Look at the girl whose hair is long.

O, o kıza aşık.

He's in love with that girl.

Güzel kıza dönüp baktı.

He looked back at the pretty girl.

O kıza bakmayı bırak.

Stop looking at that girl.

O, kıza aşık oldu.

He fell in love with the girl.

- Alçak gönüllülük genç bir kıza yakışıyor.
- İffet genç bir kıza yakışıyor.

Modesty is befitting to a young girl.

Şu kısa güzel kıza bak.

Look at that short pretty girl.

Vahşi bir köpek kıza saldırdı.

A fierce dog attacked the girl.

Keşke kıza daha nazik davransaydım.

I wish I had treated the girl more kindly.

İlk görüşte kıza âşık oldu.

He fell in love with the girl at first sight.

O kıza deli gibi âşık.

He is madly in love with that girl.

Ben kıza bir kazak aldım.

I bought the girl a sweater.

Ben o küçük kıza gülümsüyorum.

I am smiling at that little girl.

Ben hiçbir kıza âşık olmadım.

I have never fallen in love with any girl.

Joe bu kıza çılgınca âşık.

Joe is madly in love with that girl.

Onlar aynı kıza aşk oldular.

They fell in love with the same girl.

Harika bir kıza aşık oldum.

I'm in love with a wonderful girl.

Çok iyi bir kıza benziyorsun.

You seem like such a nice girl.

Şimdi şarkı söyleyen kıza bak.

Look at the girl who is now singing.

Mary küçük kıza çok bağlı.

Mary is very attached to the little girl.

Oradaki uzun saçlı kıza bak.

Look at the girl with the long hair there.

Kız kıza eğlenelim bu gece.

Tonight let's have a girls night.

Tom birazcık bir kıza benziyor.

Tom looks a little bit like a girl.

Peter o kıza aşık olmuştu.

Peter had fallen in love with that girl.

O kıza delicesine aşık oldum.

I was very much infatuated with that girl.

Anne kıza bir yüzük verdi.

Mother gave the girl a ring.

Joe kıza deli divane oluyor.

Joe's nuts about the girl.

O güzel küçük kıza bakın.

Look at that pretty little girl.

Tom kıza telefon numarasını verdi.

Tom gave the girl his phone number.

Şair, kıza bir gül verdi.

The poet gave the girl a rose.

Anne, kıza bir yüzük verdi.

The mother gave the girl a ring.

Viyana'lı bir kıza aşık oldum.

I fell in love with a girl from Vienna.

Tesadüfen güzel bir kıza rastladım.

I chanced on a beautiful girl.

Bunu başka kaç kıza söyledin?

How many other girls have you said that to?

Tom bir kıza benzediğimi söylüyor.

Tom says I look like a girl.

Sami o kıza gerçekten aşıktı.

Sami was really in love with that girl.

Sami bir kıza tecavüz etti.

Sami raped a girl.

- Ben asla bir kıza âşık olmadım.
- Ben bir kıza hiç âşık olmadım.

- I have never fallen in love with any girl.
- I've never fallen in love with any girl.
- I've never fallen in love with a girl.

Kıza büyükannesinin anısına Elizabeth adı verildi.

The girl was called Elizabeth after her grandmother.

Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

What happened to the girl you were sharing the bedroom with?

Herkes yeni kıza karşı cana yakındı.

Everyone was friendly to the new girl.

Prens küçük kıza neden ağladığını sordu.

The prince asked the little girl why she was crying.

Bu doldurulmuş hayvan küçük kıza ait.

This stuffed animal belongs to the little girl.

Şu kıza bak. O gerçekten sevimli.

Look at that girl. She's really cute.

Tom güzel bir kıza âşık oldu.

Tom fell in love with a beautiful girl.

Kıza da erkeğe de kardeş diyebiliriz.

Brother or sister, both are siblings.

Onların ikisi de aynı kıza aşıklar.

They're both in love with the same girl.

John ile konuşan kıza Susan denir.

The girl talking with John is called Susan.

O güzel bir kıza aşık oldu.

He fell in love with a pretty girl.

Tom tatlı bir kıza aşık oldu.

Tom fell in love with a pretty girl.

O sadece tanıdığım bir kıza benziyor.

She looks just like a girl I know.

Onların üçü de aynı kıza aşıktı.

All three of them were in love with the same girl.

Sami bir Müslüman kıza küfür ediyordu.

Sami was swearing at a Muslim girl.

Onunla saatlerce oturdum ve kıza yardım ettim,

I sat with her for hours, and I helped her,

Kazada ebeveynlerini kaybetmiş kıza başsağlığı bile dileyemedim.

I couldn't but sympathize with the girl who had lost her parents in the accident.

Orada duran uzun boylu güzel kıza bak.

Look at the tall pretty girl standing there.

Marika Finli ama bir Asyalı kıza benziyor.

Marika is Finnish, but she looks like an Asian girl.

Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?

What's the best way to approach a girl?

Tom ve John aynı kıza âşık oldular.

Tom and John fell in love with the same girl.

Bunu daha önce birçok kıza söylediğinden eminim.

I'm sure you've said that to many girls before.

Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.

Tom falls in love with every beautiful girl he meets.

Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.

Please look at the girl who wore the blue clothes.

Keşke o zaman kıza daha kibar davransaydım.

I wish I had treated the girl more kindly at that time.

Fadıl dokuz yaşındaki bir kıza vahşice saldırdı.

Fadil savagely assaulted a nine-year-old girl.

- Sami Leyla adında Müslüman bir kıza âşık oldu.
- Sami Leyla isimli Müslüman bir kıza abayı yakmıştı.

Sami fell in love with a Muslim girl named Layla.

- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.

"Oh! Çok güzelsin, koyu renkli bir kıza göre."

"Oh! You're so pretty for a dark skinned girl."

Acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

who was plainly suffering from hardships in her life ...

Bunu bir kıza yapmaya nasıl cüret edersin, Tom?

How dare you do that to a girl, Tom?

Onu seviyorum ama o başka bir kıza âşık.

I love him, but he's in love with another girl.

Geçen yıl Boston'da tanıştığım bir kıza aşık oldum.

I fell in love with a girl I met in Boston last year.

O sınıf 15 oğlan ve 28 kıza sahiptir.

That class has 15 boys and 28 girls.

Tom internetten tanıştığı bir Rus kıza aşık oldu.

Tom fell in love with a Russian girl he met online.

- Tom çocukken, onun karşısındaki caddede yaşayan kıza saplantılı oldu.
- Tom çocukken, sokağın karşı tarafında yaşayan kıza kafayı takmıştı.

When Tom was a kid, he became obsessed with the girl who lived across the street from him.

O bir barın dışında bir kıza arzu dolu baktı.

He ogled a girl outside a pub.