Translation of "Dışarı" in English

0.016 sec.

Examples of using "Dışarı" in a sentence and their english translations:

- Çık dışarı.
- Dışarı çıkın.

Go outside.

Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen!

Come out, come out, wherever you are!

- Biz dışarı gitmiyoruz.
- Dışarı çıkmayacağız.

We're not going out.

- Dışarı gelmelisin.
- Dışarı gelmen gerekiyor.

You need to come outside.

- Ben dışarı çıkmalıyım.
- Dışarı çıkmalıyım.

I must go out.

- Neden dışarı çıkmıyorsun?
- Dışarı çıksana.

Why don't you go outside?

Dışarı çıkaracaktır.

that end up holding you back.

Dışarı çıkamazsın.

- You can't go out.
- You can't go outside.

Dışarı çıkıyorum.

I'm on my way out.

Dışarı gel.

Come outside.

Dışarı çıkalım.

- Let's step outside.
- Let's go outside.

Dışarı gitmemelisin.

You shouldn't go outside.

Dışarı çık.

Step outside.

Dışarı çıktı.

She has gone out.

Dışarı geleceğim.

I'll come outside.

Çık dışarı!

Get out!

Dışarı gitmiyorum.

I'm not going outside.

Dışarı çıkacağız.

We'll go out.

Dışarı çıkamadım.

- I could not get out.
- I couldn't get out.

Dışarı çıkıyoruz.

- We're going out.
- We'll go out.
- I'm going out.

Dışarı çıktılar.

They stepped outside.

Dışarı çıkacağım.

I'll step outside.

Dışarı gidiyorum.

I'm going outside.

Dışarı çıktım.

I've moved out.

Dışarı çıkmıyorum.

I'm not going out.

Dışarı gitmemelisiniz.

- You ought not to go out.
- You'd better not go out.

Dışarı çıkmamalısın.

You shouldn't go out.

Herkes dışarı!

Everyone out!

Dışarı çıkamadık.

We couldn't go out.

Dışarı gittim.

I went outside.

Dışarı çıkmalıyım.

- I must go out.
- I have to go out.

- Pencereden dışarı sarkma.
- Camdan dışarı sarkma.

- Do not lean out of the window.
- It's dangerous to lean out of the window.
- Don't lean out the window.
- Don't lean out of the window.

- Dışarı çıkmanı istiyorum.
- Dışarı çıkmanızı istiyorum.

I want you to go outside.

- O dışarı gitti.
- O dışarı çıktı.

She went out.

- Herkes dışarı kaçtı.
- Herkes dışarı koştu.

- Everybody ran outside.
- Everyone ran outside.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

Layla went outside.

- Sami dışarı çıkamaz.
- Sami dışarı gelemez.

Sami can't come out.

- Dışarı çıkmak için özgürsün.
- Dışarı çıkmak için özgürsünüz.
- Dışarı çıkmakta serbestsin.

- You are free to go out.
- You're free to go out.

- Ben pencereden dışarı baktım.
- Pencereden dışarı baktım.

I looked out the window.

Dışarı takla attım.

And I cartwheeled out.

...bağırsaklarını dışarı iterek...

it pushes out its guts...

Dışarı çıkmanızı isteyebilirler.

you might be asked to leave.

Bugün dışarı çıkmamalısın.

You must not go out today.

Dışarı çıkmadın mı?

Didn't you go out?

O dışarı çıkmazdı.

He would not go out.

Haber dışarı sızdırılmış.

The news leaked out.

Pencereden dışarı bakma.

- Do not look out the window.
- Do not look out of the window.
- Don't look out of the window.
- Don't look out the window.

Dilini dışarı çıkar.

Stick out your tongue.

Dışarı çıkmak istemiyorum.

I don't want to go outside.

Ben dışarı gidemedim.

I was unable to go outside.

Sır dışarı sızdı.

The secret leaked out.

Pencereden dışarı bak.

Look out of the window.

O dışarı gitti.

- She went out.
- She has gone out.

Odandan dışarı çıkmayacaksın.

You are not to leave your room.

Öfkeyle dışarı çıktı.

He went out in anger.

Dışarı mı çıkıyorsun?

Are you going out?

Hadi dışarı çıkalım

Come on. Let's get out of here.

Hadi dışarı çıkalım.

Let's go out.

Tom'u dışarı attık.

We threw Tom out.

Bunları dışarı atmalısın.

You should throw these out.

Bunu dışarı atmalısın.

- You should throw this out.
- You should throw it out.

Beni dışarı atamazsın.

You can't throw me out.

Dışarı gidebilir miyim?

- Can I go outside?
- May I go outside?

Şemsiyesiz dışarı çıkma.

Don't go out without an umbrella.

Dışarı çıktın mı?

Did you pass out?

Lütfen dışarı çıkayım.

Please let me out.

Lütfen dışarı çık.

Please step outside.

Pencereden dışarı sarktım.

I leaned out of the window.

Çöpü dışarı çıkardık.

We took the trash out.

Dışarı çıkalım mı?

Shall we go out?

Ben dışarı çıkıyorum.

- I'm about to go out.
- I'm on my way out.
- I'm going out.

Haftalardır dışarı çıkmıyorum.

I haven't been outside in weeks.

Onu dışarı götüreceğim.

I'll take it outside.

Mary'yle dışarı çıktım.

I went out with Mary.

Dışarı çıkmak istiyorum.

I want to go out.

Dışarı çıkıyor musun?

Are you going outside?

Ben dışarı çıkamam.

I can't go out.

Mutfağımdan dışarı çıkın!

- Get out of my kitchen.
- Get out of my kitchen!

Niçin dışarı çıkmıyorsun?

Why don't you go out?

Tom'u dışarı götür.

Take Tom outside.

Tom'u dışarı atın.

Throw Tom out.

Tom dışarı gitti.

Tom went out.

Tom dışarı çıktı.

Tom went outside.

Aceleyle dışarı çıktılar.

They hurried out.

Onlar dışarı çıktılar.

They went outside.

Herkesi dışarı al.

Get everybody out.

Sadece dışarı bak.

Just look outside.

Şimdi dışarı çık.

Now come out.