Translation of "şeyi" in Chinese

0.009 sec.

Examples of using "şeyi" in a sentence and their chinese translations:

Her şeyi kazandın!

- 她贏得一切了。
- 他赢得一切了。

Her şeyi biliyorum.

- 我什么都知道。
- 我都知道了。

Hoşlandığın şeyi al.

拿走你喜欢的任何东西。

Her şeyi duydum.

我什麼都聽到。

Her şeyi duyabiliyorum.

能直接听到。

Her şeyi yaz.

把所有東西寫下來。

Her şeyi biliyoruz.

我们什么都知道。

Aradığım şeyi buldum.

我找到了我正在找的東西。

- Bir şeyi değiştirmeyecek.
- O bir şeyi değiştirmeyecek.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- O bir şey değiştirmeyecek.

這改變不了什么。

Para birçok şeyi mahveder.

人為財死,鳥為食亡。

Her şeyi unutanlar mutludur.

健忘的人最幸福。

O her şeyi kazandı.

她贏得一切了。

Dün olan şeyi değiştiremem.

我没法改变昨天发生的事情。

Teşekkürler, her şeyi anladım.

謝謝你,我明白了一切.

Sanırım aradığımız şeyi bulduk.

我認為我們找到我們正在找的東西了。

Dövüş hiçbir şeyi halletmez.

打架解決不了問題。

Yaptığın her şeyi biliyorum

我知道你做的所有事。

Hiçbir şeyi unutmamaya çalış.

尽量别忘掉任何事。

Bu şeyi biliyor musun?

你知道这件事吗?

Her şeyi Tom'a borçluyum.

我什么都欠汤姆的。

Bize her şeyi söyle.

告诉我们一切。

O her şeyi değiştirdi.

那改变了一切。

Ona her şeyi söyle.

全告诉他。

Dilediğin her şeyi ye.

隨你喜歡隨便吃。

Tom sevdiği şeyi yapıyor.

汤姆在做他喜欢做的事。

Söylediğin her şeyi anlıyorum.

我理解你所说的一切。

O şeyi patronuna verir.

他把东西交给了上司.

- O her şeyi bildiğini düşünüyor.
- O her şeyi bildiğini sanıyor.

他以为什么都知道。

- Bir şeyi değiştirmeyecek.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- O bir şey değiştirmeyecek.

這樣做的話什麼都不會改變的。

Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap.

做你認為正確的事。

Yerinde olsam, aynı şeyi yaparım.

如果我是你,我也会这么做。

Her şeyi biliyormuşsun gibi konuşuyorsun.

你说得你好像什么都知道似的。

İstediği her şeyi ona verir.

她想要甚麼,他就給她甚麼。

Kimsenin söyleyecek bir şeyi yoktu.

沒有人有話可說。

Tom'un düşünecek çok şeyi var.

汤姆要考虑很多。

Para her şeyi satın alamaz.

金钱不能买到所有的东西。

Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.

- 一次做不了两件事。
- 你不能一心两用。

Sana istediğin bir şeyi vereceğim.

我會給你任何你想要東西。

Yapmam gereken her şeyi yaptım.

我要做的事情都已經做了。

Belki onların bir şeyi var.

他们可能有点什么。

Tom'un gizleyecek bir şeyi yok.

汤姆没有什么可隐藏。

Onlar burada her şeyi satıyorlar.

他们这儿啥都卖。

İki şeyi aynı anda yapamam.

我不能一心二用。

Ödünç aldığın şeyi iade etmelisin.

有借有还。

Onunla görüşecek bir şeyi vardı.

她有點事要和他談談。

Senin için her şeyi yapacağım.

我會為你做任何事。

Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.

你的一切我都知道。

Elimden gelen her şeyi yapacağım.

我会尽我所能的。

Tom için her şeyi yaparım.

我会为汤姆做任何事。

Tom olan her şeyi gördü.

汤姆见证了所有发生的事情。

Tom'a her şeyi verdin mi?

你全都给汤姆了吗?

Soğandan başka her şeyi yiyebilirim.

除了洋葱我什么都可以吃。

İki şeyi aynı anda yapma.

別同時做兩樣事。

Pişman olacağın bir şeyi yapma.

不要做任何会让你后悔的事。

Yerçekimi her şeyi dünyaya düşürür.

重力将一切带下地球表面。

Mümkün olan her şeyi yaptık.

- 我们尽力了。
- 我们已竭尽所能。

Her şeyi kendi başıma yaptım.

我全靠自己。

Her şeyi biliyor gibi görünüyorsun.

你看起来什么都知道。

Gerekli olan her şeyi tamamladım.

我做完了所有重要的事。

Lütfen her şeyi bana bırak.

請把所有的東西留給我。

Tom polislere her şeyi anlattı.

湯姆全都告訴了條子。

Her şeyi biliyorsun, değil mi?

- 你全都知道,對嗎?
- 你什么都知道,对吗?

Tom'un söylediği her şeyi anladım.

我明白湯姆所說的一切。

- En iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.
- En iyi olduğunu düşündüğün şeyi yap.

做你所想的是最好的。

Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapıyor musun?

你在做你覺得對的事嗎?

Salı sabahından önce her şeyi bitirmelisin.

我们必须在周二早上之前完成所有事情。

Daha fazla çalışmazsan hiçbir şeyi başaramayacaksın.

如果你不更加努力地學習, 你將永遠不會有所成就。

Parti hakkındaki her şeyi sana bırakacağım.

派對的準備工作就全交給你了。

Babası ona ona her şeyi anlattırdı.

她的父親要她告訴他一切。

Onun yapmasını istediğin her şeyi yapar.

他會做任何你要求他做的事。

Sanki her şeyi biliyor gibi konuşuyor.

他說起話來好像他什麼都知道。

O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.

他失去了他擁有的一切。

Yemek pişirme hakkında her şeyi bilir.

她是一部活生生的廚藝百科全書。

Her şeyi açıklamam sonsuza kadar sürer.

- 我就算說上三天三夜,恐怕也不能把一切解釋清楚。
- 要都解释的话,需要一辈子的时间。

Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.

你不能指望我一直考虑周到!

Her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım.

我必须靠自己做所有事。

Onun hakkında neredeyse her şeyi unuttum.

我幾乎忘了所有關於那件事。

Onun dün yapacak bir şeyi yoktu.

她昨天没事干。

Mary'nin yapmanı istediği şeyi Tom'a söyle.

把玛丽交代你去做的事告诉汤姆。

Keşke istediğin her şeyi sana alabilsem.

我希望我能买下你想要的所有东西。

Bu köpek neredeyse her şeyi yer.

這隻狗幾乎吃任何東西。

O, para açısından her şeyi düşünüyor.

她對任何事都用錢的角度來看。

O her şeyi biliyor gibi görünüyor.

- 他似乎什麼都知道。
- 看起来他什么都知道。

Onun söylediği herhangi bir şeyi anlayamadım.

我不了解他所說的事情。

Onu izle ve aynı şeyi yap.

看著他並且跟他做同樣的事情。

Tom'un Mary için bir şeyi var.

汤姆有样东西要给玛丽。

Tom bildiği her şeyi Mary'ye söyleyemedi.

汤姆不能告诉玛丽他知道的所有事。

Tom'un söyleyecek başka bir şeyi var.

湯姆還有想說的事。

Tom yapmasını istediğimiz şeyi yapamayacağını söyledi.

汤姆说他做不成我们要他做的事。

Hâlâ onun söylediği her şeyi anlamıyorum.

他说的我还是没有全部理解。

Betty sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

貝蒂說話的口氣像是她知道了一切。

Dick sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

迪克講起話來好像他什麼都知道。