Examples of using "Produisent" in a sentence and their turkish translations:
Bu tarlalar güzel ekinler üretir.
Böyle şeyler her zaman olur.
Boş yerler en iyi yankıları üretir.
bu onların atık ürünü olan diğer kayaları oluşturur.
o kadarlık kusur kadı kızında da olur yahu
gelelim şimdi depreme deprem nasıl oluşur?
Kesinlikle bu dünyada saçma sapan şeyler oluyor.
zaman içinde yaptıkları kazılar dev çukurlar oluşturmuş.
Güneş ışığı olmayınca yosunlar oksijen üretmeyi bırakıyor.
En ölümcül kazalar evde olur.
İnekler süt verirler.
Birçok genç, bu cihazların su buharı ürettiğini
Mucizeye mucize derler çünkü hiç yaşanmazlar.
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde
doğada bunun gibi olaylar sürekli ve çok fazla oluyor aslında
çıkardıkları bir sesin geri yansıması sonucu yön tayinlerini yaparlar
bazı tırtıllar yine bit gibi sırtında şekerli bir salgı üretiyor
Beklenmedik şeyler her zaman olur.