Examples of using "Sous" in a sentence and their turkish translations:
- Tom'u küçümsüyorsun.
- Tom'u hafife alıyorsun.
- Tom'u ciddiye almıyorsun.
Koltuğun altına bak.
Yeminlisin.
Seni hafife aldım.
Bu gökyüzü altında
siyasi af kapsamında Fransa'ya döndü
Ne ad altında?
köpek balıkları ile yüzmeye gidelim."
O, sandalyenin altında.
Beni küçümseme.
Sen Tom'u küçümsedin.
Önemini küçümsüyorsun.
Onu masanın altında bıraktılar.
Daha birçoğu toprağın altında
- Onu küçümsüyorsun.
- Onu hafife alıyorsun.
Her şey kontrolüm altında.
- O sadece bir ast.
- O sadece bir emir kulu.
Uçak çok geçmeden inecek.
Tom tedavi görüyor.
Her şey kontrol altında.
Yatağın altına bakalım.
Onu gözetim altında tutun.
Onu gözetim altında tut.
Adam ağacın altında.
Bodrumdaydı.
Tom'u küçümsedim.
Bunu kontrol altında tutuyorum.
Duştaydım.
Tom bir ağacın altında uyuyakaldı.
Yağmurda durmayın.
Ben yağmura yakalandım.
Şemsiyeni paylaşabilir miyim?
Yalnızca Windows üzerinde çalışır.
Onun kararlılığını hafife almayın.
Arabanın altına baktın mı?
Gücümü küçümseme.
Güneş'in altında yeni bir şey yok.
Termometreyi kolunuzun altına koyun.
Asla seyircini küçümseme.
Onu yatağın altında sakladım.
Suyun altında ağlamak mümkün mü?
O, ağacın altında uyuyordu.
Hâlâ duşta mısın?
Bir ağacın altına sığındık.
- Ben masanın altına saklandım.
- Masanın altına saklandım.
ve yer altına kilitliyorlardı.
kefalet esaretiyle hapis yatan o insanlar
Gecenin karanlığında...
diğerinin altına girmesiydi
yıl tabi 94
onun etrafında sıvı halde
derinden içerlemişti .
Çok geçmeden kış olacak.
Sualtında yüzebilir misin?
O benim altımda çalışır.
Tom duştaydı.
O anestezi altına girmiştir.
Durum kontrol altında.
Su köprünün altından akar.
Tom duşta.
Yağmurda yürümek istiyorum.
Metrolar yerin altında gider.
- Duştaydım.
- Ben duştaydım.
Kollarımın altında terledim.
Sandalyeler ağacın altında.
O, sandalyenin altındadır.
Tom dikenli tel altında süründü.
Hepimiz gözlem altında mıyız?
Bir ağacın altına oturdular.
Her şey kontrol altında mı?
Tom tamamen şok olmuştu.
Biz her şeyi kontrol altına aldık.
- Kendini küçümseme.
- Kendini hafife alma.
Tom, Mary'yi küçümsedi.
Rüzgârın altında koşmayı severim.
Alt yazılara ihtiyacım var.
Ben hep baskı altındayım.
Bizi küçümseme.
O, ona istediğini yaptırır.
Kendinizi küçümsemeyin.
Ben bodrumdayım.
Tom bodrumda.
- Yağmurda şarkı söylüyorum.
- Yağmur altında şarkı söylüyorum.
Gözlerinin altında torbalar var.