Translation of "Engelliyor" in French

O onun işini engelliyor.

Il l'empêche de faire son travail.

Sıcaklık benim uyumamı engelliyor.

La chaleur m'empêche de dormir.

Kötü hava benim gitmemi engelliyor.

Le mauvais temps m'empêche de partir.

Yüksek vergiler ekonomik büyümeyi engelliyor.

Les taxes élevées étouffent la croissance économique.

Büyük bir direk göl manzarasını engelliyor.

Un large pilier bloque la vue sur le lac.

Onun kötü okuma yeteneği sınıftaki ilerlemesini engelliyor.

Sa mauvaise capacité de lecture entrave ses progrès scolaires.

Aslında engelliyor fakat kadın yine bu sefer aynı saatte farklı bir bölgede farklı bir şekilde yine ölüyor

En fait, il bloque, mais cette fois, la femme meurt à nouveau dans une zone différente en même temps cette fois.