Translation of "Farklı" in Finnish

0.013 sec.

Examples of using "Farklı" in a sentence and their finnish translations:

- Ben çok farklı mıyım?
- Çok farklı mıyım?

- Olenko minä niin erilainen?
- Oonko mää niin erillaine?
- Olenko minä niin toisenlainen?
- Oonko mää niin toisellaine?

O nasıl farklı?

Kuinka se on erilainen?

Farklı görünmek istiyorum.

Haluan näyttää erilaiselta.

Çok farklı görünüyorsun.

Näytät niin erilaiselta.

Bu objelerin görünümleri farklı,

Nämä esineet näyttävät erilaisilta,

Yani ışığı farklı yansıtıyorlar.

ja ne heijastavat valoa eri tavoilla.

...şehirde farklı dünyalar canlanır.

urbaanit maailmat heräävät eloon.

Farklı bir hedef peşindeler.

ja etsivät eri saalista.

Farklı imparatorluklar ne yaptı?

Eri valtakunnat -

Fikriniz benimkinden tamamen farklı.

Ideasi eroaa täysin omastani.

Köy şimdi eskisinden farklı.

Kylä on nyt erilainen kuin ennen.

Benim fikrim seninkinden farklı.

Minun mielipiteeni eroaa sinun mielipiteestäsi.

Tom'un farklı olduğunu biliyordum.

Tiesin, että Tom on erilainen.

Benim farklı oduğumu biliyorsun.

Sinä tiedät, että olen erilainen.

Her nedense farklı görünüyorsun.

Näytät jotenkin erilaiselta.

Farklı bir otelde kalıyoruz.

Me asumme eri hotelissa.

Biz farklı otellerde kalıyoruz.

- Me asumme eri hotelleissa.
- Meillä on eri hotellit.

- Tom farklıdır.
- Tom farklı.

Tom on erilainen.

Keşke şeyler farklı olsa.

Toivon asioiden olevan toisin.

Farklı olan kişi Tom'dur.

Tommihan se on erilainen.

- Tom oldukça farklı bir şey beklemişti.
- Tom çok farklı şeyler beklemişti.

Tom oli odottanut jotain varsin erilaista.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

Tasavaltojen on oltava erilaisia.

Senin yaşam felsefen benimkinden farklı.

Elämänfilosofiasi eroaa omastani.

Çünkü Covid-19 çok farklı.

Koska COVID-19 on hyvin erilainen.

Ben artık farklı bir kişiyim.

- Olen nyt muuttunut mies.
- Olen nyt eri ihminen.

Tom farklı bir yaklaşım denedi.

Tomi yritti toisenlaista lähestymistapaa.

Mango farklı ülkelerin ulusal meyvesidir.

Mango on usean maan kansallishedelmä.

Sizin fikriniz benimkinden oldukça farklı.

Mielipiteesi eroaa omastani melkoisesti.

Senin hayat felsefen benimkinden farklı.

Sinun elämänkatsomuksesi on erilainen kuin minun.

Tom farklı bir iş seçmeliydi.

Tomin olisi pitänyt valita eri ammatti.

Tom birçok farklı şeyle ilgileniyor.

- Tomi on kiinnostunut monista eri asioista.
- Tomia kiinnostaa monet eri asiat.

Tamam, şimdi farklı bir şey deneyeyim.

Ok, antakaapa kun kokeilen toisin.

Bu, onu farklı bir seviyeye taşıyor.

Se nosti sen uudelle tasolle.

Tabii ki yaşam tarzımız Amerika'dan farklı.

Tietysti elämäntyylimme on eri kuin Amerikassa.

Senin yerinde olsam, farklı hareket ederim.

Minä toimisin toisin sinun asemassasi.

Tom'un farklı bir Fransızca aksanı var.

Tomilla on selvästi erottuva ranskalainen korostus.

Bilmek ve yapmak iki farklı şeydir.

Tietäminen ja tekeminen ovat kaksi eri asiaa.

Tom şimdi farklı bir kişi gibi.

Tomi on nykyään kuin eri ihminen.

Ben zaten üç farklı metot denedim.

Olet jo kokeillut kolmea eri menetelmää.

Ben senden daha farklı önceliklere sahibim.

- Minulla on erilaiset prioriteetit kuin sinulla.
- Minulla on erilainen asioiden tärkeysjärjestys kuin sinulla.

Bu şimdi tamamen farklı bir durum.

Tilanne on nyt täysin erilainen.

- Bu çoraplar eşleşmiyor.
- Bu çoraplar farklı.

Nämä sukat eivät ole samaa paria.

Kaç tane farklı okula devam ettin?

Kuinka monta eri koulua olet käynyt?

Farklı bir yöntem uygulamak zorunda olabilirim.

Kenties minun on muutettava lähestymistapaani.

- 25 yaşına gelinceye kadar beş farklı ülkede yaşadı.
- 25'ine geldiğinde beş farklı ülkede yaşamıştı.

Hän asui viidessä eri maassa 25 vuoden ikään mennessä.

Bu farklı bir şey. İlginç bir şey.

Kamera oli erilainen ja mielenkiintoinen.

Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.

Mari näyttää äidiltään, mutta hänen luonteensa on hyvin erilainen.

Farklı olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.

Tiedän millaista on olla erilainen.

Bu kelime birkaç farklı şeyi ifade eder.

Tämä sana tarkoittaa useita eri asioita.

Mary aynı anda iki farklı adamla çıkıyor.

Mari seurustelee kahden eri miehen kanssa samaan aikaan.

Tek yumurta ikizlerinin farklı parmak izleri var.

Identtisillä kaksosilla on erilaiset sormenjäljet.

Bu sefer farklı çeşitlerdeki birkaç gizli obje ile.

tällä kertaa usealla erilaisella piilotetulla esineellä.

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

Palataanko takaisin etsimään muita reittejä sivilisaation pariin?

Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.

Mutta pian näin metsän eri tyypit.

Tom çabucak diğer çocuklardan farklı olduğunu fark etti.

Tom tajusi nopeasti, että hän oli erilainen kuin muut lapset.

Diğer çocuklardan farklı göründüğü için Tom'la alay edildi.

Tomia kiusattiin, koska hän näytti erilaiselta kuin muut lapset.

Bu milyarderin 4 farklı ülkede 5 evi var.

Miljardöörillä on viisi kotia neljässä eri maassa.

Değişiklik olsun diye farklı bir şey yemek istiyorum.

Haluan vaihteeksi syödä jotain muuta.

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

Terve ekosysteemi tarvitsee lajien kirjon.

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

Tuhansien eri lajien havitellessa ruokaa ja tilaa -

Thame'deki okul ile Birleşik Devletler'deki okullar birbirinden çok farklı.

Thamen koulu eroaa suuresti esimerkiksi Yhdysvaltojen kouluista.

Yazar Avrupa edebiyatının tüm farklı türlerini bir araya getirmiş.

Kirjoittaja latoo koko eurooppalaisen kirjallisuuden yhteen kasaan.

Her kişi için farklı bir yemek yapmak zorunda değilsin.

Sinun ei tarvitse laittaa eri ruokaa joka henkilölle.

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

Uudelle perheelle yö asettaa erilaisen haasteen.

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

Se ei ole viidakon ainoa eläin, joka näkee eri tavalla.

O, Los Angeles'ta iken, en az altı farklı işi vardı.

Kun hän oli Los Angelesissa, hänellä oli vähintään kuusi eri työpaikkaa.

John ve Mary'nin o önemli mesele hakkında farklı fikirleri vardı.

- Jonilla ja Marilla oli erilaiset mielipiteet siitä tärkeästä asiasta.
- Joni ja Mari olivat eri mieltä siinä tärkeässä asiassa.

Dünyada üç farklı tipte insan vardır: sayı sayabilenler ve sayamayanlar.

Maailmassa on kolmensorttista väkeä: laskutaitoisia ja -taidottomia.

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

Voin tehdä sen kahdella eri tavalla. Sinä päätät kummalla.

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

Aukeilla tasangoilla joka yö tuo erilaisen haasteen. Afrikan savanni pimenee.

Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?

Onko tämä eri sana vai ainoastaan saman sanan toinen muoto?

Bir insan zengin ya da fakir olup olmamasına göre işleri farklı görür.

Ihminen katsoo asioita erilailla riippuen siitä onko hän rikas tai köyhä.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Mutta valoherkät kamerat paljastavat toisin toimivan lajin.

Bir kelimenin nasıl kullanıldığını tam olarak anlamak için, onun birçok farklı içeriklerde kullanılması gerekir.

Sanaa täytyy käyttää monissa erilaisissa asiayhteyksissä, että sen käytön voi ymmärtää täysin.

Başladığımız yere dönüp farklı bir yol izlemek ve enkazı o şekilde bulmak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Jos haluat palata alkuun ja valita eri polun - hylyn löytämiseksi, valitse "toista jakso uudelleen".

- Tom bazı yönlerden babasına benzer, ancak diğerlerinde o çok farklı.
- Tom'un bazı yönleri babasına benzer, ama diğer yönleri çok farklıdır.

Joissain asioissa Tomi muistuttaa paljon isäänsä, mutta toisissa hän on hyvin erilainen.

Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.

Matemaatikoilla on tämä yhteistä ranskalaisten kanssa: mitä ikinä yritätkin sanoa heille, he ottavat sen ja kääntävät sen omalla tavallaan ja muuttavat se joksikin täysin erilaiseksi.