Translation of "Farklı" in Korean

0.016 sec.

Examples of using "Farklı" in a sentence and their korean translations:

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

우리는 다른 호르몬을 가졌고, 다른 생식기를 가졌고

Pek çoğumuz farklı formulleri, farklı dozajları ve farklı zamanlamaları

현재 저희도 계속해서 조합이나

Farklı davranabilirsiniz.

때로는 전혀 다르기도 하고요.

Oldukça farklı

너무나 다릅니다.

Farklı bir dünyaydı.

완전히 다른 세계였습니다.

Biraz farklı görünebilir.

전혀 다른 모습일 것입니다.

Birbirinden çok farklı

세계 각지에서 모인

Erkekler ve kadınlar farklı.

남성과 여성은 다릅니다.

Bu objelerin görünümleri farklı,

사물들의 형태는 각기 다르기 때문에

Yani ışığı farklı yansıtıyorlar.

빛 또한 다르게 반사됩니다.

Farklı bir damga var.

요즘 만연하는 사회적 낙인과 같은 것인데,

Insanlar size farklı davranıyor.

사람들은 여러분을 다르게 대합니다.

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

대부분은 그들만의 방식으로

Ve farklı tabakalarda depolanır,

각기 다른 층에서 흡수가 이루어집니다.

Bu farklı bir dünya.

전혀 다른 세상이죠.

Kendimizi nasıl farklı kılabiliriz?

AI와 차별화시킬 수 있을까요?

Farklı şeyler denemek istersin.

새로운 걸 보고 싶겠죠.

...şehirde farklı dünyalar canlanır.

‎또 다른 도시 세계가 ‎깨어나는 겁니다

Farklı bir hedef peşindeler.

‎다른 사냥감을 노리는 겁니다

Farklı iş alanlarına yöneldiler.

하나만이 아니라 엄청 많아졌지.

Farklı muhabirleri incelerken farkettim ki

다른 리포터들을 관찰하고 그들이 어떻게 성취해 왔는지 공부한 후 깨달은 것은

Ama çocuklarımızı daha farklı yetiştirirsek,

하지만 우리가 아이들을 다르게 키우기 시작한다면

Bu bölgeler herkes için farklı.

부위는 사람마다 달라요.

Farklı olduğumuzdan çok daha benzeriz.

우리는 다르기보다 훨씬 더 서로 비슷합니다.

Bir şeylerin farklı olabileceğine inanın.

달라질 수 있을 겁니다.

Üç farklı gezginimizi görüyorsunuz burada.

여기 보시면 세 종류의 탐사 로봇이 있습니다.

Biraz farklı hesaplar yapmak zorundasınız.

약간 다른 숫자를 계산해야 합니다.

Ve hepsi tamamen farklı olurdu,

서로 완전히 다르게 되었죠.

Tamamen farklı bir konu için,

앞선 건과는 별도로

Bu konuda farklı teoriler var,

다른 가설들이 있어요.

Çünkü Covid-19 çok farklı.

Covid-19가 매우 다르기 때문입니다.

Ama farklı bir şeylerimiz de vardı.

하지만 우린 남들과 좀 다른 것도 가지고 갔죠.

Seyahatlerimizi özel ve farklı şekilde yakaladık.

우리는 특별하고 꽤나 독특한 방식으로 우리 여행의 장면을 포착했습니다.

Ve birçok farklı LED türü bulunmakta.

많은 서로 다른 종류의 LED가 사용되고 있지만

Biraz farklı bir fizikle mümkün olabilirdi

하지만 약간의 물리적 차이가 있었을 수도 있어서

Farklı senaryolarda ne olacağını gerçekten gösteriyorlardı,

이들은 각각의 다른 시나리오에서 실제로 발생할 일을 시뮬레이션을 했습니다.

Biraz daha farklı bir şekilde çerçevelendi.

조금 다른 식으로 표현됐는데

Vaziyetlerimizin boyutu ve şartları farklı olacak

저마다 상황과 그 규모는 다르겠지만

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

인공지능은 여러모습으로 만들어 질수 있습니다.

Farklı fikirlere sahip insanlar için de.

다른 의견을 가진 누구에게도 좋지 않습니다.

Farklı jenerasyonlar bir araya gelir ki

다른 세대들이 모이는 자리죠.

Ve sadece farklı bir görüş duymayın,

그리고 그 이야기를 흘려듣지말고

Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.

하지만 이제 저는 그게 사실이 아니란 걸 알죠.

Bunu anlatırsan belki bana farklı davranırlar."

사람들이 저도 다르게 대할 거예요."

Sonra hikâye farklı bir yol aldı

그 다음에 이야기가 바뀌었습니다.

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

삶을 보는 또 다른 개념을 접하게 됐습니다.

Neden şimdi kökten farklı bir toplantı?

그렇다면 왜 근본적으로 다른 회합이었을까요?

Tamam, şimdi farklı bir şey deneyeyim.

이제 다른 걸 하나 해보죠.

O zaman farklı yaklaşmama izin verin.

그래서 이것을 다르게 분석해 보겠습니다.

Ayrıca sizinle beş farklı proje paylaşacağım;

그리고 다섯 가지 프로젝트로

Bu, onu farklı bir seviyeye taşıyor.

‎문어를 새롭게 보는 계기가 됐죠

Uygurlar Türk dili konuşurlar. Kültürleri farklı.

위구르족은 튀르크어를 사용합니다 그들의 문화도 다르죠

Ve soldaki normal kalpten oldukça farklı görünüyor.

좌측의 정상적인 심장과 매우 다르게 보입니다.

"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,

그는 제게 "우리의 상황이 다른 걸 압니다만,

"Bu role farklı görünen birilerini seçmeyi düşünmüyoruz."

"저희는 다양성을 고려하여 캐스팅을 하지 않는데요."

Nörolojik olarak farklı olduğuma başka kanıt istiyorsanız

그리고 제가 신경다양성을 겪고 있다는 다른 증거를 말해드리자면

İlki aktif olarak farklı bakış açıları aramaktır.

첫 번째 팁은 다른 시각으로 보려고 꾸준히 노력하는 것입니다.

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

우린 근육 대신에 지방 세포를 얻게 됩니다.

Yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

포획된 문어가 사람을 분간한다고 합니다.

İşte iki farklı karanlık madde türü içeren

여기 두 개의 다른 종류의 암흑물질로 이루어진

çünkü bizi iki farklı şey olarak görmüyorum.

이유인즉, 저는 우리가 나눠져 있다 생각하지 않습니다.

Bu farklı bir şey. İlginç bir şey.

‎색다른 느낌이라 신기했을 거예요

27 yıl boyunca ülkenin üç farklı diktatörü

그 후 27년 동안 한국에서는

Unutmayın, bu farklı vücutların, çeşitliliğin olduğu bir nesil.

우리는 다양한 몸을 가진 세대입니다, 기억하세요.

Bu sefer farklı çeşitlerdeki birkaç gizli obje ile.

이번에는 다양한 숨겨진 사물의 모습입니다.

Bugün suçlama ve karalama farklı bir konuda yapılıyor.

오늘날, 편견과 수치의 대상이 된 문제가 하나 더 있습니다.

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

돌아가서 문명을 찾을 수 있는 다른 길들을 볼까요?

Ve bizi yapay zekâdan farklı kılan da bu.

그것이 인간과 AI를 구별하는 것입니다.

İlk yıl evimize birkaç farklı terapist geldi gitti

첫 해에는 몇 명의 치료사가 저희 집을 방문했는데요.

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

제 물리학 문제와 별다르지 않았습니다.

İşte burada çok çok farklı iki görüş var.

따라서, 여기 두개의 극명히 다른 관점이 존재합니다.

Aragon Valisi olarak Mareşal Suchet davrandı çok farklı.

하지만 아라곤의 총독인 쉬셰 원수는 아주 다르게 행동했다.

Farklı insanların yan projesi gibi olduğunda hata yapıyoruz.

실은 우리가 모두 함께 헤쳐나가야 할 문제임에도 말이에요.

İş dışında dünya tamamıyla farklı bir yer olabilirdi.

직장을 벗어나면 이 세상은 완전히 다를 거라고 생각합니다.

Bu şey farklı bir biçimde iki-likten bahsetti.

이 건축물은 두 가지를 다른 방법으로 설파합니다.

Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.

‎그러다 얼마 후에 ‎다양한 해조 숲을 발견했어요

Bu yüzden probleme farklı bir açıdan yaklaşmaya karar verdim.

그래서 저는 다른 각도에서 문제를 바라보기로 했습니다.

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

건강한 생태계에는 다양한 종이 필요합니다

Iki farklı dünyamda da yolumu bir bukalemuna dönüşerek bulurdum.

저는 카멜레온이 되어서 두 개의 세상을 떠돌았습니다.

Alenen sizden farklı görüşleri olan insanları okuyun ve dinleyin.

여러분이 강렬하게 거부하는 이야기에 귀 기울이세요.

Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.

이 작업은 다이아몬드 땅을 걷는 것과 같습니다.

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

‎수천 종의 생명체들이 ‎먹이와 둥지를 놓고 다투니

Tebdil-i kıyafet hayatımda bir sürü farklı karakter gördüm,

하지만 제가 위장을 하는 동안, 저는 너무 많은 유명인을 발견했어요.

Siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu.

저와 여러분과는 완전히 다른 물질로 구성되어 있다는 것입니다.

Thame'deki okul ile Birleşik Devletler'deki okullar birbirinden çok farklı.

타메의 학교와 미국의 학교는 천지차이입니다.

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

‎새로운 가족에게 ‎밤은 또 다른 난관을 안겨줍니다

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

‎정글에서 보는 방식이 다른 동물은 ‎살무사만이 아닙니다

Ve farklı fikir ve bakış açılarını bir araya getirdikten sonra,

서로의 다른 생각과 관점을 통합하여

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

그런데 그러려면 두 가지 방법이 있어요 선택지를 드리겠습니다

Bizi özel ve farklı kılan ve bizi bir arada tutan şeyleri

어떻게 하면 우리를 특별하게 만들고,

Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış,

그러나 많은 방식들에서 또 많은 장소들에서

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

‎탁 트인 평원에서 ‎매일 밤은 곧 새로운 도전입니다 ‎아프리카 사바나가 ‎더 어두워집니다

Fakat Birleşik Krallık, çalışanların kovulmasını beklemek yerine, farklı bir şey yapıyor.

그러나 노동자들이 해고되기를 기다리는 대신 영국은 다른 일을 하고 있습니다.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

‎그러나 저조도 카메라에 ‎다른 방식으로 빛을 내는 종이 ‎포착됐습니다

Çin farklı bir yaklaşım benimsemiş ve bu olanakların var olduğunu kabul etmeye başlamış,

중국은 다른 접근법을 취하여 이러한 시설들이 존재한다는 것을 인정하기 시작했지만

Başladığımız yere dönüp farklı bir yol izlemek ve enkazı o şekilde bulmak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

시작한 곳으로 돌아가 다른 길을 선택하고 비행기 잔해를 찾아보시려면 '에피소드 다시 보기'를 고르세요

Pekala, sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ya da tam tersi için. Ancak Kuzey Kore'nin hikayesi biraz farklı.

그걸 기대했다면 미안하지만 한국에 대한 이야기는 다를거야.