Translation of "Farklı" in Polish

0.010 sec.

Examples of using "Farklı" in a sentence and their polish translations:

Farklı davranabilirsiniz.

czasami zdecydowanie inaczej.

Herkes farklı.

Każdy jest inny.

Farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.

różne komórki mózgowe kodowały różne części labiryntu.

Farklı bir dünyaydı.

To był inny świat.

Birbirinden çok farklı

Cudem jest zebrać razem 1400 osób,

O nasıl farklı?

Czym to się różni?

Farklı olmak istemiyorum.

Nie chcę być inny.

Bu kravatlar farklı.

- Te krawaty są różne.
- Te krawaty różnią się od siebie.

Bu farklı olurdu.

To byłoby inne.

Hayatım şimdi farklı.

Moje życie jest teraz inne.

Farklı görüşlerimiz var.

My mamy różne opinie.

Meseleler şimdi farklı.

Teraz jest inaczej.

Beklediğimden gerçekten farklı.

Jest zupełnie inny niż myślałem.

- Her nasılsa bugün farklı görünüyorsun.
- Her nasılsa, farklı görünüyorsun.

Wyglądasz dziś jakoś inaczej.

Farklı bir damga var.

Istnieje inne piętno w obecnym świecie.

Ve farklı tabakalarda depolanır,

i jest magazynowana w różnych warstwach.

Bu farklı bir dünya.

To jest inny świat.

Kendimizi nasıl farklı kılabiliriz?

w epoce sztucznej inteligencji?

...şehirde farklı dünyalar canlanır.

miejskie światy ożywają.

Farklı bir hedef peşindeler.

I szukają innych celów.

Farklı imparatorluklar ne yaptı?

Różne mocarstwa,

O kopya, orijinalinden farklı.

Kopia odbiega od oryginału.

Bunlar bilgisayarların farklı türleridir.

To są komputery różnego typu.

Her nedense farklı görünüyorsun.

Wyglądasz dzisiaj jakoś inaczej.

Şimdi her şey farklı.

Teraz jest wszystko inaczej.

Bunun farklı olduğunu biliyorsun.

Wiesz, że to różnica.

Farklı düşünme tarzlarımız var.

Myślimy w różny sposób.

Farklı bir şey yapmıyorum.

Nie robię nic innego.

Artık her şey farklı.

Wszystko jest teraz inne.

Bu ne kadar farklı?

Czym to się różni?

Dil farklı şekillerde kullanılabilir.

Język może być użyty na rożne sposoby.

Kayınbiraderim farklı bir görüşteydi.

Mój szwagier był innego zdania.

Farklı insanlar farklı şeyler inanır, ama sadece bir gerçek var.

Różni ludzie wierzą w różne rzeczy, ale prawda jest jedna.

Aynı şeyleri farklı şekilde gördüm.

ale zaczęłam widzieć to samo w zupełnie inny sposób.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

A republika musi być inna.

Üç farklı gezginimizi görüyorsunuz burada.

Oto trzy rożne typy łazików.

Bu konuda farklı teoriler var,

Są różne teorie,

Bu soruna farklı açılardan yaklaşmalıyız.

- Powinniśmy podejść do tego problemu w inny sposób.
- Powinniśmy spróbować spojrzeć na ten problem z innych perspektyw.

Sorunu farklı bir açıdan düşüneceğiz.

Podejdź do problemu z innej strony.

Seninkinden farklı bir düşüncem var.

Jestem innego zdania.

Aynı yaştayız ama farklı boydayız.

Jesteśmy w tym samym wieku, ale różnego wzrostu.

O, farklı görüşten insanlara açık.

Ona jest otwarta na ludzi o innych poglądach.

Çünkü Covid-19 çok farklı.

Ponieważ Covid-19 jest zupełnie inny.

Tom farklı bir yaklaşım denedi.

Tom spróbował inne podejście.

Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?

A może spróbować innej sztuczki?

Bu masa sipariş ettiğimden farklı.

Ten stół jest inny niż zamawiałem.

Bu konuya farklı açılardan bakmalısın.

Musisz spojrzeć na tę sprawę z różnych stron.

Ancak, ben farklı düşünenlerden biriyim.

W każdym razie, ja jestem tym, który myśli inaczej.

Maalesef konuyla ilgili fikrim farklı.

Obawiam się, że mam odmienne zdanie w tej sprawie.

Diğer bir deyişle, farklı şeyler görmedim,

Innymi słowy: nie odkryłam nic nowego,

Farklı fikirlere sahip insanlar için de.

ani dla kogokolwiek, kto myśli inaczej.

Sonra hikâye farklı bir yol aldı

Potem to się zmieniło,

Bu, onu farklı bir seviyeye taşıyor.

To wynosi je na zupełnie inny poziom.

Senin yerinde olsam, farklı hareket ederim.

Na twoim miejscu postąpiłbym inaczej.

Ben zaten üç farklı yol denedim.

Już próbowałem na trzy różne sposoby.

Ben zaten üç farklı metot denedim.

Próbowałem już trzech różnych metod.

Ben zaten üç farklı yaklaşım denedim.

Próbowałem już od trzech różnych stron.

Kaç tane farklı okula devam ettin?

Do ilu szkół w sumie chodziłeś?

O farklı bir şekilde yapılması gerekiyor.

Trzeba to zrobić w inny sposób.

Ve soldaki normal kalpten oldukça farklı görünüyor.

wygląda inaczej niż serce normalne, na zdjęciu po lewej.

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

Rusztowania są wytwarzane z przeróżnych materiałów,

Yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

ośmiornica żyjąca w niewoli umie rozpoznawać poszczególnych ludzi.

çünkü bizi iki farklı şey olarak görmüyorum.

bo tak na prawdę nie postrzegam nas jako dwa odrębne podmioty.

Bu farklı bir şey. İlginç bir şey.

To coś innego. To ciekawe.

Mary annesine benziyor ama onun kişiliği farklı.

Mary wygląda jak jej matka, ale jej osobowość jest inna.

Sonuçta, kaç tane farklı okula devam ettin?

Do ilu szkół w sumie chodziłeś?

Belki de farklı bir soru sormamız gerekir.

Może powinniśmy zadać inne pytanie.

Japon satrancında kaç tane farklı parça var?

Ile różnych figur jest w japońskich szachach?

Karışıklığı önlemek için, takımlar farklı renkler giydi.

Aby uniknąć zamieszania, drużyny ubrały stroje w różnych kolorach.

- Aynı fikirde değilim.
- Farklı bir fikrim var.

- Jestem innego zdania.
- Mam inne zdanie.

Ve muhtemelen tamamen farklı şeylere ilgi duyuyordunuz.

Lubiliście zupełnie inne rzeczy.

Yine tamamen farklı şeylere ilgi duyuyor olacaksınız.

będzie to znowu coś zupełnie innego.

Ben şimdi hayata eskisinden daha farklı bakıyorum.

Teraz patrzę na życie inaczej niż dotychczas.

Bugün suçlama ve karalama farklı bir konuda yapılıyor.

Dzisiaj osąd i wstyd dotyczą innego aspektu.

Geri dönüp medeniyeti farklı yollardan bulmaya çalışalım mı?

Mamy wrócić, by spróbować innych sposobów na znalezienie cywilizacji?

Ve bizi yapay zekâdan farklı kılan da bu.

To właśnie odróżnia nas od sztucznej inteligencji.

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

nie różnią się od tych z zadań z fizyki.

Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.

Ale po jakimś czasie widać różne rodzaje lasu.

Üç kişi kazayla ilgili üç farklı açıklama yaptı.

Troje ludzi podało trzy różne wersje wypadku.

- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.

Myślę inaczej.

Mary annesine benziyor ama farklı bir kişiliğe sahip.

Mary wygląda jak jej mama, ale ma inną osobowość.

Birinin Tom'un gitmesini istemediği konusunda farklı izlenim edindim.

Odnoszę wyraźne wrażenie, że komuś zależy, by Tom nie wychodził.

Ben burada olsaydım işlerin farklı gideceğini düşünüyor musun?

Myślisz, że sprawy inaczej by się potoczyły, gdybym tu był?

Tüm sağlıklı ekosistemler çok sayıda farklı türe ihtiyaç duyar.

Zdrowe ekosystemy potrzebują zróżnicowania gatunkowego.

Yemek ve alan kapma derdindeki binlerce farklı türün arasında...

Tysiące różnych gatunków walczy o jedzenie i przestrzeń,

Thame'deki okul ile Birleşik Devletler'deki okullar birbirinden çok farklı.

Szkoła w Thame bardzo różni się od szkół amerykańskich.

Yılın aynı zamanında farklı yerlerdeki sıcaklık önemli ölçüde değişebilir.

Temperatura w różnych miejscach w tej samej porze roku może się mocno wahać.

Bazı kelimeler farklı yazılırlar, ancak aynı şekilde telaffuz edilirler.

Niektóre słowa pisze się inaczej, ale wymawia tak samo.

Aynı annenin farklı babadan olan çocukları, birbirlerinin üvey kardeşleridirler.

Dzieci tej samej matki, lecz innego ojca, nazywa się braćmi lub siostrami przyrodnimi.

Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.

Badacze wyjaśniają to na dwa sposoby.

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

Dla tej nowej rodziny noc stanowi inne wyzwanie.

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

To nie jedyne zwierzę w dżungli, które widzi świat inaczej.

Ve farklı fikir ve bakış açılarını bir araya getirdikten sonra,

łączeniu różnych pomysłów i różnych punktów widzenia,

Bazı kelimeler aynı şekilde telaffuz edilir, ancak farklı şekilde yazılırlar.

Niektóre słowa wymawia się tak samo, ale pisze inaczej.

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

Mogę go zdobyć na kilka różnych sposobów. Wy wybierzecie jeden.

Bizi özel ve farklı kılan ve bizi bir arada tutan şeyleri

Jak zachować to, co czyni nas wyjątkowymi,

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

Na odkrytych równinach każda noc przynosi inne wyzwanie. Na afrykańskiej sawannie zapada zmrok.

Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.

Nowe procedury księgowe wymagają od nas wypełniania różnych formularzy w celu raportowania wydatków.

Bu nedenle seyahat etmeyi severim ve pek çok farklı kültürü yaşamak isterim.

To dlatego lubię podróże i chciałbym doświadczać wielu różnych kultur.