Translation of "Farklı" in English

0.009 sec.

Examples of using "Farklı" in a sentence and their english translations:

Farklı hormonlarımız, farklı cinsel organlarımız

We have different hormones, we have different sexual organs,

Farklı insanların farklı fikirleri vardır.

Different people have different ideas.

Farklı çiçeklerin farklı anlamları vardır.

Different flowers represent different meanings.

Farklı işler farklı aletler gerektirir.

Different jobs require different tools.

- Sen farklı davranıyorsun.
- Farklı davranıyorsun.

You are out of step.

Pek çoğumuz farklı formulleri, farklı dozajları ve farklı zamanlamaları

And many of us are working on testing different formulations

Bu farklı.

This is different.

Farklı davranabilirsiniz.

sometimes a lot differently.

Oldukça farklı

is highly different,

Birazcık farklı

a little different

Tom farklı.

- Tom's different.
- Tom is different.

Onlar farklı.

They're different.

Farklı hissediyorum.

I feel different.

Farklı konumlardan

from different locations

O farklı.

She's different.

Farklı görünüyorsun.

You do seem different.

Herkes farklı.

- Everyone is different.
- Everybody's different.
- Everybody is different.

Konu farklı.

The subject is different.

Burası farklı.

This place is different.

Farklı değilim.

I'm no different.

Farklı görünüyor.

It looks different.

Şimdi farklı.

It's different now.

Oldukça farklı.

It's quite different.

Hepsi farklı.

All of them are different.

Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.

Dice have differences in design in different cultures.

Farklı deneyimler farklı seçeneklere öncülük eder.

Different experiences lead to different choices.

Tom farklı farklı birçok işte çalıştı.

- Tom has had many different jobs.
- Tom has had a lot of different jobs.

Farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.

different brain cells would code different parts of the maze.

- Ben çok farklı mıyım?
- Çok farklı mıyım?

Am I so different?

Farklı insanlar bu kazanın farklı versiyonlarını anlatırlar.

Different people tell different versions of the incident.

Sami farklı farklı Müslüman ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

Sami met Muslims from various Muslim countries.

- Bu kez farklı olacak.
- Bu sefer farklı olacak.
- Bu kere farklı olacak.
- Bu defa farklı olacak.

This time is going to be different.

Farklı yollarını görebildim.

and how they were able to resist against this.

Farklı bir dünyaydı.

It was a different world.

Biraz farklı görünebilir.

may look quite different.

Birbirinden çok farklı

To put together 1,400 people,

çok daha farklı.

key is very different.

Yerlerde bulunanlardan farklı.

we can find elsewhere.

Saatim sizinkinden farklı.

- My watch is different from yours.
- My watch is different than yours.

Benim üniversitem farklı.

My university is different.

Bugün farklı görünüyorsun.

- You look different today.
- You seem different today.

O, eskisinden farklı.

- He is different from what he used to be.
- He's different than he used to be.

Tom farklı görünüyor.

Tom looks different.

O nasıl farklı?

How is that different?

Farklı görünmek istiyorum.

I want to look different.

Farklı olmak istemiyorum.

I don't want to be different.

Bir şey farklı.

- Something's different.
- Something is different.

Her şey farklı.

Everything's different.

Resimdekinden farklı görünüyorsun.

You look different than your picture.

Çok farklı görünüyorsun.

You look so different.

Tom eskisinden farklı.

Tom is different than he used to be.

Onlar farklı odalardalar.

They're in separate rooms.

Tom'un öncelikleri farklı.

Tom's priorities are different.

Bugün farklı hissediyorum.

I feel different today.

Peki, o farklı.

Well, that's different.

Senin saçın farklı.

Your hair is different.

Bu sandalyeler farklı.

These chairs are different.

Bu kravatlar farklı.

These ties are different.

Farklı olduğumuzu biliyorum.

I know we're different.

Bu tamamen farklı.

This is altogether different.

Artık işler farklı.

Things are different now.

Farklı konuları tartıştık.

We discussed different topics.

Bu farklı olurdu.

It would be different.

Bu farklı olur.

That would be different.

Benimki tamamen farklı.

Mine is totally different.

Hayatım şimdi farklı.

My life is different now.

Farklı hedeflerimiz var.

We have different goals.

Farklı görüşlerimiz var.

We have different opinions.

Farklı güçlerimiz var.

We have different strengths.

Karakterlerimiz tamamen farklı.

Our characters are completely different.

Meseleler şimdi farklı.

Matters are different now.

Farklı hissediyor musun?

Do you feel any different?

Bu düşündüğümden farklı.

This is different from what I thought.

Farklı önceliklerimiz var.

We have different priorities.

Koşullar şimdi farklı.

The circumstances are different now.

Yarın farklı olabilir.

Tomorrow might be different.

Farklı teoriler var.

There are several theories.

Eşyalar burada farklı.

Things are different here.

Avustralya farklı değil.

Australia is no different.

Şimdi işler farklı.

Now things are different.

O farklı olabilir.

That might be different.

Vay, bu farklı.

Wow, this is different.

Tom oldukça farklı.

Tom is quite different.

Yaşam şimdi farklı.

Life is different now.

Bu nasıl farklı?

How is this different?

Tom nasıl farklı?

How is Tom different?

Bu farklı olacak.

It'll be different.

Tom farklı görünüyordu.

- Tom looks different.
- Tom looked different.

Onlar farklı zamanlardı.

Those were different times.

Bu sefer farklı.

This time is different.