Translation of "Farklı" in Dutch

0.019 sec.

Examples of using "Farklı" in a sentence and their dutch translations:

Farklı davranabilirsiniz.

Soms een beetje veel.

Oldukça farklı

is erg verschillend

Tom farklı.

Tom is anders.

Onlar farklı.

- Ze zijn anders.
- Zij zijn anders.

Konu farklı.

Het onderwerp is anders.

Farklı deneyimler farklı seçeneklere öncülük eder.

Verschillende ervaringen leiden to verschillende keuzes.

İnsanoğlu farklı dönemlerde farklı tanrılara tapmıştır.

De mens heeft in verschillende perioden verschillende goden aanbeden.

Bu konuda farklı kişilerden farklı cevaplar alacaksınız,

Je zal verschillende antwoorden krijgen van verschillende mensen hierover...

Farklı insanlar bu kazanın farklı versiyonlarını anlatırlar.

Verschillende mensen vertellen uiteenlopende versies van het voorval.

Biraz farklı görünebilir.

er heel anders kunnen uitzien.

Beklediğimden tamamen farklı.

Het is helemaal anders dan ik verwacht had.

Tom farklı görünüyor.

Tom ziet er anders uit.

Her şey farklı.

Alles is anders.

Farklı konuları tartıştık.

We spraken over verschillende onderwerpen.

Bu düşündüğümden farklı.

Dat is anders dan wat ik dacht.

Avustralya farklı değil.

Australië is niet anders.

- Senden çok farklı mıyım?
- Sizden çok farklı mıyım?

Ben ik zo anders dan jij?

Bu objelerin görünümleri farklı,

Deze objecten hebben een verschillend uiterlijk,

Yani ışığı farklı yansıtıyorlar.

zodat ze het licht anders reflecteren.

Insanlar size farklı davranıyor.

gaan mensen je anders behandelen.

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

de meeste reacties kwamen van mensen die, allemaal op hun eigen manier,

Ve farklı tabakalarda depolanır,

en wordt opgeslagen in verschillende lagen,

Bu farklı bir dünya.

Het is een andere wereld.

...şehirde farklı dünyalar canlanır.

...komen stedelijke werelden tot leven.

Farklı bir hedef peşindeler.

...en zoeken een ander doelwit.

Farklı imparatorluklar ne yaptı?

Verschillende rijken...

Senin fikirlerin benimkinden farklı.

Je ideeën verschillen van de mijne.

Benim fikrim seninkinden farklı.

- Ik ben het niet met u eens.
- Mijn gedacht is niet hetzelfde als dat van u.
- Ik ben het niet met jou eens.
- Mijn idee is anders dan het uwe.

O kopya, orijinalinden farklı.

Deze kopie verschilt met het origineel.

Benim düşüncem sizinkinden farklı.

- Mijn gedacht is niet hetzelfde als dat van u.
- Ik ben het niet met jou eens.

Sadece farklı olmak istiyorum.

Ik wil alleen maar anders zijn.

Bir şey farklı mı?

- Is er iets anders?
- Is iets anders?

Her nedense farklı görünüyorsun.

Je ziet er op een of andere manier anders uit.

Tom erkek kardeşinden farklı.

Tom is anders dan zijn broer.

Tom beklediğimden çok farklı.

Tom is heel anders dan ik me voorgesteld had.

- Tom farklıdır.
- Tom farklı.

Tom is anders.

Farklı bir tane deneyelim.

Laten we een andere proberen.

Onların farklı öncelikleri var.

Ze hebben verschillende prioriteiten.

Onlar farklı sokakları izliyordu.

Ze volgden andere straten.

Bu hayatta farklı ol!

Dit leven is anders.

Kayınbiraderim farklı bir görüşteydi.

Mijn zwager had een andere opinie.

Bunu farklı olarak yapıyorum.

Ik doe dat anders.

- Çatı 3 farklı yerden sızdırıyor.
- Çatı 3 farklı yerden akıyor.

Het dak lekt op drie verschillende plekken.

- Erkekler kadınlardan çok farklı değiller.
- Erkekler kadınlardan o kadar farklı değiller.

Mannen verschillen niet zo heel veel van vrouwen.

Aynı şeyleri farklı şekilde gördüm.

maar dezelfde dingen anders.

Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.

En republieken moeten anders zijn.

Ve bu gerçekten oldukça farklı.

En dat is echt heel onderscheidend.

Tamamen farklı bir konu için,

In een volledig ander geval

Bu konuda farklı teoriler var,

Er zijn verschillende theorieën --

Tom farklı bir şey istiyor.

Tom wil iets anders.

Seninkinden farklı bir düşüncem var.

Ik ben het niet met jou eens.

Bana farklı bir şey öğretildi.

Mij is iets anders geleerd.

Bana farklı bir örnek ver.

Geef me een ander voorbeeld.

Farklı ülkelerden oyuncak bebekler toplarım.

Ik verzamel poppen uit verschillende landen.

Çünkü Covid-19 çok farklı.

Dit komt omdat het coronavirus anders is.

Dünyada birçok farklı halk vardır.

Er zijn veel verschillende volkeren op de wereld.

Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.

Ons bedrijf ondersteunt verschillende culturele evenementen.

Probleme farklı bir açıdan yaklaş.

Behandel het probleem met een andere invalshoek.

Mango farklı ülkelerin ulusal meyvesidir.

- De mango is de nationale vrucht van verschillende landen.
- De mango is de nationale vrucht van diverse landen.
- De mango is de nationale vrucht van meerdere landen.

Tom bir şekilde farklı görünüyor.

Tom lijkt op een of andere manier anders.

Sizin fikriniz benimkinden oldukça farklı.

- Uw opinie is totaal anders dan de mijne.
- Jouw opinie is totaal anders dan de mijne.

İnsanlar balıkları farklı türlere ayırırlar.

Men onderscheidt verschillende soorten vissen.

Senin hayat felsefen benimkinden farklı.

Jouw levensfilosofie is verschillend van de mijne.

Bu oyun Avustralya'da farklı oynanır.

Dit spel wordt in Australië anders gespeeld.

Bunu farklı bir şekilde yapıyorum.

Ik doe dat anders.

Diyelim ki size farklı renklerdeki eller ve bu farklı renklerdeki ellere batırılan

Stel dat ik jullie video's laat zien van handen in een verschillende huidskleur

- Tom ve Mary'nin hayat felsefeleri farklı.
- Tom ve Mary farklı hayat felsefelerine sahiptir.

Tom en Mary hebben een verschillende levensbeschouwing.

- Batılı medya kuruluşları Müslümanlara farklı gözle bakıyor.
- Batı medyası Müslümanları farklı lanse ediyor.

Moslims worden in een ander licht geportretteerd door westerse media.

Diğer bir deyişle, farklı şeyler görmedim,

Ik zag geen andere dingen,

Ve birçok farklı LED türü bulunmakta.

Hoewel er veel verschillende soorten leds worden gebruikt,

İkinci kelime, oldukça farklı şekilde öğreniyoruz.

Het tweede woord leren we anders.

Vaziyetlerimizin boyutu ve şartları farklı olacak

De schaal en de context van onze situatie zullen misschien verschillen,

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

AI kan zich op veel verschillende manieren realiseren.

Ve sadece farklı bir görüş duymayın,

En hóór niet alleen een ander gezichtspunt --

Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.

Maar vandaag weet ik dat de realiteit anders is.

Sonra hikâye farklı bir yol aldı

En toen veranderde het verhaal

Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.

Ik kwam in contact met een ander idee van het leven.

Tamam, şimdi farklı bir şey deneyeyim.

Oké, laat me nu iets anders proberen.

O zaman farklı yaklaşmama izin verin.

Laat ik dit anders uitleggen.

Bu, onu farklı bir seviyeye taşıyor.

Het brengt dat dier naar een ander niveau.

Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.

Laat ons het probleem vanuit een ander standpunt zien.

İnsanlara cinsiyetlerine göre farklı muamele yapmamalısın.

- Je moet geen mensen discrimineren op basis van hun gender.
- Je moet geen mensen discrimineren op basis van hun geslacht.

İşlerin bu sefer farklı olmasını istiyorum.

Ik wil dat het deze keer anders gaat.

Tom şimdi farklı bir kişi gibi.

Tom is nu net een ander persoon.

Erkekler kadınlardan o kadar farklı değiller.

Mannen verschillen niet zo heel veel van vrouwen.

Fakat farklı bir şey ortaya çıktı.

Maar er kwam iets anders uit.

Ben başka hiçbir anneden farklı değilim.

Ik ben niet anders dan elke andere moeder.

- Bu çoraplar eşleşmiyor.
- Bu çoraplar farklı.

Deze sokken passen niet bij elkaar.

Biz hayat konusunda farklı görüşlere sahibiz.

- We hebben verschillende opvattingen over het leven.
- We hebben een andere kijk op het leven.

Tom ve Mary'nin farklı kişilikleri var.

Tom en Mary hebben verschillende persoonlijkheden.

Tom ve ben nadiren farklı görüşteyizdir.

Tom en ik zijn het zelden met elkaar eens.

"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,

"Ik weet het, onze situaties verschillen," schreef hij in zijn brief,

Nörolojik olarak farklı olduğuma başka kanıt istiyorsanız

En als je nog meer bewijs wilt dat ik neurodivergent ben, ja!

İlki aktif olarak farklı bakış açıları aramaktır.

De eerste is om actief te zoeken naar andere gezichtspunten.

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

Deze scaffolds zijn gemaakt van allerlei dingen,

Yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

dat een octopus in gevangenschap verschillende mensen kan herkennen.

İşte iki farklı karanlık madde türü içeren

Hier zijn twee voorbeelden van gesimuleerde universa,

çünkü bizi iki farklı şey olarak görmüyorum.

want ik zie ons niet echt als twee afzonderlijke dingen.