Translation of "Arayışı" in English

Bu arayışı kucaklamalıyız.

We belong to that search.

Karanlık madde arayışı

The search for dark matter

Servet arayışı beni ilgilendirmiyor.

- I am not interested in the pursuit of wealth.
- The pursuit of wealth does not interest me.

Ben yeni bir ev arayışı içindeyim.

I am in search of a new house.

O, daha fazla umutsuz kanıt arayışı içinde.

He is in desperate search of further evidence.

Vagonlar yiyecek arayışı için her gün dışarı çıkıyorlardı.

Wagons would go out each day in search of food.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

In fact, you can see a lot of politics as being a search for belonging.

İmparatorluk onun gelişmeye başlayan tekstil sektörü için kaynak arayışı içinde, doğuya açıldı.

The empire expanded eastward, in search of resources for its burgeoning textile industry.

Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.

The mother polar bear can cover up to 80 kilometers in 24 hours in her search for food.

Bir Japon erkek çocuğun rüştüne varır varmaz evini terk etmesi ve macera arayışı içinde kara yoluyla dolaşması gerekliliği eski zamanlarda gelenekti.

It was the custom in old times that as soon as a Japanese boy reached manhood he should leave his home and roam through the land in search of adventures.