Translation of "Olarak" in Dutch

0.009 sec.

Examples of using "Olarak" in a sentence and their dutch translations:

İlk olarak:

Nummer één:

Üçüncü olarak:

Nummer drie:

Dördüncü olarak:

Nummer vier:

Hem bireysel olarak hem de toplum olarak,

individueel en als maatschappij,

- Onu kişisel olarak almayın.
- Kişisel olarak alma.

Neem het niet persoonlijk.

Kalıcı olarak azalabilir.

in onze competitieve economie.

İlk olarak durun.

Ten eerste: Stop.

Direkt olarak etkilenecek.

dat die daar de directe invloed van gaan ondervinden.

Tam olarak değil.

Nou, niet echt.

Son olarak, kimlik.

Tot slot nog identiteit.

olarak da popülerdir.

als juwelen en als versiering.

Passchendaele olarak hatırlanacaktır.

Yazılı olarak koyun.

- Zet dat op papier.
- Zet dat zwart op wit.
- Schrijf het op.
- Leg het schriftelijk vast.

Tercüman olarak çalışıyor.

Hij werkt als vertaler.

İlk olarak kim?

- Wie is de eerste?
- Wie is er eerst?
- Wie gaat er als eerste?

Ciddi olarak konuşalım.

Laten we eens serieus praten.

Tam olarak neredeyiz?

Waar zijn we precies?

Kesin olarak bilmiyorum.

Ik weet het niet zeker.

Doğal olarak sinirlendi.

Natuurlijk werd hij boos.

- Elbette.
- Doğal olarak.

- Zeker.
- Natuurlijk.
- Jazeker.
- Uiteraard!
- Spreekt voor zich.
- Dat spreekt vanzelf.
- Het spreekt voor zich!
- Dit is een kwestie van gezond verstand.

Onu, nörolojik olarak donuk bir çocuk olarak görüyordu.

zag een lusteloos kind.

Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.

Natriumbicarbonaat is algemeen bekend als bakpoeder.

- İngilizce cevap ver.
- İngilizce olarak cevap verin.
- İngilizce olarak yanıtla.
- İngilizce olarak yanıtlayın.

Antwoord in het Engels.

- Tam olarak neyi kastediyorsun?
- Tam olarak ne demek istiyorsun?

Wat bedoel je precies?

- O, tam olarak benim istediğimdir.
- O tam olarak benim istediğim şeydir.
- İstediğim tam olarak budur.

Dit is precies wat ik wou.

Bize seçim olarak görünmüyor?

geen keuze lijken?

Onu aktif olarak beslemeliyiz.

die van binnenuit onze geest komt.

Nasıl aktif olarak besleyebiliriz?

een stabiele vredige geest

Dış koşullardan bağımsız olarak

waar we op kunnen bouwen,

Ve karakterler tam olarak

waarvan de letterlijke vertaling is:

Deneyerek, ölçerek, emin olarak.

Testen, afwegen, neerzetten.

Onları yemek olarak kullanır

...en die als lokaas gebruiken.

Onları yem olarak kullanır

...en die als lokaas gebruiken.

Duygusal olarak çok mutsuzdum.

Ik zat best een beetje in de put.

Kısmen bunun sonucu olarak

Deels als gevolg hiervan

Eşit üye ülkeler olarak,

als gelijkwaardige lidstaten,

Insan olarak değerli olmadığımızı

We zijn geen sterrenstof, we zijn niet van goud

Uydu mühendisi olarak çalışıyor.

bij het satellietprogramma in Venezuela.

Son olarak, Hala'yı tanıyalım.

Dit is Hala.

Havanın küresel olarak garipleşmesiyle

Door de wereldwijde verstoring van het weer

Kiranı peşin olarak ödemelisin.

Je zou je huur op voorhand moeten betalen.

İstediğim tam olarak bu.

Dit is precies wat ik wou.

Doktor olarak iyi değil.

Hij deugt niet als dokter.

Tom son olarak vardı.

Tom is als laatste aangekomen.

Kapı otomatik olarak açıldı.

De deur ging automatisch open.

İkizler tam olarak benziyorlar.

De tweeling ziet er precies hetzelfde uit.

Kapı otomatik olarak kilitlenir.

De deur sluit automatisch.

Ülkeler kültür olarak farklıdır.

Landen verschillen in cultuur.

Tam olarak ona benziyorsun.

Je lijkt net op hem.

İlk olarak biz geldik.

We zijn als eersten aangekomen.

Düşündüğüm tam olarak odur.

Dat is precies wat ik dacht.

Tam olarak ne yaparsın?

Wat doe je precies?

O, hüzünlü olarak gülümsedi.

Ze glimlachte verdrietig.

O, başkan olarak atandı.

Hij werd aangesteld als directeur.

Tam olarak ağabeyine benziyor.

- Hij ziet er precies zo uit als zijn oudere broer.
- Hij lijkt precies op zijn oudere broer.

Hobi olarak dil öğreniyorum.

Ik leer talen als hobby.

İngilizce olarak derdimi anlatabildim.

Ik ben erin geslaagd om me verstaanbaar te maken in het Engels.

Düzenli olarak makale yazıyorum.

Ik schrijf regelmatig artikels.

O sinirli olarak güldü.

Hij lacht nerveus.

Rusçayı anadili olarak konuşur.

Zij is een moedertaalspreker van het Russisch.

Onu arkadaş olarak görüyorum.

- Ik houd hem voor een vriend.
- Ik hou hem voor een vriend.
- Ik zie hem als een vriend..

Tam olarak düşündüğüm buydu.

Dat dacht ik ook.

Onu Mike olarak çağırırım.

Ik noem hem Mike.

Normal olarak nefes al.

- Adem normaal.
- Haal normaal adem.
- Adem normaal in.

Tom bağımsız olarak zengin.

Tom heeft zijn eigen fortuin.

Tam olarak ne arıyorsun?

Waar ben je precies naar op zoek?

Tam olarak ne istiyorsun?

Wat wil je precies?

Tam olarak saat 10.00.

Het is precies tien uur.

Kişisel olarak, bundan hoşlandım.

Persoonlijk vond ik deze leuk.

Sürekli olarak isimleri unutuyorum.

Ik vergeet voortdurend namen.

Tam olarak evin nerede?

Waar is je huis precies?

Tom mali olarak bağımsız.

Tom is financieel onafhankelijk.

Tom eşcinsel olarak tanınır.

Tom identificeert zich als queer.

Tom yasadışı olarak Avustralya'daydı.

Tom was illegaal in Australië.

Görev kusursuz olarak gitti.

- De missie is perfect verlopen.
- De missie verliep perfect.

Sonuç olarak Tom gelmedi.

Tom kwam uiteindelijk niet.

Tam olarak nedenini bilmiyorum.

Ik weet niet waarom precies.

Bir turist olarak buradayım.

Ik ben hier als toerist.

Tom'la direkt olarak konuşmadım.

Ik heb niet direct met Tom gesproken.

Neden ilk olarak gitmedin?

Waarom ging jij niet als eerste?

Kapılar otomatik olarak kilitlenir.

De deuren sluiten automatisch.

Biz tam olarak neredeyiz.

Waar zijn we precies?

Genel olarak organizasyon başarılıydı.

Over het geheel genomen was het evenement succesvol.

Onu sır olarak tutmalıydın.

- Je had het geheim moeten houden.
- Jullie hadden het geheim moeten houden.

"Nasıl geldin?" "Yaya olarak."

„Hoe ben je gekomen?“ „Te voet.“

Yazılı olarak müracaat edin.

Solliciteer schriftelijk.

Işıklar otomatik olarak kapanır.

De lichten gaan automatisch uit.

Tam olarak nereye koydun?

Waar heb je het precies gelegd?

Kamboçya etnik olarak homojendir.

Cambodja is etnisch homogeen.

Ciddi olarak onu kastediyorum.

Ik meen het echt.

Piller ayrı olarak satılır.

Batterijen worden apart verkocht.

İlk olarak Pekin'e gidiyoruz.

We gaan eerst naar Beijing.

Tatlı olarak ne alırsın?

Wat wil je als nagerecht?

Tam olarak istediğimiz budur.

Dat is precies wat we nodig hebben.