Translation of "Daha" in English

0.016 sec.

Examples of using "Daha" in a sentence and their english translations:

Daha çok, daha, daha, daha, daha çok, evet!

More, more, more, more, more! Oui!

Evet, daha, daha, daha fazla

Yes - more, more, more, more,

Daha, daha, daha ve şimdi...

More, more, more, and now...

Daha daha, kollar.

More, more. Arms.

Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü.

- Faster, higher, stronger!
- Faster, higher, stronger.

daha.

more.

daha yaratıcı, daha optimistik,

are more creative, more optimistic,

Daha büyük, daha cesur.

Bigger and bolder.

Daha çılgın, daha iyi.

The crazier, the better.

Daha yaşlı, daha akıllı.

The older, the wiser.

Daha modern binalar daha eskilerden daha güvenlidir.

More modern buildings are safer than older ones.

Daha boş, daha uçarı, daha yüzeysel biri olurdum.

I would be more futile, more frivolous, shallower.

Daha uzun, daha mı yakışıklıyız?

Are we taller, better looking?

Daha başarı odaklı, daha basiretsiz.

More success-driven, more short-sighted.

Tom daha öncekinden daha sakin.

Tom is calmer than before.

Gelecek daha öncesinden daha iyiydi.

The future was better before.

Daha kaliteli kumaş, daha pahalıdır.

The better quality of cloth is more expensive.

Bazen, daha küçük daha iyidir.

Sometimes, smaller is better.

Bu daha öncekinden daha kötü.

It's worse than before.

Bunu daha daha önce söylemeliydin.

- You should've told me that sooner.
- You should have told me that sooner.

Daha fazla, daha fazla, daha fazla Tüm vücudunuzu sallayın

More, more, more, shake the whole system.

Bir daha bir daha bir daha yaptı ve becerdi.

he did it again, and again, and again, until he got it right.

Daha tuzu su, daha az tuzlu sudan daha ağırdır.

Saltier water is heavier than less salty water.

daha fazlaydı.

than in any other place in the world,

Hanımlar, daha!

Ladies, more.

daha samimiler,

they have more intimacy,

Daha muzaffer.

More aggressive.

Daha kasıntı.

More statuesque.

Daha sesli.

Louder.

Daha hızlı!

Faster!

Bir daha!

Encore!

Biraz daha.

A little more.

Biraz daha?

A little more?

Daha vazgeçmedim.

- I haven't given up yet.
- I haven't yet given up.

Daha kapama.

Don't turn it off yet.

Daha iyiydik.

We've been better.

Daha iyiyim.

I've been better.

Daha kötüydü.

It was worse.

Daha iyi.

- That's better.
- It's better.

Daha başlama.

Don't start yet.

Daha güçlüyüz.

We're stronger.

daha fazlası gördükçe daha fazlası sordu,

and then more teachers saw it, and more people asked their students,

Bu daha kötüyken, biz daha iyiydik.

We were better when it was worse.

Tom daha gençken çok daha güçlüydü.

Tom was much stronger when he was younger.

Bu daha basit ve daha güvenilir.

It's simpler and more reliable.

Daha sonra daha fazla soru olabilir.

There may be more questions later.

- Daha giyinmedin mi?
- Daha giyinmediniz mi?

Aren't you dressed yet?

Zenginlerin daha zengin olması daha kolaydır.

It's easier for the rich to get richer.

- Göründüğümden daha yaşlıyımdır.
- Göründüğümden daha büyüğümdür.

I'm older than I look.

- Ondan daha güzelsin.
- Ondan daha güzelsiniz.

You're more beautiful than her.

Daha yaşlı kadınlar daha sonra doğurur.

Older women give birth later.

- Çalışma daha önemli.
- İş daha önemli.

Work is more important.

- Düşündüğünüzden daha güzelsiniz.
- Sandığından daha güzelsin.

You are more beautiful than you think.

- Daha hızlı konuşmalısın.
- Daha hızlı konuşmalısınız.

- You should talk faster!
- You should talk faster.

- Daha çok yapmalıydım.
- Daha fazlasını yapmalıydım.

- I should've done more.
- I should have done more.

- Daha önce görüştük.
- Daha önce tanışmıştık.

We met before.

Şimdi daha önce olduğumuzdan daha yoksuluz.

We're worse off now than before.

- Umduğumdan daha zordu.
- Beklediğimden daha zordu.

It was harder than I expected.

Daha önce olduğumuzdan daha yoksul değiliz.

We're no worse off than we were before.

Daha sonra, daha fazla insan öldürüldü.

Later, more people were killed.

Birlikte daha güçlü ve daha güvendeyiz.

We're stronger and safer together.

- Tom daha spontandı.
- Tom daha doğaldı.

Tom was more spontaneous.

Senden daha genç ve daha güçlüyüm.

I'm younger and stronger than you.

Nasıl daha uzun, daha sağlıklı yaşayabiliriz?

How can we live longer, healthier lives?

Tom daha önce olduğundan daha iyi.

Tom is better than before.

- Aradığımı daha bulamadım.
- Daha aradığımı bulamadım.

- I haven't found what I've looking for yet.
- I haven't yet found what I've looking for.

- Daha ne olsun?
- Daha ne olacak?

What could be worse?

Daha fazla öğreniyoruz, daha fazla öğrenmeliyiz.

More we learn, more we gotta learn.

- Daha erken gelmeliydim.
- Daha önce gelmeliydim.

- I should have come earlier.
- I should've come earlier.
- I should've come sooner.
- I should have come sooner.

- Ben senden daha büyüğüm.
- Senden daha yaşlıyım.
- Sizden daha yaşlıyım.

- I'm older than you.
- I am older than you.

Yeni model, selefinden daha büyük, daha hızlı ve daha zarifti.

The new model was larger, faster and more refined than its predecessor.

- Bundan daha kötüleşemez.
- Bundan daha kötüsü olamaz.
- Daha beteri olamaz.

- It can't get worse than this.
- Nothing could be worse than that.

- Sen Tom'dan daha güçlüsün.
- Siz Tom'dan daha güçlüsünüz.
- Tom'dan daha güçlüsün.
- Tom'dan daha güçlüsünüz.

You're stronger than Tom.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

That's much more canine, it's softer. Again, fox is coarse.

- Daha hızlı gitmelisin.
- Daha hızlı gitmen gerekiyor.
- Daha hızlı gitmek zorundasın.

You've got to go faster.

Daha az grafikler ve daha fazla başlık açıklamayı daha net yapabilir.

Fewer graphics and more captions would make the description clearer.

Bunu yaparak kendimi daha güçlü, daha başarılı ve daha cesur hissediyorum.

By doing this, I'm feeling stronger, more accomplished and braver.

Daha önceleri daha çok zamanımız var sanırdık.

Back then we really thought we had more time.

Bunu daha önce olduğundan daha iyi biliyoruz.

We know that now, more than ever.

Daha süslü, daha pahalı kıyafetler satın aldım.

I bought fancier and more expensive clothes.

Ardından 100 kişi daha. 100 kişi daha.

And then 100 more after, and then 100 more after,

Daha sıcak olursa ve daha hızlı dönerse,

Make it hotter and spin it faster,

Daha çok toplulukta, dünyanın daha çok yerinde

To reach more young people in more communities,

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

You must study more.

Daha iyi görebilmek için daha yükseğe tırmandık.

We climbed higher so that we might get a better view.

- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.

- We should have set off earlier.
- We should have departed earlier.
- We should've departed earlier.
- We should've set off earlier.

Daha sonra alacağım CD'yi daha şimdiden ayırdım.

I've already picked out the CD I'm going to buy next.

- O benden daha uzun.
- Benden daha uzun.

- He is taller than I.
- He's taller than me.

O şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.

He is older and wiser now.

O Bob'tan daha akıllı ve daha dikkatli.

He is wiser and more careful than Bob.

- Daha fazla tasarruf edin.
- Daha fazla koruyun.

Save more.

- Neden daha erken gelmiyorsun?
- Daha erken gelsene.

Why don't you come earlier?

- Daha fazla çalışmalısın.
- Daha fazla çalışmak zorundasın.

You have to study more.

Daha az konuşup daha çok eylem yapmalıyız.

We need less talk and more action.

- Daha dikkatli olmalıyım.
- Daha dikkatli olmam gerekiyor.

I need to be more careful.

- Olmasını düşündüğümden daha ucuzdu.
- Düşündüğümden daha ucuzdu.

- It was cheaper than I had thought it would be.
- It was cheaper than I'd thought it would be.