Translation of "Olarak" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Olarak" in a sentence and their arabic translations:

İkinci olarak;

رقم اثنين:

Üçüncü olarak;

رقم ثلاثة:

İlk olarak:

أولًا:

Üçüncü olarak:

ثالثًا:

Dördüncü olarak:

رابعًا:

İkinci olarak,

ثانياً...

Insanoğlu olarak

كإنسان

olarak değerlendirildi .

كبار المهندسين في ناسا في البداية شديد الخطورة.

Hem bireysel olarak hem de toplum olarak,

سواءً كأفراد أو مجتمع،

Diğerlerinden farklı olarak din dışı olarak görünmez

على عكس الآخرين تبدو غير دينية

Her birimiz için, ebeveyn olarak, öğretmen olarak, yönetici olarak ve bugün burada

انه يطبق علينا جميعا, كأهل, كمدرسين, كمدراء,

Şimdi, ilk olarak

الآن، أولًا،

Kalıcı olarak azalabilir.

في إقتصاد مطّرد التنافسية.

Kötü olarak görülür.

فهو يعتبر من فئة الأشرار.

Düzenli olarak, basında

باستمرار، في وسائل الاعلام

Bir nörolog olarak

في مستشفى جامعة لياج

Birinci adım olarak

ما أريد منكم فعله للخطوة الأولى هو :

İlk olarak durun.

أولاً: توقف.

Eş zamanlı olarak,

في الوقت نفسه،

Parlamento olarak adlandırılan

خاصةً في السلطة التشريعيّة..

Bir aday olarak,

كمرشح،

Direkt olarak etkilenecek.

هؤلاء الناس سيتأثرون مباشرة.

Tam olarak göremiyordu.

بسبب فقدانها لبصرها.

Son olarak üç:

وثالثًا:

Tam olarak değil.

حسنا. ليس بالضبط.

Ayrıcalıklı insanlar olarak

لكن أيضاً لمن يعانون من الفقر،

Ve üçüncü olarak;

وثالثاً...

Son olarak, kimlik.

نهايةً، الهوية.

olarak da popülerdir.

كمجوهرات ومن أجل عرضها.

Motif olarak kullanıyoruz

نستخدمها كحافز

Biz millet olarak

كما نحن الأمة

Tam olarak buydu

هذا بالضبط

Toplum olarak biz

كمجتمع نحن

Passchendaele olarak hatırlanacaktır.

سيذكر أنها Passchendaele.

Arkadaş olarak buradayım.

أنا هنا كصديق.

'Yapabilecekleriniz, prensip olarak,

"ما يمكنك القيام به ، من حيث المبدأ ،

Onu, nörolojik olarak donuk bir çocuk olarak görüyordu.

رأت طفلة بليدة من الناحية العصبية

olarak bulut bilişim ve dijital teknolojilere ek olarak

الصناعي بالاضافة للحوسبة السحابية والتقنيات الرقمية

- Tam olarak nerede yaşıyorsun?
- Tam olarak nerede oturuyorsun?

أين تقطن بالضّبط؟

Çevresel olarak zarar verici projeler sistematik olarak terk edilmelidir.

ينبغي أن تلغى منهجيا المشاريع الضارة بالبيئة.

O bir şair olarak değil, bir şarkıcı olarak ünlüdür.

هي مشهورة كمغنية و لكنها ليست معروفةً كشاعرة.

- O, tam olarak benim istediğimdir.
- O tam olarak benim istediğim şeydir.
- İstediğim tam olarak budur.

هذا بالضبط ما أردته.

Bunu kolektif olarak izleyebilecekleri

يستطيع من خلاله المجتمع الطبي

Eş anlamlısı olarak etiketleniyordu.

موسيقي الهوب هوب شوهت سمعتها كجريمة.

O'nun cumhuriyetindeki öğretmen olarak.

كمعلم في جمهوريته.

Genel olarak şöyle başladı:

وعادًة ما تبدأ هكذا:

Ve son olarak: diyet.

الأمر الأخير هو النظام الغذائي الجيد.

Onu aktif olarak beslemeliyiz.

يأتيان من أدمغتنا.

Nasıl aktif olarak besleyebiliriz?

هذه الحالة الهادئة في العقل

Dış koşullardan bağımsız olarak

التي يمكننا الاعتماد عليها،

öğrenme sorunu olarak düşünün.

لا تحدٍّ في التنفيذ،

Yahudi bir insan olarak

كيهودية الديانة،

Ve karakterler tam olarak

ويمكن ترجمة الرموز حرفيا

Beşinci ve son olarak,

خامِسًا وأخيرًا،

Duyguların saklandığı yer olarak.

كمستودع للعواطف.

Bir tutku sembolü olarak.

رمز العاطفة.

Sebebi, çekiciliğe sürekli olarak

بل لأنّني كنت محبطة

Arz sabit olarak düşüşte.

فإن الإمداد في تدهور متواصل.

Deneyerek, ölçerek, emin olarak.

‫أن نختبره ونوزنه ونلتزم به.‬

Onları yemek olarak kullanır

‫واستخدمها كطُعم‬

Onları yem olarak kullanır

‫واستخدمها كطُعم‬

Kaderin bir oyunu olarak

وفي تحول غريب للقدر،

Duygusal olarak çok mutsuzdum.

شعرتُ بالاستياء الشديد.

Geleneksel olarak cinsellik eylemini

لقد قمنا في الماضي بتعريف الجنس أنّه

Kısmen bunun sonucu olarak

لذا كعائد جزئي لهذا

Eşit üye ülkeler olarak,

كدول أعضاء متساوية

Sonuç olarak da batırırız.

والنتيجة هي أننا نخفق.

olarak düşünmüyoruz, şöyle diyoruz:

نحن نفكر فيه كونه، كما تعلم:

Insan olarak değerli olmadığımızı

وأننا لسنا أغبرة النجوم فنحن لا نبرق

Uydu mühendisi olarak çalışıyor.

كجزء من البرنامج الوطني للأقمار الصناعية في فنزويلا.

Son olarak, Hala'yı tanıyalım.

وأخيرًا، هذه هالة.

Böylece bağımsız olarak çalışabilirler.

حتى يمكنهم العمل بشكل مستقل.

Havanın küresel olarak garipleşmesiyle

مع غرابة عالمية الطقس،

Ama bizler, insanlar olarak,

لكننا كبشر --

Görsel olarak üst düzey

كبار بصريا

Resmi olarak kutlanmaya başlandı

بدأ رسميا الاحتفال به

Yani aslında halk olarak

لذلك في الواقع كشعب

Karıncalar bereket olarak görülür.

يعتبر النمل خصوبة.

Üçüncü olarak moral için.

ثالثًا ، الروح المعنوية.

Genel olarak, tasarruflar artıyorlar.

عموماً ، مدّخرات الأفراد في اِزدياد.

Kapı otomatik olarak açıldı.

فتح الباب آلياً.

Cinayet gizem olarak kalır.

ظلت جريمة القتل لغزاً.

Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz.

لن نحمي توم للأبد.

Tam olarak düşündüğüm buydu.

ما كنت أفكر به بالضبط.

Söylediğini tam olarak anlamıyorum.

لا أفهم كل شيء مما تقوله.

Sonuç olarak o gelmedi.

رغم كل شيء فهي لم تأتي.

Onu Mike olarak çağırırım.

أناديه مايك.

Onlar 'meteorlar' olarak adlandırılır.

يطلق عليهم "النيازك".

“Dünyaya yakın” olarak sınıflandırılmış,

تم تصنيفها على أنها "قريبة من الأرض" ،

Ben turist olarak geldim.

لقد جئت كسائح .

Sürekli olarak isimleri unutuyorum.

أنا دائما ما أنسى الأسماء.

Söylediklerimi tam olarak yapacaksın.

ستفعل تماما ما أقول.

Kasıtlı olarak ayağıma bastı.

تعمد أن يدوس على قدمي.

Kesin olarak söylemek imkansız.

من المستحيل القول بشكلٍ قطعي.

Bir turist olarak buradayım.

انا هنا بصفتي سائح .

Onu sır olarak tutmalıydın.

كان يجب عليك أن تبقيها سراً.

Tom'u arkadaş olarak görmüyorum.

لا أعتبر توم صديقا لي.