Translation of "Için" in English

0.015 sec.

Examples of using "Için" in a sentence and their english translations:

Tom için için ağladı.

Tom cried bitterly.

O için için ağladı.

She wept bitterly.

Tom için için çok heyecanlıydı.

Tom was secretly very excited.

Mary için için çok heyecanlıydı.

Mary was secretly very excited.

- Bu çocuklar için.
- Çocuklar için.

It's for the children.

Yaşamak için yemelisin.Yemek için yaşamamalısın.

You must eat to live. You must not live to eat.

Ateş saatlerce için için yandı.

The fire smoldered for hours.

- Kim için çalışıyorsun?
- Kimin için çalışıyorsun?
- Kim için çalışıyorsunuz?

Who do you work for?

- Cesaretlendirdiğin için sağ ol.
- Teşviğin için için teşekkür ederim.

Thanks for your encouragement.

Bilmeyenler için,

And for those of you who don't know,

Yanmamak için,

so that you don’t burn yourself,

Yemek için

to eat

Için seçilmişti

bring the Islamic world to the… bright side.

çiftçileri için.

their farmers.

Herkes için.

for everybody.

Için gelmediler.

come to perform.

Yaratmak için.

airlines.

Ne için?

What for?

Referans için,

For reference,

Büyükler için.

Adults only.

Hayvanlar için de insanlar için de,

For both animals and people,

çalıştıkları için, astronotlar için kullandığımız egzersizleri

we can take the exercises and techniques we use for astronauts

Bizim için at onları için tırtıl

throw for us caterpillar for them

Kitap benim için; çiçekler senin için.

The book is for me; the flowers are for you.

Yaşamak için yeriz, yemek için yaşamayız.

We eat to live, not live to eat.

- Kaç gecelik için?
- Kaç gece için?

For how many nights?

- Davetiniz için teşekkürler.
- Davet için teşekkürler.

Thanks for the invitation.

Yemek için yaşamıyorum; Yaşamak için yiyorum.

I don't live to eat; I eat to live.

- Senin için geldim.
- Sizin için geldim.

I came for you.

Gelecek için korkmayın, geçmiş için ağlamayın.

Fear not for the future, weep not for the past.

Senin için burada olmadığım için üzgünüm.

- I'm sorry that I haven't been able to be here for you.
- I'm sorry I haven't been able to be here for you.

- Benim için önemlidir.
- Benim için önemli.

- It is important for me.
- To me, it is important.
- For me, it's important.
- To me, it's important.
- That's important to me.
- For me, it is important.

Uygurlar için Çin'deki kampların kanıtı için

are scouring the Internet for evidence

- Bunlar senin için.
- Bunlar sizin için.

These are for you.

- Senin için endişelenmiyorum.
- Sizin için endişelenmiyorum.

I'm not worried about you.

Bunları benim için aldığın için teşekkürler.

Thanks for buying these for me.

Bunu onun için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for her.

Yaşamak için çalış; çalışmak için yaşama!

Work to live; don't live to work!

Yaşamak için çalışın, çalışmak için yaşamayın.

Work to live, don't live to work.

- Binme için teşekkürler.
- Gezinti için teşekkürler.

Thanks for the lift.

Gelemediğim için özür dilemek için aradım.

I called to apologize for not being able to come.

Onu Tom için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for Tom.

- Hizmetiniz için teşekkürler.
- Hizmetin için teşekkürler.

Thank you for your service.

- Fikrin için teşekkürler.
- Fikriniz için teşekkürler.

Thank you for your opinion.

- Yorumlarınız için teşekkürler.
- Yorumların için teşekkürler.

Thanks for your comments.

Bunu bizim için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for us.

Bunu onlar için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for them.

Bunu benim için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for me.

- Açıklaman için teşekkürler.
- Açıklamanız için teşekkürler.

Thanks for your explanation.

- Bu sizin için.
- Bu senin için.

- This is for you.
- This is for you!

Elbiselerimi benim için ütülediğiniz için teşekkürler.

Thanks for ironing my clothes for me.

Tom bizim için çalıştığı için şanslıyız.

We're lucky to have Tom working for us.

- Benim için kusursuzsun.
- Benim için mükemmelsin.

You're perfect for me.

Onu senin için yapamadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I couldn't do that for you.
- I'm sorry that I couldn't do that for you.

Tom bunu yaptığı için için kovuldu.

Tom got fired for doing that.

Bunu senin için yapamadığım için üzgünüm.

- I'm sorry I wasn't able to do that for you.
- I'm sorry that I wasn't able to do that for you.

- Kim için çalışıyorsun?
- Kimin için çalışıyorsun?

- Who do you work for?
- Who is it that you're working for?
- Who are you working for?

Baban için çalışmak benim için şerefti.

To work for your father was an honour for me.

- Elma senin için.
- Elma sizin için.

The apple is for you.

- Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Paylaşımın için teşekkürler.
- Paylaştığın için sağ ol.
- Paylaşım için teşekkürler.

- Thank you for sharing!
- Thank you for sharing.
- Thanks for sharing.

O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.

She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.

- Geldiğiniz için teşekkür ederiz.
- Geldiğin için teşekkürler.
- Geldiğiniz için teşekkür ederim.

- Thank you for coming.
- You are kind to come.
- Thanks for coming.

Sağ kalmak için, yaşamak için mücadele ediyoruz.

In order to survive, we fight to live.

Nefes almak için ventilatörlere ihtiyacı olanlar için

For those who rely on ventilators to breathe,

Tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

the Paris Climate Agreement as the first global agreement

Benim için yaptıkların için yeterince teşekkür edemiyorum.

I can't thank you enough for what you did for me.

Japonya'ya öğretmek için değil yazmak için geldim.

I have come to Japan not to teach but to write.

Yemek için yaşamam ama yaşamak için yerim.

- I do not live to eat, but eat to live.
- I don't live to eat, but eat to live.

Beni iş için düşündüğün için teşekkür ederim.

Thank you for considering me for the job.

Tom için mutluyum ama Mary için üzgünüm.

I'm happy for Tom, but I'm sad for Mary.

- Benim için önemli.
- Benim için önemli olurdu.

It would matter to me.

Bunu benim için değilse, Tom için yap.

If not for me, do it for Tom.

İnsan yaşamak için yer, yemek için yaşamaz.

Man eats to live, he does not live to eat.

- Benim için önemlidir.
- Bu benim için önemli.

- For me, it's important.
- For me, it is important.

Burası için mi, yoksa götürmek için mi?

- Here or to go?
- Is this to eat here, or to go?

Yaşam için değil ama okul için öğreniriz.

Not for life, but for school do we learn.

Yardım etmek için zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Thanks for taking the time to help.

Senin için endişelenmiyorum, Tom. Mary için endişeleniyorum.

I'm not worried about you, Tom. I'm worried about Mary.

Tom için endişelenmiyorum. Senin için endişeleniyorum, Mary.

I'm not worried about Tom. I'm worried about you, Mary.

Gündüz dürüst insanlar için, gece hırsızlar için.

The day is for honest men, the night for thieves.

Benim için yaptığınız her şey için teşekkürler.

- I appreciate everything you've done for me.
- I appreciate all you've done for me.
- Thanks for all you've done for me.
- Thank you for everything you've done for me.
- Thank you for everything you have done for me.

Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

I like to play sport for fun not for competition.

- Yardımınız için teşekkür ederim.
- Yardımınız için teşekkürler.

- Thank you for your help.
- Thanks for your help.

Size yardımcı olmak için benim için zevktir.

It's my pleasure to help you.

Onlar evlilik için kendilerini kurtarmak için anlaştılar.

They agreed to save themselves for marriage.

Arkadaşlarım için her şey; düşmanlarım için hukuk.

For my friends, everything; for my enemies, the law.

- Biz onun için çalıştık.
- Onun için çalıştık.

We worked for him.

Benim için senin için olduğundan daha önemli.

It's more important to me than to you.

Süpermarkete şeftaliler için değil çikolata için gidiyorum.

I am not going to the supermarket for peaches, but for chocolate.

- Kitap için teşekkürler.
- Kitap için teşekkür ederim.

- Thank you for the book.
- Thanks for the book.

Benim için değilse, bunu olar için yap.

If not for me, do it for them.

Benim için değilse, bunu onun için yap.

If not for me, do it for him.

- Onlar için geri gidiyoruz.
- Onlar için dönüyoruz.

We're going back for them.

- Onlar için geri gidiyorum.
- Onlar için dönüyorum.

I'm going back for them.

- Onun için geri gidiyorum.
- Onun için dönüyorum.

I'm going back for him.

- Mesajın için teşekkürler.
- Mesajın için sağ ol.

Thanks for your message.

Ben onun için çalışmıyorum, sizin için çalışıyorum.

I don't work for her but for you.