Translation of "Beni" in English

0.010 sec.

Examples of using "Beni" in a sentence and their english translations:

- Beni özleyeceksin.
- Beni özleyeceksiniz.

You will miss me.

- Beni uyandır.
- Beni uyandırın.

Wake me up.

- Beni itme.
- Beni zorlama.

- Don't push me.
- Don't push me!

Beni gördüğünde beni bekle.

Expect me when you see me.

- Beni kışkırtamazsın.
- Beni ayartamazsın.

You can't tempt me.

- Bekle beni!
- Beni bekle!

- Wait for me!
- Wait for me.

- Beni tutukladın.
- Beni tutukladınız.

You arrested me.

- Beni öpme!
- Beni öpme.

- Don't kiss me.
- Don't kiss me!

- Beni methediyorsun.
- Beni şımartıyorsunuz.

You flatter me.

- Beni dinle!
- Beni dinleyin!

- Listen to me.
- Listen to me!

- Beni uyarmalıydın.
- Beni uyarmalıydınız.

- You should've warned me.
- You should have warned me.

- Beni kandırma.
- Beni aldatma.

Don't deceive me.

- Beni kurtar!
- Beni kurtarın!

Save me!

- Beni bekle.
- Beni bekle!

- Wait for me!
- Wait for me.

İnsanların beni tanımaması beni endişelendirmez. Beni insanları tanımamam beni endişelendirir.

It does not worry me that people don't know me. It worries me that I don't know the people.

O beni duymadığına beni inandırdı.

She made believe that she had not heard me.

- O beni bilir.
- Beni tanıyor.

She knows me.

- Beni öldürecek.
- O beni öldürecek.

She's going to kill me.

- Beni utandırıyorsun.
- Beni mahcup ediyorsun.

- You're making me blush.
- You're making me blush!

Beni gerçekten seviyorsan öp beni.

Kiss me if you really love me.

- Beni ansızın yakaladılar.
- Beni şaşırttılar.

They caught me by surprise.

Bir kedi beni beni tırmaladı.

A cat scratched me.

- Beni kandırmıştın.
- Beni oyuna getirmiştin.

You had me fooled.

- O beni şaşırtmıyor.
- Beni şaşırtmadı.

It doesn't surprise me.

- O, beni ağlattı.
- Beni ağlattı.

He made me cry.

- Beni kullandın.
- Sen beni kullandın.

You used me.

- O beni tutukladı.
- Beni tutukladı.

- They arrested me.
- He arrested me.

- Beni sattın.
- Beni ortada bıraktın.

You sold me out.

- Beni rahatsız etmeyin.
- Beni sinirlendirmeyin.

Don't annoy me.

Para beni heyecanlandırmıyor. Beni sakinleştiriyor.

- Money doesn't worry me. It calms me.
- Money doesn't excite me. It calms me.

Para beni endişelendirmez. Beni sakinleştirir.

Money doesn't worry me. It calms me.

- Neden beni çağırmadın?
- Neden beni çağırmadınız?
- Neden beni aramadın?
- Neden beni aramadınız?

Why didn't you call me?

- Beni tanımıyor musun?
- Beni tanımadınız mı?
- Beni tanıyamadın mı?
- Beni çıkaramadın mı?

Don't you recognize me?

- Beni enayi yerine koymuyorsun.
- Beni kandırmıyorsun.
- Beni enayi yerine koymuyorsunuz.
- Beni kandırmıyorsunuz.

You aren't fooling me.

- Beni affeder misiniz?
- Beni affedebilir misin?
- Beni affedebilir misiniz?

Can you forgive me?

- Beni koşturmayın.
- Sıkboğaz etme beni.
- Beni darlama.
- Çöküntü olma.

- Don't rush me.
- Stop busting my balls.

- Beni sevmeni istiyorum.
- Beni sevin istiyorum.
- Beni sevmenizi istiyorum.

I want you to love me.

- Sevgilim, beni affet.
- Aşkım, beni affet.
- Beni affet, aşkım.

Forgive me, my love.

- Neden beni uyandırmadın?
- Beni neden uyandırmadın?
- Beni neden uyandırmadınız?

Why didn't you wake me up?

- Neden beni seviyorsun?
- Niçin beni seviyorsun?
- Niye beni seviyorsun?

Why do you like me?

- Beni affedecek misin?
- Beni affeder misin?
- Beni affedecek misiniz?

Will you forgive me?

- Sami beni bayıyor.
- Sami beni bıktırıyor.
- Sami beni usandırıyor.

Sami pisses me off.

- Beni nasıl tanıdın?
- Beni nereden tanıyorsun?
- Beni nereden tanıyorsunuz?

How do you know me?

beni yüreklendirmeleridir.

in my short life.

beni mahvediyordu.

had left me a total wreck.

beni değiştiriyor.

it changed me.

beni büyüledi.

it haunted me.

Götür beni

(Singing) Take me

Beni taşıdı.

Well, that held. Whoo!

Beni eğlendiriyorsun.

You amuse me.

Beni incitme!

- Don't hurt me.
- Don't hurt me!

Beni korkuttun!

- You startled me!
- You startled me.

Beni güldürme.

- Don't make me laugh.
- Don't make me laugh!

Beni affetmelisin.

You must forgive me.

Beni ilgilendirmez.

- It's none of my business!
- It's none of my business.

Beni acıktırdın.

You made me hungry.

Beni anlıyorsun.

You understand me.

Beni aldattı.

He cheated on me.

Beni sınama.

Don't test me.

Beni küçümsedi.

She has scorn for me.

Beni korkutuyorsun.

You scare me.

Beni affet!

Forgive me!

Beni umursamayın.

Don't mind me.

Beni gammazlama.

Don't tell on me.

Beni izle.

- Follow me.
- Follow me!

Beni arama.

Don't call me.

Beni güldürme!

Don't make me laugh!

Beni ara!

Call me!

Beni özleyeceksin.

- You will miss me.
- You'll miss me.

Beni iğrendiriyor.

It disgusts me.

Beni unutma.

- Don't forget about me.
- Don't forget me.

Beni incitiyorsun.

You hurt me.

Beni kandıramazsın.

- You cannot pull the wool over my eyes.
- You can't pull the wool over my eyes.

Beni kızdırma.

Don't make me angry.

Beni unut.

Forget me.

Beni suçlama.

Don't blame me.

Beni çıldırtıyor.

It freaks me out.

Beni deneme.

Don't try me.

Beni sevindirdin.

You made my day.

Beni dinle!

- Lend me your ears!
- Lend me your ears.

Beni öp.

Kiss me.

Beni bekletme.

Don't keep me waiting.

Beni durduramazsın.

You can't stop me.

Beni güldürdün.

You made me laugh.

Beni ye!

- Eat me!
- Eat me.

Beni dinleyin!

Listen to me!

Beni bekleme.

Don't wait up.

Beni öldürme.

Don't kill me.

Beni izleme.

Don't follow me.

Beni beklemeyin.

Don't wait up for me.

Beni kandırdı.

He tricked me.

Beni bırakmayın.

Don't let go of me.

Beni aramadın.

You didn't call me.

Beni incitemezsin.

You can't hurt me.