Translation of "Pleno" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Pleno" in a sentence and their turkish translations:

Tom gritó a pleno pulmón.

Tom sesi çıktığı kadar çığlık attı.

Pero, en pleno verano, las noches son cortas.

Ama yazın ortasında geceler kısa olur.

Y empezar a existir como mi yo pleno y auténtico.

kendi bütün ve gerçek kişiliğimle var olmaya hazırım.

Y luego 60 años para construir a pleno una economía de servicios.

hizmet ekonomisi inşa etmek içinse 60 yılımız vardı.

Kate se ha convertido en un miembro de pleno derecho de la familia real.

Kate kraliyet ailesinin tam üyesi oldu.

Un niño en pleno desarrollo que no tiene mucha energía quizás necesita cuidados médicos.

Büyümekte olan enerjisi olmayan bir çocuğun belki de ilaçlara ihtiyacı vardır.

- Una banda de tres robó el banco en pleno día.
- Una banda de tres asaltó el banco a plena luz del día.

Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydular.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.