Translation of "Construir" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Construir" in a sentence and their turkish translations:

¿Qué deberían construir?

Onların ne inşa etmeleri gerekir?

¿Cómo conseguirán construir relaciones?

İlişkiler kurmayı vaat edecek misiniz?

Me gusta construir puentes.

Köprüler yapmayı seviyorum.

Decidieron construir un puente.

Onlar bir köprü yapmaya karar verdi.

La importancia de construir relaciones,

ilişki kurmanın önemini

Listos para construir un futuro,

bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

Para construir un mundo mejor.

mücadele imkânı istiyorlar.

Es construir sobre las ruinas.

Çatlakların üzerine inşa ediyoruz.

construir una cámara funeraria en

üzerine mezar odası yaptır

Logró construir una casa pequeña.

Küçük bir ev inşa edebildi.

Que empieces a construir tu vocabulario,

kelime bilgisi inşa etmeye

[Mujica] Entonces, se empezó a construir

Uruguay'ın en yoksul kesimlerinde

Me ayudó a construir apoyo y comunidad

Bu bana aynısını diğerlerine yapmak üzere

Siguiente, deben estar preparados para construir relaciones.

Daha sonra, bazı ilişkiler kurmaya hazır olmalısınız.

Para finalmente construir la comunidad que anhelamos

inşa edebilmek için bizler doğru seçimi yapabiliriz.

Pero, ¿cómo vamos a construir con eso?

Ama, bununla nasıl bir şey inşa edebiliriz?

Podríamos construir grandes máquinas, llamadas árboles artificiales,

Havadaki karbondioksiti kazıyacak büyük makineler

Podemos construir esa computadora en unos años

birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

Tardaron dos años en construir la casa.

Evi inşa etmek onların iki yılını aldı.

¿Quién mandó a construir esta casa fea?

Bu çirkin evi kim inşa etmişti?

Estamos ahorrando para construir una nueva casa.

- Yeni bir ev yapmak için tasarruf yapıyoruz.
- Yeni bir ev yapmak için tasarruf ediyoruz.

Ayer terminamos de construir un nuevo escenario.

Dün yeni aşama inşaatını tamamladık.

Terminaron de construir el puente a tiempo.

Köprüyü yapmayı zamanında bitirdiler.

Tardaron seis meses en construir la casa.

Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.

Y tenemos que averiguar cómo construir nuestras coaliciones

ve biz bu güçler üzerine koalisyonumuzu nasıl kuracağımızı

Necesitamos muchos bloques para construir un iglú seguro.

Güvenli bir iglo yapmak için bir sürü blok lazım.

Comencé a construir esta red hace tres años.

Bu ağı inşa etmeye üç yıl önce başladım.

Estamos tratando de construir este mundo humano-robot

Birlikte var olabildiğimiz ve iş birliği yapabildiğimiz

¿Está mal construir la mezquita de Hagia Sophia?

Ayasofya'nın cami yapılması yanlış karar mı?

No más construir pramit hace 4 mil años

yok artık 4 bin yıl önce pramit'i inşaa et

Hace 53 años que empezó a construir caminos.

Sherpa 53 yıldır yollar inşa ediyor.

Mi mujer me ayuda a construir los caminos.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

Tom quiere construir la casa de sus sueños.

Tom hayallerinin evini yapmak istiyor.

Se requieren muchas personas para construir un edificio.

Bir bina yapmak çok kişi gerektirir.

Nunca consideraría construir una casa en esta área.

Ben bu alanda bir ev inşa etmeyi asla düşünmezdim.

Tom abandonó su plan de construir una fábrica.

Tom bir fabrika yapma planından vazgeçti.

Qué modelo deben seguir y qué alianzas deben construir.

Hangi modeli takip etmeliler ve kiminle ortaklık kurmalılar.

No se puede construir un puente en un día.

Bir günde köprü inşa edemezsiniz.

Ahora, construir una pared no es rápido y fácil.

Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.

Comienzas a construir una vela para capturar la suerte.

Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.

Espero construir una nueva casa el año que viene.

Gelecek yıl yeni bir ev yapmayı ümid ediyorum.

Se tardaron 22 años en construir el Taj Mahal.

Taj Mahal'i yapmak 22 yıl aldı.

Ellos quieren construir una cerca alrededor de su casa.

Evlerinin etrafına bir çit yapmak istiyorlar.

El coste de construir el ferrocarril era demasiado alto.

Demiryolu inşaatının maliyet çok yüksekti.

Esta es nuestra oportunidad de construir el tipo de progreso

Bu, köklü değişiklik yapacak ilerlemeler inşa etmek için

Construir aquella fábrica de queso en Ecuador fue un riesgo.

Ekvator'da peynir fabrikası yapmak bir riskti.

[Mujica] Es la forma más barata que hay de construir.

İnşaatın en ucuz yolu bu.

- Gracias por construir esta pared.
- Gracias por erigir esta pared.

Bu duvarı inşa ettiğiniz için teşekkürler.

Puedes construir una cámara estenopeica con una caja de zapatos.

Bir ayakkabı kutusuyla, bir iğne deliği kamerası yapabilirsiniz.

Van a construir un nuevo hotel aquí el próximo año.

Burada önümüzdeki yıl yeni bir otel inşa edilmiş olacak.

Su plan es construir un puente por sobre ese río.

Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.

Toma mi mano. Los dos vamos a construir una utopía.

Elimi tut. İkimiz bir ütopya oluşturacağız.

Y si piensan que construir una relación con personas lleva trabajo,

Eğer insanlarla ilişki kurmanın çaba isteyeceğini düşünüyorsanız

construir una relación con alguien al que le están pidiendo dinero,

para istediğiniz biriyle ilişki kurmak

Nuestra empresa está planeando construir una nueva planta química en Rusia.

Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.

Han decidido demoler su antigua casa para construir una casa plurifamiliar.

Bir apartman inşa etmek için eski evlerini yıkmaya karar verdiler.

Para construir no solamente "online", sino "offline", en los meses que vienen.

sadece çevrim içi değil, yüz yüze de görüşme fırsatımız olur.

Y luego 60 años para construir a pleno una economía de servicios.

hizmet ekonomisi inşa etmek içinse 60 yılımız vardı.

Nunca pensé que sería así de difícil construir una mesa de picnic.

- Bir piknik masası yapmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

Y tenemos que construir la narrativa que nos lleve a donde queremos ir.

ve gitmek istediğimiz yere ulaştıracak bir anlatım oluşturmak zorundayız.

Es la única forma en que vamos a construir a partir de esto,

Bunu da ancak şu şekilde başarabiliriz;

Es casi tan absurdo como construir un reactor nuclear dentro de un castillo.

Bu neredeyse bir kale içine nükleer reaktör inşa etmek kadar saçma.

No es solamente que estas diciendo una palabra por lenguaje, tienes que construir

Adam: Her dilde bir kelime söylemek bile değil, o üç dili kullanarak anlamlı

Tomé prestado el martillo de mi padre para construir una caseta para perros.

Bir köpek kulübesi yapmak için babamın çekicini ödünç aldım.

Su poder más allá al construir una nueva capital valaca más cerca del Danubio.

gücünü korumak için Tuna Nehrine yakın biryerde yeni bir başkent inşasına başlar

Los niños estaban esperando la primera nieve para poder construir un muñeco de nieve.

Çocuklar kardan adam yapmak için ilk kar yağışını bekliyorlardı.

El centraliza su reino aún más al construir fuertes e iglesias y expande la capital

sonrasında yönetimini ; kiliseler, surlar yapıp, Targoviste ve diğer şehirleri

[Lucía] Pero es más fácil construir una pareja cuando se tiene la misma causa política.

İki kişi aynı siyasi davayı paylaşınca çift olmak daha kolay.

Empezamos a construir la casa hace 2 meses y la terminaremos dentro de 1 año.

Biz evi iki ay önce inşa etmeye başladık ve bir yıl içinde bitireceğiz.

Creo que va a llevar más de un año para terminar de construir nuestra casa.

- Sanırım evimizi yapmayı bitirmek bir yıldan daha fazla alacaktır.
- Sanırım bizim evimizi yapmayı bitirmek bir yıldan daha fazla sürecektir.

Tom y Mary están planeando hacerse construir una casa luego de tener su primer hijo.

Tom ve Mary ilk çocuklarından sonra bir ev yaptırmayı planlıyorlar.

Pero a su vez somos solidarios porque tenemos que construir sociedad, porque no somos Robinson Crusoe.

Ama aynı zamanda dayanışıyoruz çünkü bir toplum inşa etmek zorundayız. Çünkü Robinson Crusoe değiliz.

Se decidió construir un museo con la decisión del Consejo de Ministros tomada en ese momento.

o dönemde alınan bakanlar kurulu kararıyla müze yapılmasına karar verildi

- A él le gusta construir maquetas de aviones.
- A él le gusta armar aviones a escala.

O, model uçak yapmayı seviyor.

Pero eso no es todo, Tatoeba no es sólo un diccionario de frases abierto, colaborativo y multilingüe. Es parte del ecosistema que queremos construir.

Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.

- Él compró el terreno con el fin de construir su casa en él.
- Él compró la tierra con la intención de levantar su casa en ella.

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.

Queremos llevar los útiles lingüísticos al siguiente nivel. Queremos ver evolución en el marco del aprendizaje de lenguas. Y eso no puede conseguirse sin recursos lingüísticos libres, que no se pueden construir sin una comunidad, que a su vez no puede contribuir sin plataformas eficientes.

Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.