Translation of "Empezar" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Empezar" in a sentence and their turkish translations:

- Podés empezar ahora mismo.
- Puedes empezar ahora mismo.
- Puede empezar ahora mismo.
- Pueden empezar ahora mismo.

Şimdi başlayabilirsin.

Para empezar,

Şimdi, ilk olarak

Deberíais empezar.

- Başlamalısın.
- Başlamalısınız.

Quiero empezar.

Başlamak istiyorum.

Podemos empezar.

Başlayabiliriz.

- Estoy listo para empezar.
- Estoy preparado para empezar.

Ben başlamak için hazırım.

Solía empezar diciendo:

Genel olarak şöyle başladı:

Acaba de empezar".

Her şey daha yeni başladı."

Acordamos empezar temprano.

Biz erken başlamak için anlaştık.

Voy a empezar.

- Ben başlayacağım.
- Başlayacağım.

Acordaron empezar temprano.

Onlar erken başlamak için aynı fikirdeler.

Tendrás que empezar.

Başlaman gerekecek.

¿Puedes empezar mañana?

Yarın başlayabilir misin?

Quiero empezar ahora.

Şimdi başlamak istiyorum.

¿Cuándo querés empezar?

Ne zaman başlamak istiyorsun?

Acabamos de empezar.

Az önce başladık.

¿Cuándo planeas empezar?

Ne zaman başlamayı planlıyorsunuz?

Dime cuándo empezar.

Bana ne zaman başlayacağımı söyle.

¿Podemos empezar ahora?

Şimdi başlayabilir miyiz?

¿Cuándo quieres empezar?

Ne zaman başlamak istersin?

Volvió a empezar.

Tekrar başladı.

Acabo de empezar.

Daha az önce başladım.

¡Tienes que empezar!

Başlamalısın!

¿Cuándo pretendes empezar?

Ne zaman başlamayı düşünüyorsunuz?

¿Cuándo podéis empezar?

Ne zaman başlayabilirsiniz?

Puedo empezar mañana.

Yarın başlayabilirim.

Están por empezar.

Başlamak üzereler.

- No está mal para empezar.
- Nada mal para empezar.

Başlangıç için fena değil.

- ¿Puedo empezar a comer ahora?
- ¿Ahora puedo empezar a comer?

Ben şimdi yemeğe başlayabilir miyim?

- Volvió a empezar.
- Ha comenzado nuevamente.
- Ha vuelto a empezar.

Tekrar başladı.

Simplemente vuelve a empezar.

Sadece tekrar deneyin.

Va a empezar mañana.

O yarın başlayacak.

¿Sería mejor empezar temprano?

Erken başlamak daha iyi olur muydu?

Él estaba por empezar.

O başlamak üzereydi.

Ellos están por empezar.

Onlar başlamak üzereler.

Podemos empezar esta noche.

Bu gece başlayabiliriz.

¿Cuándo te gustaría empezar?

Ne zaman başlamak istersin?

¿Puedo empezar a comer?

Yemeye başlayabilir miyim?

Sé por dónde empezar.

Nereden başlayacağımı biliyorum.

Creo que deberías empezar.

Bence işe başlamalısın.

Tom volvió a empezar.

Tom tekrar başladı.

Tienes que empezar inmediatamente.

- Hemen başlamalısın.
- Hemen başlamalısınız.

¿Cuándo vamos a empezar?

Ne zaman başlarız?

- ¿Puedo comenzar?
- ¿Puedo empezar?

Başlayabilir miyim?

¿Cuándo vas a empezar?

Ne zaman başlayacaksın?

¿Estás listo para empezar?

Başlamaya hazır mısın?

Tenemos que empezar inmediatamente.

Biz hemen başlamalıyız.

- Nunca es demasiado tarde para empezar.
- Nunca es tarde para empezar.

Başlamak için asla çok geç değildir.

- ¿No podemos empezar de nuevo?
- ¿No podemos empezar desde el principio?

Konuyu baştan alabilir miyiz?

- Tienes que empezar lo antes posible.
- Tenéis que empezar lo antes posible.
- Tiene que empezar lo antes posible.

Mümkün olduğu kadar çabuk başlamak zorundasın.

Quisiera empezar haciendo unas preguntas.

Sizlere birkaç soru yönelterek başlamak istiyorum.

Voy a empezar con Uds.

Sizlerle başlayacağım.

Acababa de empezar el estudio

Christchurch depremleri yaşandığında

Es empezar desde el corazón,

yürekten başlamak,

Aceptamos empezar de una vez.

Hemen başlama kararı aldık.

Deberías empezar lo antes posible.

Mümkün olduğunca erken başlamalısın.

Acaba de empezar a llover.

- Az önce yağmur yağmaya başladı.
- Sadece yağmur yağmaya başladı.

Casi es hora de empezar.

Neredeyse başlama zamanıdır.

Tom se muere por empezar.

- Tom bir an önce başlamak istiyor.
- Tom başlamak için sabırsızlanıyor.

No sé por dónde empezar.

Nereden başlayacağımı bilmiyorum.

Me gustaría empezar cuanto antes.

Başlamak istiyorum.

No queríamos empezar sin vos.

Biz sensiz başlamak istemedik.

Acaba de empezar a nevar.

Az önce kar yağmaya başladı.

Ahora estoy preparado, podéis empezar.

Artık hazırım, başlayabilirsiniz.

- ¡Empecemos!
- Comencemos.
- Vamos a empezar.

Başlayalım.

Tienes que empezar ahora mismo.

Derhal başlamalısın.

Tuvieron que empezar de cero.

Onlar sıfırdan başlamak zorunda kaldı.

Ni sé por dónde empezar.

Nerede başlayacağımı neredeyse hiç bilmiyorum.

Estamos a punto de empezar.

Başlamak üzereyiz.

Pronto intentaremos empezar la clase.

Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.

Tom está listo para empezar.

Tom başlamaya hazır.

Deben empezar a hacerlo diario.

Bunu her gün yapmaya başlayın.

Puedo empezar en cualquier momento.

Ben her zaman başlayabilirim.

- Aun cuando no venga tendremos que empezar.
- Aunque no venga, tendremos que empezar.

O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.

- Fui la primera en empezar a hablar.
- Fui el primero en empezar a hablar.

Ben konuşmaya başlayan ilk kişiydim.

Más propensos a empezar a ejercitarnos,

daha olası hâle getirdiğini

Hola a todos. Volveré a empezar.

Herkese merhaba. Baştan başlayacağım.

Deberíamos empezar por las características apropiadas.

buna doğru özelliklere odaklanarak başlamalıyız.

A fin de empezar la construcción.

yapılan analiz işine benzer.

Pero tengo que empezar la historia

Ama önce hikâyeye,

Decidí empezar a hacerme estas preguntas

kendime bu soruları sormaya karar verdim ve

Para empezar miremos esta célebre fotografía.

Önce şu ünlü fotoğrafa bakalım.

Acordamos empezar temprano la mañana siguiente.

Ertesi sabah erken başlamayı kararlaştırdık.

Tenemos que empezar de una vez.

Derhal başlamalıyız.

Para empezar, ¿quién es ese hombre?

Her şeyden önce, o adam kim?

Su plan era empezar el lunes.

Onun planı pazartesi günü başlamaktı.