Translation of "Gritó" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Gritó" in a sentence and their turkish translations:

Él gritó.

O, bağırdı.

Alguien gritó.

Biri feryat etti.

Tom gritó.

Tom çığlık attı.

Nadie gritó.

Kimse bağırmadı.

¿Quién gritó?

Kim bağırdı?

"¡Fuego!", gritó él.

"Yangın" diye bağırdı.

"¡Noo!" gritó Tom.

Tom "hayıır!" diye bağırdı.

"¡Regresa!" gritó él.

"Geri dön!" diye bağırdı.

Él gritó: "¡Auxilio!"

O "İmdat!" diye bağırdı.

Gritó con dolor.

O, acıyla bağırdı.

Ella le gritó.

O ona bağırdı.

Tom no gritó.

Tom çığlık atmadı.

Ella gritó en agonía.

O, acı içinde çığlık attı.

Ella gritó pidiendo ayuda.

O, yardım için bağırdı.

Tom gritó a Mary.

Tom, Mary'ye bağırdı.

Él gritó de dolor.

O ağrı nedeniyle haykırdı.

Ella gritó por ayuda.

O yardım için çığlık attı.

- Tom gritó tan fuerte como pudo.
- Tom gritó tan alto como pudo.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle çığlık attı.

Él gritó fuerte pidiendo ayuda.

Yardım diye haykırdı.

Tom gritó como una mujer.

- Tom, karı gibi çığlık attı.
- Tom bir kadın gibi çığlık attı.

Tom le gritó a Mary.

Tom, Mary'ye bağırdı.

¿Le gritó Tom a Mary?

Tom, Mary'ye bağırdı mı?

Tom gritó hasta quedarse afónico.

Tom kendisi kısık sesle bağırdı.

Una horda enfurecida la gritó.

Öfkeli bir kalabalık ona bağırdı.

Tom gritó a pleno pulmón.

Tom sesi çıktığı kadar çığlık attı.

Furioso, tomó una escalera y gritó:

Öfkeyle bir ölçek merdiveni aldı ve bağırdı,

Ella gritó cuando vio la serpiente.

O, yılanı gördüğünde çığlık attı.

- Ella gritó por ayuda, pero nadie vino.
- Ella gritó pidiendo ayuda, pero no vino nadie.

Yardım için bağırdı fakat hiç kimse gelmedi.

La niña gritó al ver las llamas.

Kız alevleri gördüğünde çığlık attı.

Tom gritó y salió corriendo del cuarto.

Tom çığlık attı ve odadan dışarı koştu.

Mi mamá se enojó y me gritó.

Annem öfkelendi ve bana bağırdı.

Él gritó las palabras para asustar al ladrón.

Hırsızı korkutmak için bazı sözler bağırdı.

Él salió de la tina y gritó "¡Eureka!"

O, küvetten çıktı ve "Eureka!" diye bağırdı.

Ella le gritó, pero él no la oyó.

Ona bağırdı fakat o duymadı.

Ella gritó pidiendo auxilio, pero nadie le oyó.

Yardım için bağırdı fakat kimse onu duymadı.

Tom perdió los estribos y le gritó a Mary.

Tom sinirlendi ve Mary'ye bağırdı.

Tom contó hasta diez, y entonces gritó a Mary.

Tom ona kadar saydı sonra Mary'ye seslendi.

Gritó: "¡Los cobardes morirán en Siberia, los valientes morirán en el campo del honor!"

bağırarak, "Sibirya'da korkaklar ölecek, cesurlar onur tarlasında ölecek!"

Tom gritó el nombre de Mary tan fuerte como pudo, pero ella no lo escuchó.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle Mary'nin adını bağırdı ama o onu duymadı.

“Oh, Islam!!!” gritó el tres veces y cargó contra la línea enemiga con su séquito personal.

"EY,ISLAM!!!" diye 3 kere bağırdı ve adamlarıyla birlikte düşman hattına saldırdı.

- Ella chilló a los niños para que se callaran.
- Les gritó a los niños que se callasen.

Sessiz olmaları için çocuklara bağırdı.

Cuando la sobrina del rey hizo llorar a su esposa, Ney se enfrentó a ella y le gritó: "Yo y

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken