Translation of "Real" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Real" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Bienvenido al mundo real!
- ¡Bienvenida al mundo real!
- ¡Bienvenidas al mundo real!
- ¡Bienvenidos al mundo real!

- Gerçek dünyaya hoş geldin!
- Gerçek dünyaya hoş geldiniz!

¿Eres real?

Sen gerçek misin?

Fue real.

Gerçekti.

Esto es real.

bu gerçek.

¿Esto es real?

Bu gerçek mi?

No es real.

Gerçek değil.

No fue real.

Bu gerçek değildi.

Necesita un cambio real, un impacto real y recursos

bunu sahiden yerine getirmeleri için gerçek bir etki, değişim

¿Todo esto es real?

Bunun hepsi gerçek mi?

La Atlántida es real.

Atlantis gerçektir.

Me debes un real.

Bana bir real borçlusun.

Es una historia real.

Gerçek bir hikaye.

Eso no es real.

O gerçek değil.

Y aún así, muy real:

ama bir o kadar da gerçek.

¿Es real o puramente metafórico?

Gerçek mi yoksa tamamen mecazi mi?

No pensaban que era real,

Bunun gerçek olduğunu düşünemiyorlardı

Que produzca un cambio real.

bizim fırsatımız

Ahora, eso, eso es real.

Gerçek bu.

Vemos la anormalidad real aquí

Asıl anormallik şurada karşımıza çıkıyor bizim

Este es el mundo real.

Burası gerçek dünya.

Yo sabía que era real.

Ben onun gerçek olduğunu biliyordum.

La historia no parecía real.

Hikaye doğru görünmüyordu.

Esta es una historia real.

Bu gerçek bir hikaye.

Es un pavo real. Un pavo real era el que chillaba justo ahora.

O bir tavuskuşu. Az önce bağıran bir tavuskuşuydu.

Deben tener cabello real, sin extensiones".

saçları sahici olmalı, ek saç olmamalı."

La gente real hace este trabajo,

Ciddi insanlar bu işi yaparlar,

Con aplicaciones en el mundo real,

gerçek dünyadaki uygulamalarla

Pero el mundo real que encontré

ama bulduğum gerçek dünya

De modo que todo parece real.

böylece her şey gerçekçi görünüyor,

Y eso tiene un impacto real

Bu durumun ciddi bir etkisi var,

Parece que el diamante es real.

Elmas gerçek gibi görünüyor.

- ¿Esto es real?
- ¿Esto es auténtico?

Bu gerçek mi?

Este es un diamante real, ¿no?

Bu gerçek bir elmas, değil mi?

Ambos sabemos que no es real.

Bunun gerçek olmadığını ikimiz de biliyoruz.

Podrías interceptarlos en tiempo real y detenerlos.

gerçek zamanlı olarak onları engelleyip durdurabilirsin.

Un cambio e impacto real requieren recursos.

gerçek değişim ve etki kaynaklara gereksinim duymuştur.

Realmente quiero validar esto, porque es real.

Bunu gerçekten doğrulamak istiyorum, çünkü olan bu.

Para hacer esto en la vida real.

bir kitabın olmak zorunda değil.

Bueno, esto es un cráneo humano real.

Bu gerçek bir insan kafatası.

El cambio real y sistémico lleva tiempo,

gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

Y se obtienen señales en tiempo real.

gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.

Y tengo una prueba real de eso.

Buna ilişkin kanıtım var.

¿Estás seguro de que esto es real?

Bunun gerçek olduğuna emin misin?

Estás más orgulloso que un pavo real.

Sen bir tavus kuşundan daha çok gururlusun.

La boda real fue un evento magnífico.

Kraliyet düğünü muhteşem bir olaydı.

¡Fue asombroso conocerte en la vida real!

Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.

Cualquier cosa que podamos imaginar es real, pero lo que en realidad es real es la verdadera pregunta.

Hayal edebileceğimiz her şey gerçek, ama gerçekten gerçek olan şey nedir asıl sorudur.

Entonces veremos un cambio real para todos nosotros.

hepimiz için gerçek bir değişimin başladığını göreceğiz.

No hay voz moral real en nuestro país,

Bizim ülkemizde gerçek bir ahlaki ses yok

Un amigo pregunta o mi cabello es real

bir arkadaşımız soruyor ya saçlarım asıl olmuş

La familia real vive en el Palacio Imperial.

Kraliyet ailesi İmparatorluk Sarayı'nda yaşıyor.

El palacio real se construyó en una colina.

Kraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.

Su padre fue capitán en la Marina Real.

Babası Kraliyet Donanması'nda albaydı.

El plumaje de ese pavo real es asombroso.

O tavusun üzerindeki tüyler inanılmaz.

Esto tal vez es real, tal vez no.

Bu gerçek olabilir ya da olmayabilir.

Tom sabía que la historia no era real.

Tom, hikâyenin doğru olmadığını biliyordu.

¿Es esa una historia real o es ficción?

- O hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
- Şu hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?

- Esta historia es real.
- Esta historia es verdadera.

Bu hikaye gerçek.

Esta tierra le pertenece a la familia real.

Bu arazi kraliyet ailesi'ne aittir.

"¿Su historia es real?" "Me temo que no."

"Hikayesi doğru mu?" "Korkarım değil."

Piel clara, ojos claros, cabello largo, suave y real.

açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

Y por eso hay una necesidad real de repensarlo.

Ve burada yeniden düşünmeye gerçekten ihtiyaç var.

O la amenaza muy real de caer hacia atrás.

ya da geriye düşmemize sebep olacak gerçek tehditlerin olduğu anlardır.

Me estaba preparando para entrar en el mundo real.

gerçek dünyaya adım atmaya hazırlanıyordum.

¿La consigna en el abrigo de la división real?

Kraliyet armasındaki sözler?

Bueno, no había tal cosa en la vida real

peki gerçek hayatta hiç mi böyle bir şey yoktu

Bromeando a un lado, por supuesto, el método real

şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem

No tiene nada que ver con la vida real.

Gerçek hayatla ilgisi yok.

La secundaria es algo como el mundo real... a veces.

Lise bazen gerçek dünyaya çok benziyor

¿Va a usar el software escrito por el mundo real?

el alemin yazdığı yazılımı mı kullanacak birde?

Multitudes de gente se reunieron en frente del Palacio Real.

Çok sayıda insan Royal Palace'nin önünde toplandı.

- Ella es su madre real.
- Ella es su verdadera madre.

O, onun gerçek annesidir.

El rey y su familia viven en el palacio real.

Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.

El pavo real macho tiene coloridas plumas en la cola.

Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.

Parezco más grande en televisión que parezco en vida real.

Televizyonda gerçek hayatta göründüğümden daha büyük görünüyorum.

Mou a Leonardo: "Kaká al Inter y Maicon al Real."

Mou'dan Leonardo'ya: "Kaká Inter'e, Maicon da Real'e".

La guerra real es mucho más terrible que esta historia.

Gerçek savaş bu hikâyeden daha çok korkunç.

- El precio real era más bajo de lo que yo había pensado.
- El precio real fue más bajo de lo que yo había pensado.

Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

Y son capas que usamos por encima de nuestra personalidad real,

Kostümlerimiz kendi benliğimiz üzerine giydirdiğimiz şeylerdir,

Es la única manera de convertirse en un ser humano real.

acı içinde oturup geçek bir insan olmanın mutluluğunu hissetmektir.

Porque dijimos en voz alta que esa generación es algo real.

çünkü biz sesli bir şekilde jenerasyonlar gerçektir dedik.

Luego, quería encontrarme en la vida real lo más rápido posible,

Sonra, gerçek hayatta mümkün olduğu kadar hızlı tanışmak istedim,

Pero este estudio británico también tiene una nota real de optimismo

Ama bu araştırmanın ayrıca iyimser yönleri de var:

Solo los platos más impecables son servidos a la familia real.

Kral ailesine sadece en kusursuz yemekler sunulur.

A todo el mundo le gusta la danza del pavo real.

Herkes tavuskuşu dansını sever.

- ¿El monstruo del Lago Ness es real, o es solo un engaño elaborado?
- ¿Es el monstruo del lago Ness real o solo un truco bien elaborado?

Loch Ness canavarı gerçek mi yoksa sadece karmaşık bir aldatmaca mı?

El propósito real del truco era atrevernos a hacer algo más osado,

Bu numaranın gerçek amacı asıl büyük parçamız için bir şey yapmaktı.

La imagen que estás viendo ahora contiene una imagen real de tsunami

şu anda izlediğiniz görüntüde gerçek bir tsunami görüntüleri mevcut

La pregunta es la pregunta real, pero ¿es el problema con nosotros?

asıl sorulacak soru şu ama sorun koltukta mı bizde mi

- Esto no es verdad.
- Eso no es real.
- Eso no es verdad.

O doğru değil.

- ¿Puede alguno de éstos ser real?
- ¿Puede alguno de éstos ser verdad?

Bunun herhangi biri doğru olabilir mi?

- Tom parece estar interesado de verdad.
- Tom parece tener un interés real.

Tom gerçekten ilgili görünüyor.

La pavo real (Inachis io) es una bella y facilmente reconocible mariposa.

Tavus kuşu ( Inachis io ) güzel ve kolayca tanınabilen bir kelebektir.

Hablando de inteligencia, el producto de inteligencia real es el nido de hormigas

zeka demişken asıl zeka ürünü karıncaların yuvaları

Vivió en estilo real y, notoriamente, saqueó iglesias españolas a tal escala que

Kraliyet tarzında yaşadı ve ünlü bir şekilde İspanyol kiliselerini o kadar büyük bir ölçekte yağmaladı ki

Para medir su conducta de toma de riesgos comparable con las del mundo real,

ve kumar gibi risk alma davranışlarına ölçüt oluşturabilecek