Translation of "Inminente" in Turkish

0.002 sec.

Examples of using "Inminente" in a sentence and their turkish translations:

La muerte es inminente.

Ölüm yakındır.

Se preparó para su inminente partida.

Yakın zamandaki gidişi için hazırlandı.

Una y otra vez manifestaban la sensación de pérdida inminente.

Mütemadiyen, yaklaşan kayba dair hislerini dinledik, hissettik.

- Se iba a poner el sol.
- El ocaso era inminente.

Güneş batmak üzereydi.

Y por eso su suerte inminente no me quita el sueño.

bu nedenle, yaklaşmakta olan kaderleri uykumu hiç kaçırmadı.

De acuerdo a la radio, una tormenta es inminente en el norte.

Radyoya göre, bir fırtınanın eli kulağında.

Si no fuera por la capa de ozono, estaríamos en peligro inminente.

Ozon tabakası olmasa, tehlikede oluruz.

Esperando el inminente ataque, las tropas cartaginesas, debajo se levantan rápido en el precipio.

Gelecek atağı bekleyen Kartacalı askerler kayalıklar üzerinde sıkı durdular.

Su visión nocturna es siete veces mejor que la de un cerdo. No son conscientes del peligro inminente.

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.