Translation of "Muerte" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Muerte" in a sentence and their turkish translations:

Una muerte

Birinin ölmesi...

- ¿Muerto?
- ¿Muerte?

- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?

Confirmamos su muerte.

- Biz onun ölümünü teyit ettik.
- Onun ölümünü doğruladık.

Soy la Muerte.

Ben ölümüm.

- No temía la muerte.
- Él no temía la muerte.

O, ölümden korkmadı.

- Él fue condenado a muerte.
- Le condenaron a muerte.

O, ölüm cezasına çarptırıldı.

- Ellos temen a la muerte.
- Ellas temen a la muerte.

Onlar ölümden korkuyor.

Preferiría una muerte honorable.

Ben onurlu bir ölümü tercih ederim.

La muerte es inminente.

Ölüm yakındır.

Nosotros lamentamos su muerte.

Biz onun ölümüne ağıt yaktık.

Huí de la muerte.

Ölüm tehlikesini atlattım.

Pelearé hasta la muerte.

Ben ölümüne dövüşeceğim.

Piensa en la muerte.

Ölümü düşün.

Tom fingió su muerte.

- Tom ölümünü tezgâhladı.
- Tom'un ölümü kendi tezgâhıydı.
- Tom'un ölümü kendi kurgusuydu.
- Tom kendini ölmüş gibi gösterdi.

Tuvo una muerte rápida.

O, hızla öldü.

- Su muerte puso a todos tristes.
- Su muerte entristeció a todos.

Onun ölümü herkesi üzdü.

- Nadie escapa a la muerte.
- Nadie le escapa a la muerte.

Hiç kimse ölümden kaçamaz.

El temor a la muerte es peor que la muerte misma.

Ölüm korkusu ölümün kendisinden daha kötüdür.

- Recibimos el rumor de su muerte.
- Recibimos la noticia de su muerte.

Onun ölüm haberini aldık.

- No le temo a la muerte.
- No tengo miedo a la muerte.

Ölümden korkmam.

- Él le teme a la muerte.
- Le tiene miedo a la muerte.

O ölümden korkuyor.

A su persecución y muerte.

eziyet ve ölüme gönderiyor.

Los búhos anuncian la muerte.

Baykuşlar ölümü önceden haber verebilirler.

Ahora les ofrezco mi muerte.

Şimdi sana ölümümü veriyorum.

Nos encontramos ante la muerte.

Ölümle yüz yüze kaldık.

Su muerte es mi vida.

Ölümünüz, benim yaşamımdır.

La muerte es un derecho.

Ölüm bir haktır.

Tienes miedo a la muerte.

Ölümden korkuyorsun.

Tenemos miedo a la muerte.

Biz ölümden korkuyoruz.

Tom fue sentenciado a muerte.

Tom ölüm cezasına çarptırıldı.

- Es un asunto de vida o muerte.
- Es cuestión de vida o muerte.

Bu bir ölüm kalım meselesidir.

- Yo no le temo a la muerte.
- No le temo a la muerte.

Ölümden korkmam.

- Después de la muerte no hay nada.
- No hay nada después de la muerte.

Ölümden sonra hiçbir şey yok.

- Él no tiene miedo a la muerte.
- Él no le teme a la muerte.

O ölümden korkmaz.

Estás en situación de muerte social.

sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

Síndromes cardíacos, incluida la muerte súbita,

Ani ölüm de dahil kalp sendromları

Donde la vida y la muerte

Yaşamın... ...ve ölümün...

De la muerte del Che Guevara,

ikinci yıl dönümüydü

Hay un camino a la muerte

devamında ölüme kadar giden bir yolu vardır

Y la vida y la muerte.

yaşam ve ölüm gibi.

Debemos abolir la pena de muerte.

Ölüm cezasını kaldırmalıyız.

El asesinato es penado de muerte.

Cinayet ölümle cezalandırılır.

La historia termina con su muerte.

Hikaye onun ölümü ile sona erer.

Su muerte nos sorprendió a todos.

Onun ölümü hepimizi şaşırttı.

Tom fue apuñalado hasta la muerte.

O, bıçaklanarak öldürüldü.

Están todos hablando de su muerte.

Onların hepsi onun ölümünden bahsediyorlar.

Su muerte es una gran pérdida.

Onun ölümü büyük bir kayıptır.

Su repentina muerte fue una tragedia.

Onun ani ölümü bir trajedi idi.

Tom vengó la muerte de María.

Tom Mary'nin ölümünün intikamını aldı.

El juez lo condenó a muerte.

Yargıç onu ölüme mahkûm etti.

Tom se precipitó a su muerte.

Tom ölümüne daldı.

El acusado fue condenado a muerte.

Davalı idama mahkûm edildi.

¿Es la muerte la única salida?

- Tek çıkış yolu ölüm mü?
- Ölüm müdür tek çıkar yol?
- Ölüm tek çıkar yol mu?

No le temo a la muerte.

Ölümden korkmuyorum.

No tengo miedo a la muerte.

Ölümden korkmam.

El tribunal lo condenó a muerte.

Mahkeme onu ölüme mahkum etti.

Huyó por poco de la muerte.

Öldürülmekten kıl payı kurtuldu.

Me entristece pensar en su muerte.

Onun ölümünü düşünmek beni üzüyor.

La muerte es similar al sueño.

Ölüm uykuya benzer.

¿Hay vida antes de la muerte?

Ölümden önce hayat var mıdır?

¡Dame la libertad o la muerte!

Bana özgürlük ya da ölüm ver!

Es un bar de mala muerte.

Bu bir dalış çubuğu.

Él fue impotente ante la muerte.

Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.

Jane no murió de muerte natural.

Jane doğal bir ölümle ölmedi.

¿Le tenemos miedo a la muerte?

Biz ölümden korkuyor muyuz?

¿Tiene ella miedo de la muerte?

O ölümden korkar mı?

No tenemos miedo a la muerte.

Biz ölümden korkmuyoruz.

Ella lo apaleó hasta la muerte.

O, onu öldüresiye dövdü.

Le tiene miedo a la muerte.

O ölümden korkuyor.

Debes elegir entre honra y muerte.

Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.

¿Es la muerte la única liberación?

Ölüm tek kurtuluş mu?

Todo tiene solución, menos la muerte.

Ölüm dışında her şey için bir çare vardır.

- Ellos no le tienen miedo a la muerte.
- Ellos no le temen a la muerte.

Onlar ölümden korkmuyorlar.

- La fe es la muerte de la inteligencia.
- La creencia es la muerte de la inteligencia.

İnanç istihbaratın ölümüdür.

Cuyas políticas causan detención, separación y muerte,

neden olan ülkelerin vatandaşları olan bizler

Dame la libertad o dame la muerte.

Bana ya özgürlük verin ya da ölüm verin!

La carta le informó de su muerte.

Mektup onun ölümüyle ilgili onu bilgilendirdi.

El poeta comparó la muerte con dormir.

Şair ölümü uykuya benzetti.

La muerte del rey provocó una guerra.

Kralın ölümü bir savaşa yol açtı.

Han pasado diez años desde su muerte.

Onun ölümünden beri on yıl geçti.

Sentí un profundo pesar por su muerte.

Onun ölümünden derin üzüntü duydum.

Ha habido una muerte en su familia.

Ailesinde bir ölüm oldu.

Su muerte fue en parte mi culpa.

Onun ölümü kısmen benim hatamdı.

No se debe temer a la muerte.

Ölüm korkulacak bir şey değil.

Hoy es el aniversario de su muerte.

Bugün onun ölüm yıldönümü.

La pena de muerte debería ser abolida.

Ölüm cezası kaldırılmalıdır.

Hay muchas cosas peores que la muerte.

Ölümden daha kötü birçok şey var.

Es una cuestión de vida o muerte.

- Ölüm kalım meselesi.
- Bu bir yaşam ve ölüm meselesi.

Ahora vemos protestas con violencia y muerte.

Şimdi şiddet ve ölüme dayalı protestolar görüyoruz.

Su crimen merecía la pena de muerte.

- Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
- İşlediği suç ölüm cezasına layıktı.

La gente lamentó profundamente su repentina muerte.

İnsanlar onun ani ölümüne derinden üzüldüler.