Translation of "Iba" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Iba" in a sentence and their turkish translations:

- Iba a usarlo.
- Iba a usar eso.

Onu kullanacaktım.

- ¿Cómo lo iba a saber?
- ¿Cómo iba a saberlo?
- ¿Cómo iba yo a saberlo?

Nasıl bilebilirdim?

Iba a pie.

Ben yürüyerek gidiyordum.

Ya me iba.

Ben sadece gidiyordum.

Todo iba estupendo.

Her şey harika gidiyordu.

¿Adónde iba Tom?

Tom nereye gidiyordu?

Cuando iba al colegio iba a menudo a pescar.

Okul zamanımda balık tutmaya giderdim.

¿Para dónde iba él?

O nereye gidiyordu?

Ella iba bien vestida.

O iyi giyimliydi.

Le pregunté adónde iba.

Ona nereye gittiğini sordum.

Tom sabía adónde iba.

Tom nereye gideceğini biliyordu.

- Tom no miró adónde iba.
- Tom no miró hacia donde iba.

Tom gittiği yere bakmıyordu.

- Yo dije que iba a ayudarte.
- Dije que iba a ayudarte.

Sana yardım edeceğimi söyledim.

Iba a preguntar dónde estaba el tesoro e iba a decir pero

Hazine nerede diye soracaktım ve söyleyecektim ama

Ella me preguntó adónde iba.

Nereye gittiğimi sordu.

Iba acompañado por su mujer.

Ona karısı tarafından eşlik edildi.

¿Cómo lo iba a saber?

- Nereden bileceğim?
- Nereden bilebilirim?

Pensé que iba a morir.

Öleceğimi düşündüm.

Yo iba a hacer eso.

Bunu yapmak için gidiyordu.

Iba a pedir un voluntario.

Ben bir gönüllü isteyecektim.

Iba a llamar a Tom.

- Tom'u aramak üzereydim.
- Tom'u arayacaktım.

Iba a ver a Tom.

Tom'u görecektim.

Ella iba vestida de negro.

O, siyah giymişti.

Iba de camino al colegio.

Okula gidiyordum.

John se las iba apañando.

John kafasını suyun üzerinde tuttu.

Iba a comer con nosotros.

O bizimle yemek yiyecekti.

El coche iba hacia adelante.

Araba ileri gidiyordu.

No vi quién iba conduciendo.

Kimin sürdüğünü görmedim.

Pensé que iba a venir.

Onun geldiğini düşündüm.

Te lo iba a decir.

Sana söyleyecektim.

- Yo sabía que esto iba a pasar.
- Sabía que iba a pasar esto.

Bunun olacağını biliyordum.

Notó que algo no iba bien,

annem bir şeylerin doğru gitmediğini fark etmiş,

No iba a darme por vencido.

Vazgeçmeyecektim.

Hasta allí, todo iba saliendo bien.

Böylece bir şeyler yolunda gidiyordu.

Básicamente, cuando ella iba a hablar,

Aslında, bazen evde veya dışarıda konuşacağı zaman

NASA dice que la luna iba

Ay'a gidildiğini söyleyen NASA

Él llegó justo cuando me iba.

O, tam ben gidiyorken geldi.

Tom iba al cine cada semana.

Tom her hafta sinemaya gitti.

Él iba caminando por delante mío.

O, önümde yürüdü.

Pensé que Tom iba a lastimarme.

Tom'un beni inciteceğini düşündüm.

Sabía que algo no iba bien.

Bir şeyin doğru olmadığını biliyordum.

Tom no dijo para dónde iba.

Tom nereye gittiğini söylemedi.

Sabía que iba a pasar esto.

Onun olacağını biliyordum.

Lo iba a hacer yo solo.

Onu kendim yapacaktım.

El auto iba lleno de tártaros.

Araba Tatarlarla doluydu.

Ella iba bajando por las escaleras.

- O, merdivenlerden aşağıya geliyordu.
- O merdivenlerden iniyordu.

Olvidé lo que iba a decir.

Ne söyleyeceğimi unuttum.

Él iba caminando frente al auto.

O, arabanın önünde yürüyordu.

Te iba a dejar una nota.

Sana bir not bırakacaktım.

Dijiste que iba a poder verla.

Onu görebileceğimi söyledin.

Iba a acampar en el verano.

Her yaz kamp yapmaya giderdim.

- Iba a pie.
- Fui a pie.

Tabanvayla gittim.

Según iba caminando, empezó a llover.

Ben yürürken, yağmur yağmaya başladı.

Adondequiera que iba, él se perdía.

O nereye giderse kaybolur.

Ella le dijo que se iba.

O, ona gittiğini söyledi.

- Cuando lo vi, pensé que iba a asesinarme.
- Cuando lo vi, pensé que iba a matarme.

Onu gördüğümde, beni öldüreceğini sandım.

- Juró que nunca más iba a tomar un trago.
- Juró que nunca más iba a tomar.

O artık içmeyeceğine yemin etti.

- Cuando era joven, me iba al colegio caminando.
- Cuando era joven, me iba caminando al colegio.

Gençken okula yürüyerek gidiyordum.

Así que no iba a participar realmente,

Onun için seçmelere cidden katılmazdım.

Decidí que iba a ser la última.

Son anlatan kesinlikle ben olacaktım.

Que esta relación no iba a funcionar.

başından belliydi.

Que eso no me iba a funcionar,

bunun işime yaramayacağıydı.

Y entonces me iba de esos lugares

bu ortamı terk ettiğimde ise

Iba acumulando más experiencias positivas que negativas,

Kötüdense daha fazla iyi şeyin alışverişini yapıyordum,

Entonces, cuando Mahari se iba a ir,

Mahari odamdan çıkarken,

Pensé que no te iba a encontrar.

Seni bulmayacağımı düşünmüştüm.

Él entró justo cuando yo iba saliendo.

Tam dışarı çıkıyorken, o içeri geldi.

El niño iba acompañado por sus padres.

Çocuğa ebeveynleri tarafından eşlik edildi.

El socialista iba acompañado de una intérprete.

Sosyaliste bir kadın tercüman tarafından eşlik edildi.

Un pájaro iba volando por el cielo.

Gökyüzünde bir kuş uçuyordu.

Él era bienvenido a dondequiera que iba.

Gittiği her yerde karşılandı.

Él trató de averiguar contra qué iba.

O, onun neye karşı olduğunu bulmaya çalıştı.

Él me dijo que iba a Italia.

İtalya'ya gittiğini söyledi.

Iba a menudo a pescar con él.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.

El tiempo iba de mal en peor.

- Hava daha da kötüye gidiyordu.
- Hava gittikçe kötüleşiyordu.

Tom sabía que esto iba a pasar.

Tom bunun olacağını biliyordu.

Generalmente yo iba al cine los domingos.

Pazar günü genellikle sinemaya giderdim.

Ella iba de lugar en lugar buscándolo.

Onu aramak için bir yerden bir yere gitti.

Pensé que Tom me iba a golpear.

- Tom'un bana vuracağını düşündüm.
- Tom'un bana çarpacağını sanıyordum.
- Tom'un bana vuracağını sanıyordum.

Me dijo que se iba a América.

O, bana Amerika'ya gittiğini söyledi.

¿Recuerdas lo despacio que iba el internet?

İnternetin ne kadar yavaş olduğunu hatırlıyor musun?

El ciervo iba corriendo por sí sólo.

Geyik tek başına koşuyordu.

Pensé que me iba a morir anoche.

Dün gece öleceğimi sandım.

Parecía que el autobús iba con retraso.

Otobüs geç kaldı gibi görünüyordu.

Tom iba a caballo por el bosque.

Tom ormanda atına bindi.

Estaba convencido de que iba a morir.

Kesinlikle öleceğimi düşündüm.

Tom dijo que nos iba a esperar.

Tom bizi bekleyeceğini söyledi.

El niño en realidad iba a hacerlo.

Aslında oğlan bunu yapacaktı.

- ¿A dónde fue?
- ¿Para dónde iba él?

Nereye gitti?

El perro le seguía allá donde iba.

O her nereye gitse, köpek onu izledi.

El avión iba a llevarlos a Bauru.

Uçak onları Bauru'ya taşıyacaktı.

Ella le aseguró que todo iba bien.

O, ona her şeyin yolunda olduğuna dair güvence verdi.

Iba a salir cuando sonó el teléfono.

Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.