Translation of "Apanhar" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Apanhar" in a sentence and their turkish translations:

Consegui apanhar o último comboio.

Son treni yakalamayı başardım.

Com sorte, vamos apanhar um escorpião.

Şansımız varsa bir akrep yakalarız.

Mas têm de a apanhar primeiro.

Tabii yakalayabilirse.

E vi-o apanhar três peixes assim. Nunca o vi apanhar um peixe durante o dia.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

Como teremos mais hipóteses de apanhar comida?

Yiyecek yakalamak için en iyi ihtimalimiz ne?

Temos de tentar apanhar mais bicharocos depressa.

Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.

E tentar apanhar a cobra. Muito bem.

ve yılanı yakalamayı deneyeceğim. Tamam.

Se acha que ainda pode apanhar a cascavel,

Hâlâ o çıngıraklı yılanı yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız

E penso: "Ele vai apanhar esta, sem dúvida."

"Bunu kesinlikle yakalayacak." diye düşünüyordum.

Vou apanhar o comboio das dez e meia.

10:30 trenine bineceğim.

Esta é uma daquelas armadilhas para apanhar animais pequenos.

Pekâlâ, bu küçük hayvanları yakalamak için tasarlanmış bir tuzak.

O Tomás saiu cedo para apanhar o primeiro comboio.

Tom, ilk trene yetişmek için erkenden hareket etti.

Mas sei por experiência que apanhar ovelhas não é fácil.

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

Há o perigo de apanhar salmonela, e isso é terrível!

Salmonella kapma ihtimaliniz var ve bu berbat bir şey!

Qual é a melhor forma de apanhar este réptil venenoso?

Bu zehirli sürüngeni yakalamaya çalışmanın en iyi yolu nedir?

E é inteligente usar esta luz ultravioleta para apanhar escorpiões.

Aslında akrep ararken UV ışık kullanmak oldukça akıllıcadır.

Temos de tentar apanhar mais bicharocos depressa. Está a ouvir?

Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız. Dinleyin, duyuyor musunuz?

Este urso aprendeu que pode apanhar mais peixes no escuro.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

à espera de apanhar qualquer salmão que passe perto dele.

Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.

O oficial apanhador de cobras escava para apanhar a presa perigosa.

resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

Quer tentar apanhar a ovelha e usá-la para nos aquecermos?

Isınmak için koyun yakalamayı denemek istiyorsunuz demek?

Então, quer que tente apanhar a cascavel segurando-a pela cauda?

Çıngıraklı yılanı kuyruğundan tutarak yakalamamı istiyorsunuz demek?

Está na hora de aprenderem a nadar e a apanhar peixe.

Yüzmeyi ve balık yakalamayı öğrenme vakitleri geldi.

Tenho de correr até a estação para apanhar o último trem.

Son treni yakalamak için istasyona acele gitmek zorundayım.

A chave da pesca com lança é apanhar o peixe de surpresa.

Zıpkınla balık avlamanın anahtarı, balıkları şaşırtmaktır.

Se ainda acha que consegue apanhar algumas criaturas daqui, selecione "tentar novamente".

Birkaç yaratık daha yakalayabileceğinizi düşünüyorsanız "Tekrar Dene"yi seçin.

Estou a ficar com fome. Qual será a melhor forma de apanhar comida?

Acıkmaya başladım, peki yiyecek yakalamamızın en iyi yolu nedir?

Levantei-me mais cedo do que o habitual para apanhar o primeiro comboio.

İlk trene yetişmek için her zamankinden daha erken kalktım.

Todos os moluscos que captura são fáceis de apanhar, mas têm conchas incrivelmente duras.

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

E não vamos sobreviver por muito mais tempo. Temos de tentar apanhar mais bicharocos depressa.

ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.

- Cathy parou de recolher flores.
- Cathy parou de apanhar flores.
- Cathy parou de pegar flores.

Cathy çiçekleri toplamayı durdurdu..

Segurança felina básica: Nunca corras... Porque causa uma resposta instintiva de ter de perseguir e apanhar.

Kedi Güvenliği Ders Bir: Asla koşmayın... Çünkü sizi kovalamasını sağlayan bir içgüdü devreye girer.

Lá dentro, Gubbi e outros agentes preparam grandes redes com a esperança de apanhar o fugitivo.

içeride Gubbi ve diğer vahşi yaşam görevlileri büyük ağlar gererek kaçağı tuzağa düşürmeyi umuyor.

Fáceis de apanhar em selvas urbanas como Mumbai onde já viu leopardos à caça em pessoa.

Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.

E tem um método incrível de os apanhar com os tentáculos e, gentilmente, deitá-los fora da toca.

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

A apanhar cerca de 100 conchas e pedras... ... e depois a cruzar os tentáculos sobre a cabeça vulnerável.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

- Eu fui buscá-lo, mas você já tinha ido.
- Eu fui te apanhar, mas já tinhas ido embora.
- Eu fui apanhá-los, mas vocês já tinham ido embora.
- Eu fui buscá-las, mas vocês já haviam ido embora.

Seni almak için gittim ama sen zaten gitmiştin.