Translation of "Tanière" in Turkish

La tanière est assez loin.

Yuvasına çok mesafe var.

Elle n'était pas dans sa tanière.

Onu bulamadım. Yuvasında yoktu.

Je vais souvent voir sa tanière principale.

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

Elle restait agrippée à sa tanière avec ses ventouses.

Diğer tüm kollarını yuvasına bağlı tutuyor, vantuzlarını ayırmıyordu.

C'est la première fois que la portée quitte sa tanière.

Yavrular ilk defa yuvalarından çıkacak.

J'ai pensé à la prendre pour la ramener à la tanière.

Yuvasına dönmesi için fiziksel olarak yardım etmeyi düşündüm.

Et elle a quitté sa tanière, sous le coup de la peur.

İşte o zaman yuvasını terk etti ve çok korktu.

Elle était hors de sa tanière près de l'orée de la forêt.

Yuvasından çıkmış, ormanın kenarında dolaşıyordu.

Dans la foulée, elle sort de la tanière, à peine en vie.

Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.

Elle est à nouveau au fond de la tanière et bouge à peine.

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

Et elle se met à les attraper avec ses ventouses pour les expulser de la tanière.

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.