Examples of using "Souvent" in a sentence and their turkish translations:
Bu çok olur.
Sık sık seyahat eder misiniz?
Sık sık yüzer misin?
- Buraya sık sık gelir misiniz?
- Buraya sık sık gelir misin?
- Soğuk algınlığına sık yakalanıyor musunuz?
- Çok nezle oluyor musunuz?
Ben mi? Birçok kez.
Onu sık sık yapıyor musun?
Sık sık uçar mısın?
Daha sık arayın. FaceTime daha sık yapın.
Buraya çok gelir misin?
Bunu sık sık yapıyor musun?
Sık sık gider misiniz?
Sık sık bunu yapıyorum.
- Doraemon sık sık gülümser.
- Doraemon çoğunlukla gülümser.
Ben sık sık oradaydım.
Onun hakkında sık sık düşünürüm.
Sık sık okurum.
Sık sık ağlar mısın?
- Ben sık sık kayak yaparım.
- Sık sık kayak yaparım.
Onu çok sık ararım.
Tom sık sık gülümser.
Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.
Sen sık sık hatalı değilsin.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
Onlar hakkında sık sık düşünürüm.
Sık sık vatan hasreti çekerim.
O genellikle evdedir.
Sık sık okuldan kaçtım.
Ben sık sık efkarlanırım.
O sık sık hastalanır.
O sık sık balık tutmaya giderdi.
Burada sık sık kar yağar.
Sık sık orada bulundum.
Kız kardeşim sık sık ağlar.
Oraya sık sık gider misin?
Tom sık sık fikrini değiştirir.
Sık sık burada bulundum.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- Onun adı çoğu kez aklıma gelmiyor.
Hava sık sık değişir.
Onu çok sık ararım.
O beni sık sık arar.
- Sık sık onu ziyaret ederim.
- Ben sık sık onu ziyaret ederim.
O sık sık Milton'un sözlerinden alıntı yapar.
Ben sık sık onu görürüm.
O sık sık Shakespeare'den alıntı yapar.
- O, sık sık âşık olur.
- Sık sık âşık olur.
O, dengesiz.
Bu sık sık olmaz.
Burada sık sık yağmur yağar.
O sık sık bir şeyler içmek için dışarı çıkar.
Çok hıçkırırım.
Biz sık sık senin şarkı söylediğini duyarız.
- Tom çoğunlukla Mary'ye yardım eder.
- Tom Mary'ye sıkça yardım eder.
Tom sık sık balığa gider.
Tom sık sık kendisiyle çelişir.
Tom sık sık buraya gelir.
Bayan, oraya ne sıklıkta gidiyorsun?
Sık sık balık tutmaya giderim.
Sık sık Fransızca konuşurum.
Erkek kardeşim sık sık ağlar.
Genellikle oraya gideriz.
Bu bize çok oluyor.
Sık sık kabus görürüm.
Keşke o daha sık yazsa.
O çok sık oluyor.
Tom çoğunkla Mary hakkında düşündü.
O, ona sık sık ağzına geleni söyler.
Sık sık sesli kitaplar dinler misin?
Fikrini çok sık değiştirme.
O sık sık yabancı ülkelere seyahat eder.
O, sık sık aptalca sorular sorar.
Sık sık bana oyunlar oynardı.
- Bunu daha sık yapmalıyız.
- Bunu daha sık yapmamız gerek.
Oraya sık sık gider misin?
Sanayileşme çoğu kez kirlilikle birlikte gider.
O bana yeterince sık söylendi.
Sen sık sık kendin öyle söyledin.
Sık sık gece geç saatlere kadar yatmam.
Bunu çok sık yapmak zorunda mısın?
Bu çok sık olmaz.
Bu çok sık olmaz.
Onlar sık sık patronla alay ederler.
O, akşam yemeği için sık sık balık yer.
Sizi çok sık rahatsız ettiğim için üzgünüm.
genellikle aynı özellikleri paylaştılar,
Hasta olduğumuz zaman
Genelde bununla birlikte hasta oluyoruz.
Neredeyse her zaman hikâye burada son bulur.
...bir tanrısı olduğunu unutmayalım.
Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...
eğer bir yalanı yeterince sıklıkla
Sık sık gölde balık tutmaya giderdim.