Examples of using "Elle" in a sentence and their turkish translations:
Beni evine davet etti.
O beni kandırdı.
O ağladı.
O bekliyor.
O, akşam yemeğini yiyor.
Öğle yemeğini evde yedi.
O bunu deneyecek.
O ona yardımcı olur.
O onu baştan çıkardı.
O ona bağlandı.
Onu sevdi.
O kızardı.
O beni görmezden geldi.
O, eve gitti ve ağladı.
O seni alt dereceye indirdi.
O onu azarladı.
Ona mı?
O, onun tarafından aşağılandı.
O ona tapar.
O onunla evlendi.
O kötü kokuyor.
O bilir. O her zaman bilir.
O onu istiyor mu?
O çığlık attı.
O giyindi.
O onu seviyor.
O onu aradı.
O onu boğdu.
O ona yardımcı oldu.
O ona sarıldı.
O ona hakaret etti.
- O onu öptü.
- Onu öptü.
O eve gitti.
O, kendi başına uyandı.
O dua etti.
O gençleri biliyordu.
- O kibardır.
- O, naziktir.
- Naziktir.
O onu sevdi.
O beni aldattı.
O geliyor.
Bana kötü davrandı.
- O uyandı.
- O, uyandı.
O evde mi?
O seni evde bekliyor.
O, sana ihanet etti.
O, öğretmeni seviyor.
O kendisine kızgındı.
Onu başından savdı.
Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.
Ona yardımcı oluyor.
O ilgisiz görünüyordu.
O hatalıydı.
O, davet edildi.
O bağımlıdır.
Eve dönmek istedi fakat kayboldu.
Dokundu, hissetti, tadına baktı.
O diyezdir.
O, hava karardıktan sonra eve geldi.
O tekrar eskisi gibi.
O, bugün kendinde değil.
O, ayağa kalktı.
O sandalyeyi ona doğru çekti.
O suçlu.
- O beni bilir.
- Beni tanıyor.
O güzel.
O Fransalı.
O bana baktı.
O şarkı söylemiyor, çığlık atıyor.
O saftı.
O çıldırmış.
Beni göz göre göre soydu.
- Hızlı hızlı soluyordu.
- Nefes nefese kalmıştı.
- Soluk soluğa kalmıştı.
- Nefes nefeseydi.
O masum.
O şimdi evde değil.
O şanslıdır.
Mutlu görünüyor.
O, naziktir.
O bir medyum.
- O parayı sever.
- O, parayı sever.
O benden hoşlanıyor mu?
O can sıkıcı.
O bana yalan söyledi.
O onu buldu.
O güzeldir.
O kıkır güldü.
O ona baktı.
O bir doktor mudur?
- O inatçı.
- O inatçıdır.
O bir doktor.
Benim onunla gitmemi istiyor.
O boşandı.
O için için ağladı.
O seni seviyor!
- Ölü mü?
- O öldü mü?
- Öldü mü?
- Ölmüş mü?
O sana saygı gösteriyor.