Examples of using "Dans" in a sentence and their turkish translations:
gecekondularda, okullarda, hapishanelerde ve sinemalarda
Rüyanda görürsün!
Arabaya bin.
Otobüse binin.
Kamyonete bin.
Arabana bin.
Tekneye bin.
belki elli, belki yüz yıl sonra çocuklar
Hamlet'te, Machbet'te görebilirsiniz.
onlara yönelik simültane çevirmenlerimiz olamaz mı?
Genel olarak programa uyuyoruz.
Yaklaşık iki hafta içinde.
Bir saat içinde uçağa bineceğiz.
Bir grupta çalıyor musun?
sonra özel bir okula gittim daha sonra da yatılı bir okula.
Zamana ayak uydur.
Odaya gel.
Odana git.
Bir saat içinde dön.
Arabada kal.
Odana geri dön.
Arabada bekle.
Kamyonete geri dön.
Eve dön.
Arabana geri dön.
Mikrofona doğru konuşun.
Odana dön!
- Odanda kal.
- Odanızda kalın.
Evde kal.
Bu odada kal.
- Arabanda kal.
- Arabanızda kalın.
Bu civarda mı yaşıyorsun?
Bunu yuvaya geri koy.
Şimdi arabaya bin.
Bir saat içinde büromda olmanı istiyorum.
Onu dolaba koy.
geçiş yapacaksınız.
İki yıl içinde
tüm yapay zekâ uygulamasına dâhil edelim.
sadece görebildiğimiz evrende.
Saklandığım yerde
saklandığım yerde.
Zifiri karanlıkta ava çıkmış.
ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE
Ağaçlardaysa...
Ve koridorda ilerlerken,
özellikle eğitimde.
Hangi amaçla?
- Hangi sokakta?
- Hangi caddede?
Telefon rehberine bakın.
Okulların içinde canlı canlı yakmış ve sokaklarda vurmuştu.
Öncelikli olarak bu insanlar bencil, hızlı ya da pratik olan yerine
Serin mağarada mı, yüksek ağaçta mı?
O suya atladı.
Bir apartman dairesinde yaşıyorum.
Sıraya girin.
Gözlerime bak.
Suyun içine daldı.
Birlik kuvvettir.
Çantanızda neyiniz var?
- Hapı yuttum.
- Ayvayı yedim.
- O binaya girme.
- O binaya girmeyin.
Onlar trene bindiler.
Yarım saat içinde seni ofisinde görmek istiyorum.
Tom buzdolabına baktı.
Lütfen odama girin.
Yatağında öldü.
Zevk geçmişte ya da gelecekte değil bulunduğumuz andadır.
çok daha yüksek iş kazası ölümleri savaş ölümleri, suç kaynaklı ölüm,
hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki
54 yıllık yaşamında 82 filmde yer aldı
bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu
aslında beyninin dışında, kollarında.
Bir saat içinde seni arayacağım.
Pirinç Dünyanın birçok yerinde yetişir.
Onlar parkta koşuyorlar.
Programa uygun gidiyoruz.
Ben dağlardaydım.
Onlar bir köşkte yaşamaktadırlar.
- Duştaydılar.
- Duştalardı.
Bir kütüphanedeyiz.
- Bu tam senin dişine göre.
- Bu senin bildiğin bir iş.
O arabasında yaşar.
Bana sarıl.
O, üst kata odasına gitti.
- O, mutfaktadır.
- O, mutfakta.
- Mutfakta.
Bu muhitte yaşıyor.
- O hapı yuttu.
- Onun başı belada.
- O ayvayı yedi.
Ne için tasarruf yapıyorsun?
Evrende yalnız mıyız?
Onlar çadırlarda yaşıyor.
Bahçede oynuyorlar.