Examples of using "Obligés" in a sentence and their turkish translations:
yüksek sesle cevap vermek zorunda değilsiniz:
acil durumlar için belirlenmiş her kata gizli sığınak
Komşularımız evlerini satmak zorunda kaldılar.
Ama sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
Kendinizi böyle bir durumda bulursanız tahliye ekibi çağırmaktan başka şansınız yok demektir.
Biz sana yardımcı olmak zorunda değildik! Biraz minnettarlık göster!
insanların evlerinde kapalı kalma emirlerine kızgın olması, ...
Bunu her gün yapmak zorunda değiliz.
Gerçeği saklamamız gereken durumlar var.
Bunu sevmiyorsan onu yapmak zorunda değilsin.
Gitmek zorunda değiliz.
Şarkı söylemek zorunda değilsin.
Alaycı olmak zorunda değilsin.
İstemedikçe gitmek zorunda değilsin.
Sonuna kadar beklemek zorunda değilsin.
Hayır, zorunda değilsin.
Çok kaba olmak zorunda değilsin.
Bunu bana söylemek zorunda değilsin.
- Hastanede kalmanıza gerek yok.
- Hastanede kalmak zorunda değilsin.
Beni görmeye gelmek zorunda değilsin.
O kadar erken kalkmana gerek yok.
İstemiyorsan onun hakkında konuşmak zorunda değilsin.
Açıklamak zorunda değilsin.
Gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.
Onu yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Gelmek zorunda değilsiniz.
Yalan söylemek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.
- Özür dilemek zorunda değilsin.
- Özür dilemek zorunda değilsiniz.
Gerçekten yapmak istemiyorsan onu yapmak zorunda değilsin.