Examples of using "Jusqu'à" in a sentence and their turkish translations:
Otuza kadar say.
Altıya kadar bekleyin.
- Yarın sabaha kadar bekleyin.
- Yarın sabaha kadar bekle.
Sonraki duyuruya kadar bekle.
o güne kadar.
Ben öğlene kadar bekleyeceğim.
Lütfen öğleye kadar bekleyin.
Yüze kadar say.
Yarına kadar bekle.
İliklerime kadar ıslandım.
Pazar gününe kadar gitmiş olacağım.
Ne kadar iyisin?
dinî bakım merkezleri gördük.
Tehlikeli sularda dolaşıyor.
Saat altıya kadar bekleyelim.
Yarına kadar kalacağım.
Ben Paris'e gezi yaptım.
Öğleye kadar geldin.
Gün doğana kadar uyudum.
Ona kadar sayarım.
Sekiz buçuğa kadar uyuyacağım.
Öğlene kadar kalıyorum.
Okula yürür müsün?
Okula yürüyerek gittim.
Yarın geceye kadar bekleyeceğim.
Odama doğru yürüdük.
Saat ona kadar burada kalacağım.
40 dakikaya kadar, belli bir kullanıcıya kadar sana demiş bedava la reklamsız kullan yahu
Saat ona kadar deliksiz uyudum.
O, geri dönünceye kadar burada bekle.
Şimdiye kadar neredeydin?
Saat kaça kadar açıksınız?
- Bir köpek okuluma kadar beni izledi.
- Bir köpek beni okuluma kadar takip etti.
Bu geceye kadar kalabilirsin.
En geç saat kaçta arayabilirim?
- 10:00'a kadar çalışacak mısın?
- Saat ona kadar çalışacak mısın?
Ne kadar iyi dans edebiliyorsun?
- Hepimiz eve yürüyerek gidebiliriz.
- Hepimiz eve yürüyebiliriz.
Kompozisyonun yine de en iyisi.
Belime kadar battım.
en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.
Ta ki anlayana kadar.
Birinci yıldan 1820 yılına kadar
Evet, bugüne kadar tarihte,
geiiştirmeyi öğreniyorlar.
tekrar sorabilir.
100 yıla kadar da yaşayabilir.
buraya kadar her şey tamam
Kyoto'ya kadar gittik.
Otele taksi tut.
Otobüs durağına kadar koşalım.
Yavaşça kapıya doğru yürü.
O, iliklerine kadar ıslanmıştı.
Ben o gelene kadar bekleyeceğim.
Pazara kadar burada kalacağız.
Düne kadar gerçeği bilmiyordum.
Gece yarısına kadar çalışmak zorundayım.
Bayılana kadar alışveriş yap.
Ben dönene kadar burada kal.
Shinjuku'ya kadar koştu.
Su bele kadar.
Shinjuku'ya kadar koştu.
100'e kadar nasıl sayılacağını biliyorum.
Onlar Londra'ya gidecekler.
Ben iki yüze kadar saydım.
Canımı dişime takarak çalışıyorum.
Bu kararı yarına kadar erteleyelim.
Noel'e kadar uzakta olacağım.
Gece yarısına kadar dans ettik.
Ne zamana kadar?
Sonuna kadar kalıyorum.
Üçe kadar sayacağım.
Detroit'e gideceğim.
Biz 6 kilometre kadar yürüdük.
İstasyona kadar yürüdüm.
Bunu bu sabaha kadar bilmiyordum.
İstasyona kadar sana eşlik edeceğim.
Ne zamana kadar evde olacaksın?
Saat dörde kadar meşgul olacağım.
O, o gelene kadar bekledi.
O, seksen yaşına kadar yaşadı.
Tom, saat 2.30'a kadar bekleyecek.
Şimdiye kadar seni görmedim.
Onlar sabah altıya kadar dans ettiler.
O, kamyonu Dallas'a sürdü.
Ben dönünceye kadar burada bekle.
Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.
Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
Bir köpek beni evime kadar izledi.
- Yaza kadar bekleyemem.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.
- Ben dönünceye kadar burada bekle.
- Ben geri dönünceye kadar burada bekle.
Sadece bankaya kadar koşacaklar.
Fransızcada ona kadar saymayı biliyor musun?
Pasaportun ne zamana kadar geçerli?
Şimdiye kadar bir ortak buldun mu?
Şu ana kadar kaç tane bilgisayarın oldu?
Köpek beni evime kadar izledi.
Sonuna kadar beklemek zorunda değilsin.