Examples of using "N'êtes" in a sentence and their turkish translations:
Yorgun değil misiniz?
Sen davetli değilsin.
Sen çok düzenli değilsin.
Sen çok iyi değilsin.
Hepiniz aynı fikirde değil misiniz?
- Utanmıyor musunuz?
- Utanmıyor musun?
Sen normal değilsin.
- Yorgun değil misin?
- Yorgun değil misiniz?
Artık yalnız değilsin.
Sen farklı değilsin.
Sen bereli değilsin.
Sen ölmüş değilsin.
Giyinmiş değilsin.
Sen kovulmadın.
Sen mantıklı davranmıyorsun.
- Davet edilmedin.
- Davetli değilsiniz.
Artık hiç eğlenceli değilsin.
Memnun değil misin?
Hazır değilsiniz.
Sen tanrı değilsin.
Aynı fikirde değil misin?
- Mutlu değil misin?
- Mutlu değil misiniz?
Ölmüyorsun.
- Çirkin değilsin.
- Çirkin değilsiniz.
Siz insanlar hiç eğlenceli değilsiniz.
Sen kibar değilsin.
Artık genç değilsin.
Genç değilsiniz.
- Sen hasta değilsin.
- Hasta değilsin.
Sen yenilmez değilsin.
Çok iyi bilgilendirilmiyorsun.
Dışarı çıkmadın mı?
Sen şişman değilsin.
Sen Japon değilsin.
Bu odaya giremezsin.
Acelen yok, değil mi?
sen iki yüzlü değilsin.
Hey, sen Tom değilsin.
Sen benim babam değilsin!
Neden gelmediniz?
Hayır, zorunlu değilsin.
Hayır, sen deli değilsin.
Siz müdür değil misiniz?
Henüz ölmedin.
- Daha giyinmedin mi?
- Daha giyinmediniz mi?
Evli değilsin, değil mi?
Üzgün değilsin, değil mi?
Sen yorgun değilsin, değil mi?
Çok komik değilsin.
Hala ikna olmadınız mı?
O kadar ilginç değilsin.
Bu odayı terk edemezsin.
Sen, bir umutsuz vaka değilsin.
Siz çocuklar hiç komik değilsiniz.
Dün niye gelmedin?
Asla Paris'te bulunmadın?
Bu seni hiç ilgilendirmez.
Sen yeterince hızlı değilsin.
O kadar da yaşlı değilsin.
- Gelmek zorunda değilsin.
- Gelmek zorunda değilsiniz.
Yalan söylemek zorunda değilsin.
Sen hazır değilsin.
Sen şarkıcı değilsin.
Sorun şu ki, Kanadalı değilsin.
Neden ayrılmadın?
Burada istenmiyorsun.
Bunun için hazır değilsin.
Artık konuşmana izin verilmiyor.
Umarım dargın değilsin.
- Sen yalnız değilsindir umarım.
- Senin yalnız olmadığını umuyorum.
Çok uzağa gitmedin.
Şarkı söylemek zorunda değilsin.
Senin sorunun yeterince sabırlı olmaman.
Alaycı olmak zorunda değilsin.
- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Burada yüzmemelisin.
- Ondan rahatsız olmuyor musun?
- Ondan rahatsız değil misin?
- Cevap vermek zorunda değilsin.
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.
sevilmeye değmediğini hatırlatan.
Buradaki tek beyin cerrahı sen değilsin.
Sen de bir melek değilsin.
Sen o iş için vasıfsızsın.
Sen bir doktor değilsin.
- Gitmek zorunda değilsin.
- Gitme mecburiyetin yok.
Eskisi kadar genç değilsin.
Sen bulması kolay değilsin.
Eğer mutlu değilseniz, çıkın.
Sonuna kadar beklemek zorunda değilsin.
Hayır, zorunda değilsin.
Yoksa Ay'a gidilmedi mi?
Burada onu yapmak zorunda değilsin.
Hiç eğlenceli değilsin.
Katılmıyor musunuz?
Sen kötü değilsin.
Sen bir milyoner değilsin.
Yorgun değil misin?
Sizin böyle olmadığınızı biliyorum.
- Sen Tom değilsin.
- Siz Tom değilsiniz.
Sen güvenilmezsin.
Sen uşak değilsin.