Examples of using "Jeunesse" in a sentence and their turkish translations:
Bana gençliğimi geri ver!
Kayıp gençliğim için ağlıyorum.
Gençlik tamamen deneyseldir.
Seyahat genç insanları eğitir.
Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
O, zamanında güzel bir kadındı.
Gençlik kaçar ve asla geri dönmez.
Biz onlarla gençlik yurdunda tanıştık.
Onun gençliği nedeniyle izin vermelisin.
Onun gençliğini göz önünde tutmalıyız.
O sadece senin gençliğini kıskanıyor.
O tamamen senin gençliğini kıskanıyor.
Ama bu genç topluluğa
Yaşlı insan sık sık gençliğine geri bakar.
Annem gençliğinde çok güzeldi.
Ben, eskisi kadar genç değilim.
O devam ederken gençliğin tadını çıkarın.
O gençken Fransızca öğrendi.
Gençliğinde güzelliğine güveniyordu.
Hâlâ gençliğimizin rüyalarına tutunuyoruz.
Babası gençliğinde iyi bir yüzücüydü.
Gençliğinde birçok zorlukla karşılaşmıştı.
Bazıları onun, gençliğinde bir müzisyen olduğunu söylüyor.
Burada gençlik yurdu var mı?
Babam, küçükken beni buraya getirirdi.
Ben o şarkıyı ne zaman duysam, gençliğimi hatırlıyorum.
Gençliğimde çok çalışsaydım şimdi başarılı olurdum.
O artık genç değil. O en azından otuz yaşında.
Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?
Gençliğini boşa harcama, yoksa sonra üzülürsün.
Konuşmamız sırasında gençliğinden bahsetti.
Annen gençken piyano çalar mıydı?
Atatürk'ün Cumhuriyet'e emanet ettiği Türk gençliğine ne oldu
O gençliğinde birçok zorluklar geçirdi.
Yaşlı adam zamanının çoğunu gençliğine bakarak geçirdi.
Gençliğimde pek çok kitap okudum; Kendi tarzımda bir bilimciyim.