Examples of using "Une" in a sentence and their turkish translations:
Bir tarantula.
- Bir dakika.
- Sadece bir dakika.
Söz sözdür.
Bir cümle bir cümledir.
Bir soru bir cevaptır.
Herhangi bir çeviri bir eklemedir.
Bir liste yap.
Bir mola verin.
Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.
Vahşi bir kadın, asi bir şarkıcı ve bir elçiyim.
Banyolu bir oda mı ya da duşlu bir oda mı istersiniz?
Bir şarkı söylememize izin verin.
Kaba bir tahminde bulunun.
Duş alın.
Kilit ve anahtar gibi.
böbrek yetmezliği ve kangreni atlattı.
Bir ambulans çağırın.
- Benim bir önerim var.
- Bir teklifim var.
Bu bir dolandırıcılık.
Bir kart al.
Bir saniye bekle.
Bir saniye bekle.
Bir an için düşün.
Benim bir sorum var.
Bir kişi seçin.
Rezervasyon yaptırmıştım.
O bir süperstar.
Bir talebim var.
Bir portakal ve bir elmam var.
Bak, bir gelincik!
Bir tahmin yap.
Bir öneri yap.
Bir tarih seç.
Bir silah seç.
Bir mola verin.
Bu bir tercih değil, önceliktir.
Bir kart seç.
Büyük bir örümcek bir ağ örüyordu.
İşte, bir elma.
O bir orospu.
Bir çözüm bul.
Bir iddia bir kanıt değildir.
Bir saniye bekle.
Bana bir dakika ver.
Bir fikriniz var mı?
Bana bir saniye ver.
Bir kibrit istiyorum. Sende var mı?
Bir liste yaptım.
Bir elma ister misin?
Bir öneri:
bir sohbete ilham veren dünyalar.
Çığ!
Bir nehir!
bir fikir,
Bir dişi.
Esinti çıktı.
Birinin ölmesi...
Tek bir bütün
Bir kurum için açılış konuşması yapıyordum
"Yalnızca bir kere" kuralı,
sonra bir tane daha, başka bir tane daha.
sonra bir tane ve bir tane daha.
lanet değil de nimet yapan şeylerdir.
Yine bu bir Şaman adetidir
Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
Bir şarkı söyleyelim.
Bu bir şarkı.
Bu bir alçaklıktı.
Bir fikrim vardı.
Bir elmayı mı yoksa bir armutu mu tercih edersin?
İyi manzaralı bir oda istiyorum.
Kralın kızı bir prensestir.
O bir tesadüftü.
Bu bir trajediydi.
Ben de bir zamanlar benzer bir deneyime sahiptim.
Bir aile büyük bir evde yaşıyor.
Bir kez canlı bir balina gördüm.
Yürüyüş için harika bir gün.
Atom bombası korkunç bir silahtır.
Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.
Elma mı yoksa şeftali mi istersin?
Bu bir elma.
Bir teori ve bir düşünce arasında büyük bir farklılık vardır.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- Şikayette bulunmak istiyorum.
- Şikayetçi olmak istiyorum.
Bu bir hataydı.
Bana bir saniye ver.
O bir pasta pişirdi.
O, bir sonat çaldı.
Tom bir pencere açtı.