Examples of using "Entièrement" in a sentence and their turkish translations:
O tamamen giyinikti.
Bu tamamen mümkün.
O tamamen benim hatamdı.
Hepsi senin hatan.
Tamamen emin değilim.
Sorun tamamen halledildi.
Biz onun hepsini yaptık.
Sen tamamen hatasızsın.
Tom'u tamamen destekliyorum.
Tamamen emin değiliz.
Cümle tamamen yanlış değil, ama tamamen doğru da değil.
Seçim tamamen size kalmış.
doğruluğu ise tamamen tartışılır
Makarnayı tamamen su ile örtün.
Hepsi benim hatam.
Bunların hepsi boşunaydı.
Biz çevrecileri tamamen destekliyoruz.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
O büsbütün kötü değil.
Bu tamamen doğru değil.
Gençlik tamamen deneyseldir.
Yangın tüm binayı yakıp kül etti.
Bavullardan biri tamamen boş.
O, oldukça mümkündür.
Gelecek Cumartesi bütün ofisi temizleyelim.
Onun hepsini okumadım.
Bu fabrika neredeyse tamamen otomatiktir.
Evimiz tamamen yeniden inşa edildi.
Tüm dikkatinizi görevlerinize ayırın.
Bütün bunu kendin mi yaptın?
Konu henüz tam olarak araştırılmadı.
O onun tüm sorumluluğunu üstlendi.
Her şeyi gördüm.
Ben onun metnine tamamen katılıyorum.
Sonbaharda orman kıpkırmızı oluyor.
Onun işinden tamamen tatmin olduk.
Kendini tamamen işini adamış.
Tom'un evi neredeyse tamamen yok edildi.
Dediğine tamamen katılıyorum.
Bu, bizzat hükûmet tarafından yüzde 100 kontrol edilen bir teknoloji.
- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Benim görüşüm seninkinden tamamen farklı.
O üç çocuğuna içten bağlıdır.
Thomas ve Marie evlerini tümüyle restore ediyorlar.
Onun tamamen kendine ait büyük bir odası var.
Bunu hepsi yanlış mı?
Tamamen katılıyorum.
Her şey anlaşıldı mı?
Bunun hakkında düşünürsen, büsbütün mantık dışı değil, doğru mu?
Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.
Böylece tamamen bu projeye yöneldim.
Tamamen NTT'ye ait şirket, iyi kazanıyor.
Lesotho tamamen Güney Afrika ile çevrilidir.
İtfaiye aracı gelmeden önce ev temele kadar yandı.
Atom bombası tüm Hiroşima şehrini yıktı.
Bunu tümden çözmemiz gerekiyor, yalnızca en aşırı olanlarını değil.
...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.
buzun radarda tamamen transparan olması.
Ona tamamen güveniyorum.
Ay büyük bir siyah bulut tarafından tamamen gizlendi.
Bu arabanın gösterge paneli tamamen elektroniktir.
O tamamen benim hatam.
Tom meseleyi tamamen Mary'ye bıraktı.
Bu tamamen sizindir.
Onunla kısmen aynı fikirdeyim ama tamamen değil.
Japonya tamamen okyanuslarla çevrili bir ülkedir.
Tamamen seninle aynı fikirdeyim.
Daha fazla beklemek tam bir zaman kaybıdır.
Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev tamamen yandı.
Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.
Tamamen haklısın.
Tamamen tatmin olduğumu söylemedim.
Ben tamamen sizinle aynı fikirde değilim.
Tayland'da, çocuk yetiştirme babanın sorumluluğu değildir; tamamen anneye aittir.
Ben sana tamamen katılıyorum.
Ev, içindeki her şeyle birlikte kül olmuştu.
- Seninle tamamen aynı fikirdeyim.
- Sana tamamen katılıyorum.
- Ben tamamen size katılıyorum.
- Ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.