Translation of "Départ" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Départ" in a sentence and their turkish translations:

Dès le départ,

En başından beri,

Il s'apprêta au départ.

O, kalkış için hazırlandı.

- Beau départ.
- Magnifique début.

Güzel başlangıç.

Nous devons reporter notre départ.

Gidişimizi ertelemek zorundayız.

Retour à la case départ.

En başa döndük.

J’ai besoin d’un nouveau départ.

Yeni bir başlangıca ihtiyacım var.

C'est le point de départ.

Bu başlangıç ​​noktası.

Parce qu'ils étaient seuls au départ.

başta yalnız oldukları için yakalanırlar.

Elle m'a informé de son départ.

Gidişinden beni haberdar etti.

Il a fait un départ brusque.

O ani kalkış yaptı.

Il le savait depuis le départ.

O, onu başından beri biliyordu.

Je l'ai informée de mon départ.

Onu gidişimden haberdar ettim.

Au départ je croyais qu'elle rigolait.

Önce, onun şaka yaptığını düşündüm.

Ce n'est pas un mauvais départ.

O kötü bir başlangıç değil.

Layla avait envie d'un nouveau départ.

- Leyla yeni bir başlangıç ​​istedi.
- Leyla taze bir başlangıç ​​istedi.

J'avais des doutes dès le départ.

En başından beri şüphelerim vardı.

- C'est un bon départ, ne penses-tu pas ?
- C'est un bon départ, ne pensez-vous pas ?

Bu iyi bir başlangıç, sen de öyle düşünmüyor musun?

- Il a remis son départ jusqu'à demain.
- Il a remis son départ à demain.
- Il a décalé son départ jusqu'à demain.
- Il a postposé son départ à demain.
- Il a reporté son voyage à demain.

Yarına kadar gidişini erteledi.

On est revenus au point de départ.

Tam bir daire çizmiş olduk.

Son départ soudain nous a tous surpris.

Onun ani ayrılışı hepimizi şaşırttı.

Il s'opposera à ton départ à l'étranger.

Yurt dışına gitmene itiraz edecektir.

Il avança son départ de deux jours.

Gidişini iki gün erteledi.

Il a décidé de reporter son départ.

O kalkışını ertelemeye karar verdi.

C'est ce que j'ai pensé au départ.

O benim ilk düşüncemdi.

Tom a décidé de différer son départ.

Tom gidişini ertelemeye karar verdi.

Est le point de départ de nombreuses maladies

birçok hastalığın çıkış noktasıdır

Sais-tu pourquoi il a retardé son départ ?

Ayrılışını niçin ertelediğini biliyor musun?

Avez-vous arrangé les choses pour notre départ ?

Kalkışımız için bir şeyler düzenledin mi?

Je crois fermement qu'un nouveau départ est possible.

Yeni bir başlangıcın mümkün olduğuna sürekli inanıyorum.

Nous étions de retour à la case départ.

- Yine başa döndük.
- Yine başa sardık.
- Yine başa dönmüştük.
- Yine başa sarmıştık.

Il se préparait en vue de son départ imminent.

Yakın zamandaki gidişi için hazırlandı.

Un pot de départ fut organisé pour M. Smith.

Bir veda partisi, Bay Smith'in şerefine düzenlendi.

Le temps va retarder le départ de la course.

Hava yarışın başlamasını geciktirecek.

- Je suis sur le départ.
- Je m'apprête à partir.

Şimdi gitmek üzereyim.

Il s'est passé beaucoup de choses depuis ton départ.

Senin gidişinden bu yana çok şey oldu.

Cet endroit sera le point de départ du tunnel.

Burası tünelin başlangıç ​​noktası olacaktır.

Ne retardez pas votre départ à cause de moi.

Ayrılışınızı benim yüzümden geciktirmeyin.

Vous devez mettre en œuvre votre plan de départ.

İlk planını uygulamalısın.

Est qu'au lieu de travailler au départ de l'image positive

insanların sürdürebilmek adına ciddi çaba gösterdiği

Au départ, tout le monde fut convaincu de son innocence.

Başta herkes onun masumiyetine kanmıştı.

Il a repoussé son départ pour Hokkaido au mois prochain.

Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.

"Nous avons un petit départ d'incendie sur la gauche ici."

"Biraz ateşimiz var Burada solda patlak verdi. "

Je pense que nous ferions mieux de recommencer du départ.

Sanırım tekrar yeniden başlasak iyi olur.

Nous avons remis notre départ en raison de la pluie.

Yağmur nedeniyle tatile çıkamadık.

Si on s'arrête ici, on se retrouvera à la case 'Départ'!

Eğer burada durursak, başladığımız yere hemen geri döneceğiz!

Assurez-vous de vous enregistrer 45 minutes avant l'horaire de départ.

Kalkış saatinden en az 45 dakika önce giriş yaptığınızdan emin olun.

Veuillez venir au moins une heure avant le départ pour l'enregistrement.

- Lütfen yola çıkmadan en az bir saat önce işlemler için burada olunuz.
- Lütfen işlemler için yolculuktan en az bir saat önce geliniz.

Les pilotes sont sur la ligne de départ et trépignent d'impatience !

Sürücüler başlangıç çizgisindeler ve gitmek için çok istekliler.

Il est devenu assez vindicatif après le départ de sa femme.

O, karısı onu terk ettikten sonra oldukça kindar oldu.

Il n'y a aucune autre possibilité que de remettre notre départ.

Gidişimizi ertelemekten başka seçeneğimiz yok.

Les fortes chutes de neige leur ont fait repousser leur départ.

Yoğun kar onların kalkışını erteletti.

Les symptômes réapparaissent souvent, et vous vous retrouvez à la case départ.

Belirtiler sık sık geri gelir ve başladığınız yere geri dönersiniz.

La méthode de départ d'un point au même point de la croisière

gemi yolculuğunda bir noktadan başlayıp aynı noktaya gelmenin yöntemini ise

- Je suis sur le point de partir.
- Je suis sur le départ.

Ben ayrılmak üzereyim.

Ils ont reporté leur départ à cause des fortes chutes de neige.

Yoğun kar yağışı nedeniyle onlar kalkışını erteledi.

En raison de la dégradation des conditions météorologiques, le départ fut retardé.

Kötüleşen hava nedeniyle kalkış ertelendi.

Au départ, l'OLP revendiquait tout ce qui avait été la Palestine britannique,

devlet, aracılığıyla da dahil olmak üzere, İsrail'e karşı savaştı terör eylemleri.

Le mauvais temps a retardé le départ de l'avion de deux heures.

Kötü hava kalkışı iki saat erteledi.

Le jour du départ, les chambres devraient être libérées pour onze heures.

Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.

Le départ de mon avion a eu un délai de deux heures.

Uçağımın kalkışında iki saat gecikme oldu.

La société lui offrit une montre en or le jour de son départ.

Emekli olduğu gün şirket ona altın bir saat hediye etti.

Dès le départ, je n'ai jamais eu l'intention d'habiter dans une grande ville.

Benim başından beri büyük bir şehirde yaşamaya hiç niyetim yoktu.

J'avais de la chance de parler à Tom avant son départ pour Boston.

O Boston'a gitmeden önce Tom'la konuşabilmem şanstı.

Après son départ à la retraite, Teresa se consacra au soin des orphelins.

Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.

Mais elles seront confrontées au même danger nuit après nuit, jusqu'au départ des requins.

Ama her gece aynı tehlikeyle karşılaşacaklar. Köpek balıkları gidene kadar.

Une fois ses 15 œufs pondus, elle doit revenir à son point de départ.

15 yumurtasını bırakır bırakmaz başladığı yere dönmek zorunda.

Avec le départ d'Ibn al-Assad à Londres pour terminer ses études en ophtalmologie.

İki taraf arasındaki dostluk. Bazı arkadaşlar Asmaa ile başladı.

À cause du mauvais temps, le départ de l'avion fut retardé de deux heures.

Kötü hava yüzünden, uçağın kalkışı iki saat ertelendi.

- Au début je me sentais gêné.
- Au début je me sentais gênée.
- D'abord j'ai ressenti de la honte.
- Au départ je me suis senti embarrassé.
- Au départ je me suis sentie embarrassée.

Başlangıçta utangaç hissettim.

Si vous pensez qu'il y a un meilleur chemin dès le départ, choisissez "revisionner l'épisode".

Ama en başta daha iyi bir rota seçebileceğinizi düşünüyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

« Où es-tu allé ? » « Je suis allé à la gare saluer le départ d’un ami. »

- "Neredeydin?" "Bir arkadaşı yolcu etmek için istasyondaydım."
- "Nerelerdeydin?" "Bir arkadaşı uğurlamak için istasyondaydım."
- "Nerelerdeydin?" "Bir arkadaşı uğurlamak için gardaydım."

- C'est ce que j'ai toujours dit.
- C'est bien ce que j'ai dit depuis le départ !

Ben bunu hep söylemişimdir.

Mais cette idée a été paralysée dès le départ et le gouvernement irakien s'est tourné vers

. Ancak bu fikir başından beri felç oldu ve Irak hükümeti

Max a expliqué à July pourquoi il ne pourrait pas aller à son pot de départ.

Max Julie'ye veda partisine niçin gidemediğini açıkladı.

- Je ne voulais pas faire ceci en premier lieu.
- Je ne voulais pas faire ceci au départ.

Ben ilk önce bunu yapmak istemedim.

Thomas obtenait une fois et demie son salaire lorsqu'il travaillait au-delà de son heure de départ habituelle.

Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.

Un livre qui ne vaut pas la peine d'être lu ne vaut pas la peine d'être acheté dès le départ.

Okumaya değmeyen bir kitap ta en başta almaya değmez.

- Au départ, tout le monde fut convaincu de son innocence.
- Dans un premier temps, ils étaient tous convaincus qu'il était innocent.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

- Il pleuvait tellement fort que nous avons dû remettre notre départ.
- Il pleuvait tellement fort que nous avons dû renoncer à partir.

O kadar şiddetli yağmur yağıyordu ki gidişimizi ertelemek zorunda kaldık.

Je suis venu ici pour rechercher un nouveau départ entre les États-Unis et les Musulmans à travers le monde ; qui soit fondé sur l'intérêt mutuel et le respect mutuel, et qui soit fondé sur la vérité que l'Amérique et l'Islam ne sont pas exclusifs, et n'ont pas besoin d'être en concurrence. Au contraire, ils se recouvrent et partagent des principes communs - principes de justice et de progrès, tolérance et la dignité de tous les êtres humains.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.