Examples of using "Beau" in a sentence and their turkish translations:
O çok güzeldi.
Bu çok güzel.
Ne güzel bir bebek!
- Sen yakışıklısın.
- Yakışıklısın.
İşte bu çok iyi.
İyi iş!
- Güzel eşek!
- Güzel popo!
Bu güzeldir.
Güzel kostüm.
- Bugün hava güzel.
- Hava bugün güzel.
- Bugün hava güzeldir.
O iri kıyımdır.
O çok yakışıklı.
Kale güzeldir.
Hava güzel mi?
Her şey çok güzeldi.
Senin kolyen güzel.
Bak, ne güzel bir kertenkele!
Neyse ki, hava iyiydi.
- Hava güzel.
- Hava iyi.
Ne güzel bir bahçe.
Ne güzel bir hava!
Bu çok güzel.
Ne güzel bir kazak!
Sen yakışıklıydın.
Ne güzel bir bisiklet!
Ne güzel bir manzara!
Bu dillerin hiçbirinde "güzel" yalnızca "güzel" demek değildir.
İsminiz çok güzelmiş.
Onun güzel bir vücudu var.
Gerçekten hoş ve canlı.
"güzel", "bello" demektir.
O, çok yakışıklıdır.
Bugün hava güzel.
O kale güzel.
Yakışıklı sayılır.
Tom yakışıklı mı?
Yakışıklı görünüyorsun.
O güzel bir isim.
O gerçekten yakışıklı.
Tom çok yakışıklı.
O, son derece yakışıklıdır.
Benim güzel bir köpeğim var.
Güzel başlangıç.
Bu güzel bir tablo.
Güzel bir konuşmaydı.
O, güzel bir iştir.
Tom yakışıklı değil.
Güzel olmak ister misiniz?
Yeni bir süpürge temiz süpürür.
- Atın güzel.
- Atınız güzel.
O güzel bir ceket.
Şu yakışıklı erkek çocuğuna bak.
- Bu güzel.
- Bu güzeldir.
O, onu yakışıklı buldu.
Köpek güzel.
Bu kuş güzel.
Yahudilik güzeldir.
Bronzlaşmış güzel bir cildi var.
Onun güzel bir ten rengi var.
Karı severim. Çok güzel!
Ne kadar da güzel bir adın var.
Yakışıklı olduğumu söylemiştin.
kışın ortasında
Güzel, değil mi?
o yıllarda güzeldi
sıkıntı değil güzel kardeşim
hatta en güzeli bu
Ne güzel bir gün batımı!
O, yakışıklı ve akıllıdır.
İnşallah yarın hava iyi olur.
Benim kayınçom polis.
Ceketin çok güzel.
O uzun boylu ve muhteşem.
Dün hava çok güzeldi.
O güzel bir düğündü.
Güzel bir tebessümün var.
Tom'un güzel bir bahçesi var.
O bayrak çok güzel.
O da gerçekten yakışıklı.
- Onun güzel bir vücudu var.
- O güzel bir vücuda sahip.
Bu sadece güzel değil mi?
Güzel bir kelebek yakaladım.
Güzel havaya sahip olacağımızı düşünüyor musun?