Translation of "Umut" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Umut" in a sentence and their japanese translations:

Çocuğun hayatından umut kesildi.

その少年は死んだものとしてあきらめられた。

Onun hayatından umut kesilmiş.

彼は絶望視されている。

Sözleri bana umut verdi.

彼の言葉が私に希望を与えてくれた。

- Yaşamın olduğu yerde, umut vardır.
- Nerede hayat varsa orada umut vardır.
- Hayatın olduğu yerde umut vardır.

命有っての、物だね。

Bunun oldukça umut vadedici olduğunu,

これがどれほど希望に満ちているかとか

Belki, bir umut eşitlik sağlanabileceğini

私達を信じてください

Bana umut ve hayallerinden bahsediyorlar.

みんな夢や希望を語ってくれます

Onun başarısından hiç umut yok.

彼が成功する望みはまったくありません。

Tom'un bizi aramadığını umut ediyorum.

トムが私達を探していなければいいけれど。

Öğrencileriniz bize yeni umut verdi.

あなたの生徒たちは私たちに新しい希望を与えてくれた。

Yaşaması konusunda hiçbir umut yok.

彼が生きている見込みは全くない。

Umut ancak o zaman ortaya çıkar.

そうやって初めて 希望がわくのです

umut ve fırsat bırakmak bizim vazifemiz.

私たちの義務です

Ne kadar cesur ve umut doluydum

そんなに小さなボタンは押せないと 言う人もいたのですが

Umut insanın kaçması gereken son şeydir.

希望は人間の最後の避難場所である。

O, umut verici genç bir adamdır.

彼は前途有望な青年だ。

Onun atanması hakkında hiç umut yok.

彼が任命される見込みはない。

Bu mesafeden gerçeği bilmeyi umut edemeyiz.

今となっては事の真相を知るすべもない。

Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.

人間社会のことがらにおいて、恐怖ではなく希望が創造の原理となる。

Onun geleceğine dair bir umut var mı?

彼が来る見込みはありますか。

Ben asla umut ve hayallerin düşüncelerini bulmayacağım.

希望や夢の思いは、絶対に見つからない。

Umut verici görünen her şeyi takip edin.

見込のありそうなことは何でも見失わないことだ。

Kabullenme ve umut arasındaki gergin problemi nasıl çözmeliyiz?

受容と希望の間の葛藤に どう対処すべきか?

Takeshi İngilizce öğrenmek için Londra'ya gitmeyi umut ediyor.

タケシは英語の勉強のためにロンドンに行くことを望んでいる。

- Hayat varken umut var.
- Çıkmadık candan ümit kesilmez.

- 命あっての物種。
- 生きている限り希望がある。

Onun başarılı olacağına dair ufak bir umut var.

彼の成功の望みはほとんどない。

- Hepimiz barış için umut ediyoruz.
- Hepimiz barış istiyoruz.

私たちはみな平和を望みます。

Ben güneş pilli bir araba için umut ediyorum.

太陽電池で動く自動車を望んでいる。

Onun seçimi kazanacağına dair neredeyse hiç umut yok.

彼が選挙に勝つ望みはほとんどない。

Onun başarısı ile ilgili bir umut var mı?

彼の成功の見込みはありますか。

Onun zamanında geleceğine dair küçük bir umut var.

彼女が時間どおりにやってくる望みはほとんどない。

Bu haftaya kadar onu bitirmiş olmayı umut etmiştim.

今週までにはそれを終えてしまいたかったのだが。

- Ben sizin başarınız için umutluyum.
- Başarınızı umut ederim.

- あなたの成功を望んでいます。
- あなたの成功を期待しています。
- あなたが成功する事を望んでいます。

Yine de konuşmamı umut dolu bir notla sonlandırayım diyorum:

ただ 最後に皆さんに こう伝えさせてください

Onun çok yakında geleceğine dair küçük bir umut yok.

彼女がすぐに良くなる見込みはほとんどない。

O, şimdi en umut verici yazarlardan biri olarak tanınmaktadır.

彼は今、最も有望な作家の一人として認められている。

Genç kadın ölümcül bir hastalıkla cebelleşiyordu, kalbi umut doluydu.

若い女性は心が希望に満ち溢れて病魔と闘ってきた。

Onun eskisi gibi olması için çok az umut var.

彼が回復する見込みはほとんどない。

En iyi ihtimalle sadece küçük bir kar için umut edebiliriz.

われわれはせいぜいわずかな利益しか望めない。

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.

- 命のある間は希望がある。
- 命ある限り希望あり。

Ama en azından NASA için Apollo 8'in başarısı umut getirdi.

しかし、少なくともNASAにとって、アポロ8号の成功は希望をもたらしました。

Çocuğun ifadesi hayal kırıklığını gösterdi, ama öyle olsa bile o umut ışığı ile yüzümüze baktı.

ここもダメか……そんな顔になりながら、少年がそれでも一縷の望みで俺達の顔を見上げている。

Jane Goodall tarafından, Jane Goodall ve Phillip Berman'ın hazırladığı Reason for Hope: A Spiritual Journey (Sönmeyen Umut: Spiritüel Bir Yolculuk) adlı kitaptan sesli olarak okunmuştur Telif Hakkı © 1999 Soko Publications Ltd. ve Phillip Berman. Hachette Audio'nun izniyle kullanılmıştır. Tüm hakları dünya çapında saklıdır.

原作「森の旅人」ジェーン・グドール、フィリップ・バーマン共著 Copyright © 1999 by Soko Publications Ltd. and Phillip Berman. Used by permission of Hachette Audio. All rights reserved worldwide.