Translation of "Hayatın" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Hayatın" in a sentence and their japanese translations:

Hayatın nasıl?

暮らしはどうですか。

Hayatın dönüm noktalarında,

あなたが人生の岐路に立った時

Hayatın anlamı nedir?

生きる意味って何だろう?

Çocuklar hayatın çiçekleridirler.

子供は人生の花です。

O hayatın değeri ne?

何の価値が人生に残っていると 言えるでしょうか?

Çekilme hayatın ilk dersidir.

- 何事も諦めが肝心だ。
- 何事にも諦めがたいせつ。

Çıkarabilirken hayatın tadını çıkarın.

できるうちに人生を楽しめ。

Hayatın günlük rutininden usandım.

毎日の単調な生活にはうんざりだ。

Bana hayatın anlamını anlat.

生きる意味を教えてくれ。

Aşksız hayatın anlamı yoktur.

愛のない人生など全く無意味だ。

Sanat hayatın monotonluğu kırar.

芸術は我々の生活の単調さを破ってくれる。

Hayatın boyunca çalışmak zorundasın.

- あなたは、一生勉強しなければならない。
- 勉強は一生し続けなければならないものだ。
- 人生ずっと勉強。

Hayatın anlamı hakkında düşünüyorum.

人生の意味についてずっと考えている。

Ama karmaşık hayatın gelişimi için

しかしひょっとすると 複雑系生命の進化は

Hayatın ölümden daha iyi olduğu,

生は死よりも良く

Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.

生命の神秘は人間の理解を越えている。

Sadece hayatın karanlık tarafında bakma.

人生の暗い面ばかりを見るな。

Bilim hayatın tüm sorunlarını çözememiştir.

科学が人生のすべての問題を解決してきたとは限りません。

Hayatın iniş ve çıkışları vardır.

人生は山あり谷あり。

İnsanlar hayatın kısa olduğunu söylüyor.

人生は儚いよ、と人は言う。

Bilim hayatın tüm sorunları çözmez.

科学が生活のすべてを解決するわけではない。

Hayatın tümü eğlenceden ibaret değil.

人生いいことばかりではない。

Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.

まず 複雑な生物が 進化できるようになりました

Hayatın her günü tarihte bir sayfadır.

一日一日が歴史の1ページである。

Sevginin ışıltısı olmadan hayatın anlamı nedir?

愛の輝きのない人生は何だろうか。

Ben günlük hayatın monotonluğu ile sıkılmıştım.

変化のない毎日の生活に飽きていた。

- Hayatın anlamı nedir?
- Yaşamın amacı nedir?

生きる意味って何だろう?

Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.

健康と知性は生きることの恵み。

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

苦難は人生の一部であることを わかっています

Sanki onların hayatın diğer tarafına gittiğini hissettim.

まるで彼らが人生の反対側に 移動しているような気がしました

Benim için hayatın anlamı devamlı mücadele etmekti,

私にとっての「理由」は 再度挑戦してみることにありました

Kırsal hayatın bütün olağan zorlukları bir yana,

田舎暮らしの 全般的な困難に加え

Işık ve gürültü kirliliği hayatın ritmini değiştiriyor.

‎光と音の公害は ‎生活のリズムを変える

Ama hayatın kesinlikle diğer insanlar tarafından zenginleşti.

でも確かに私の人生は 他の人々によって豊かになりました

Biz hayatın ileri dönemlerinde zengin ödüller kazanacağız.

我々は後半生に豊かな報酬を手にするだろう。

Çok geçmeden oğlan hayatın ne olduğunu öğrenir.

まもなくその少年は人生とは何かがわかるだろう。

Televizyonsuz hayatın nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

テレビがなかったら生活がどんな物になるか想像できますか。

Çalışma ABD'de hayatın çok önemli bir parçasıdır.

アメリカにおいて労働は、生活の非常に重要な部分を占めている。

Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

多くの人が目的なく人生を漂う。

Zooloji ve botanik hayatın incelenmesi ile ilgilenir.

動物学と植物学は生命の研究を取り扱っている。

Güneş; ışık, ısı ve hayatın sonsuz kaynağıdır.

太陽は光と熱と生命の永遠の源です。

Aşksız hayatın benim için imkansız olduğunu anlıyorum.

恋愛なしで生きるなんて私には無理だってことは分かってる。

Ay ile gelgitlerin hayatın ritmini belirlediği bir dünya.

‎海の命をつかさどるのは ‎月と潮の干満

Hayatın pahasına niçin öyle aptalca bir şey yaptın?

なぜ生命の危険をおかしてそんな馬鹿なことをしたのだ。

O, denizin altında yeni bir hayatın tadını çıkardı.

彼は海底で新しい生活を楽しんだ。

Okul hayatın hakkında daha çok şey bilmek istiyorum.

あなたの学校生活についてもっと色々知りたい。

Bu yolun veya hayatın beni nereye götüreceğinden emin değildim.

その道や自分の人生が どこに 通じているのか分かっていませんでした

Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi?

これは人生で 避けられないことなのでしょうか?

O hayatın bir bakıma bir yolculuk gibi olduğunu düşünüyor.

人生はある意味で航海のようなものだと彼は考えている。

Biz onun ne olduğunu öğrenmeden önce Hayatın yarısı harcanmaktadır.

人生とは何であるかを知ったとき、すでに生涯の半ばは過ぎている。

Hayatın geriye kalan kısmını ideallerimin peşinde koşarak geçirmek istiyorum.

余生は自分の理想の追求に費やしたい。

- Yaşamın olduğu yerde, umut vardır.
- Nerede hayat varsa orada umut vardır.
- Hayatın olduğu yerde umut vardır.

命有っての、物だね。