Translation of "Olduğunu" in Korean

0.061 sec.

Examples of using "Olduğunu" in a sentence and their korean translations:

Erkek olduğunu bilmeyene kadın olduğunu inandırabilirdiniz.

그들을 아는 사람은 모두 그가 여자라고 믿을 것이다.

Nasıl olduğunu bilirsiniz.

당신은 어떻게 하는지 알아야 합니다.

Şans olduğunu düşünmüştüm

저는 단지 행운이라고 생각했습니다.

Parçası olduğunu anlayacaksınız.

만들어진 걸 알 수 있습니다.

Kötü düşüncelerim olduğunu

비열한 생각들을 하며

Birçok müşterimizin olduğunu,

저희 회사는 수익이 매년 2배씩 성장해 왔고

Kuşkusu olduğunu hissetsem de

어떻게 이게 끝났다는 것인지 의심스러운 것이죠.

Bunun aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum.

저는 이것이 아주 명확한 이야기라고 생각합니다.

Mesleğimin bu olduğunu düşündüm.

그게 저의 사명인줄 알았어요.

Sizin seçiminiz olduğunu unutmayın.

잊지 마세요 선택은 당신 몫입니다

İçeride ne olduğunu göremiyorum.

안에 뭐가 있는지 안 보이죠

Hikâyelerimizin değeri olduğunu kanıtladık.

우리는 우리의 이야기들이 가치가 있음을 증명했어요.

Müziğin gürültü olduğunu düşünmez.

하지만 락 음악을 소음이라고 생각하지 않죠.

Uzman olduğunu iddia edenler

그리고 스스로를 전문가라고 부르는 사람들은

Neler olduğunu çözmeye çalışıyordum.

무슨 상황인지를 파악하려고요.

Bir medeniyet olduğunu zannedebilirsiniz.

만리장성 뒤에서 보호받는 곳이라고 생각하실 겁니다.

Engellemeye yardımcı olduğunu gösterdiler.

그런 생각이 덜 나게 하는 거죠.

Onların sorunu olduğunu düşünüyoruz,

우리는 그것이 그들의 문제라고 생각합니다.

...bir tanrısı olduğunu unutmayalım.

대부분 뒷덜미를 공격합니다

Aslanların etrafta olduğunu sezebiliyorlar.

‎코끼리는 ‎사자가 있음을 감지하지만

Nasıl minnettar olduğunu anlattı.

여자친구가 참아준 게 얼마나 고마운지 말했습니다.

Sosisin lezzetli olduğunu biliyor

그는 소시지가 굉장히 맛있다는 것을 알지요.

Zeki olduğunu sanıyordum." dedik.

당신이 똑똑한 줄 알았는데."

Grubun çeşitli olduğunu anlayacaksın.

그 다양성을 알기에

Kimileri bunun reklam çalışması olduğunu, kimileri de hediye olduğunu söyledi.

이걸 홍보전략이라고 말하는 사람도 있고 선물이라고 말하는 사람도 있었어요.

Ve nasıl olduğunu anlamak, ne kadar tehlikeli olduğunu anlamak için önemli.

이해하는 것이 어떻게 결정적인지 이해 정말 위험합니다.

Zihinsel bir aktivite olduğunu söyleyebiliriz.

정신적인 행동입니다.

Bunun biraz maliyetli olduğunu biliyorum.

돈만 관심있는 것처럼 들리죠.

Bunun oldukça umut vadedici olduğunu,

이쯤에서 제가 희망적인 이야기를 해야겠죠.

Takip cihazı burada olduğunu söylüyor.

신호상으로는 데이나가 이 안에 있어요

Ne olduğunu çok iyi biliyorum.

뭐 때문인지도 잘 알죠

Ne kadar güvenli olduğunu da.

얼마나 튼튼한지도요

Bende bir terslik olduğunu düşündüm.

저는 제가 잘못된 것이 틀림없다고 생각했습니다.

Ne denli önemli olduğunu gösterebilirdim.

마땅히 설 자리를 찾지 못했던 아이들에게요.

Dişi olduğunu biliyoruz, değil mi?

암컷이잖아요, 그렇죠?

Özel güçlerimizin neler olduğunu biliyorsunuz.

누구나 초능력이 있잖아요.

Hepimizin bir bütün olduğunu hatırlatıyor--

우리 모두는 함께한다는 걸 일깨워 주고 있어요.

Stavanger'dekinin beş katı olduğunu görüyoruz.

뫼레오그롬스달이 5배나 더 높습니다.

Büyük bir sorunumuz olduğunu biliyoruz.

복약지시를 따르지 않거나 약을 적게 먹는 일이죠.

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

이런 과잉집중을 한다는 사실을 알았는데

Dağılmanın ne olduğunu anlamak önemli,

산란이 무엇인지 이해하셨으면 좋겠는데요.

Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.

그게 우주비행선이라고 쉽게 추론하기는 어렵습니다.

Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

저에게 일어난 일을 알고 싶어한다는 것이었습니다.

Korkuya doğru yürümenin olduğunu gösterdi.

용기란 두려움 속에서도 걸어나가는 것입니다.

Ben ise öyle olduğunu düşünmüyorum.

하지만 전 그렇게 생각하지 않아요.

İnsanlar diğerlerine saygılı olduğunu gördüğünde,

여러분이 다른 사람을 존중한다는 걸 사람들이 알게 되면

Kim olduğunu veya niçin güreştiğini

자기 자신이 누군지도 모르는 혹은 왜 레슬링을 계속하는지

Peki, ne olduğunu nasıl öğreneceğiz?

그러면 암흑물질이 무엇인지 어떻게 알아낼 수 있을까요?

Ve cevabın basit olduğunu bulduk:

그 대답이 단순하다는 것을 알았습니다.

Bir değişimin olduğunu fark etmiş olabilir.

변화가 생겼습니다.

İnsanlar dinozorların niçin ilginç olduğunu düşündüklerinde

사람들이 공룡이 놀랍다고 생각하는 이유는

Bunun neden olduğunu tam olarak bilmiyoruz

우리는 이것이 왜 발생하는지 정확히 모릅니다.

Ama neden hikâyelerin cezbedici olduğunu değil.

이야기가 왜 매혹적인지는 가르쳐 주지 않았죠.

Mikrobiyomunuzda biraz desteğe ihtiyacınız olduğunu söylerse?

우리 몸 안의 미생물을 정비할 필요가 있다고 알려준다면요?

Ama en azından orada olduğunu biliyorum.

그래도 양이 저기 있으니까

Umarım bunun sizin seçiminiz olduğunu unutmamışsınızdır.

당신에게 달렸다는 걸 잊지 않으셨길 바랍니다

Umarım bunun sizin seçiminiz olduğunu unutmamışsınızdır.

당신에게 달렸다는 걸 잊지 않으셨길 바랍니다

Bunun yüksek riskli seçenek olduğunu söyleyebilirim.

분명히 말씀드리는데 아주 위험한 방법입니다

ışığa gelmesini ummak olduğunu mu düşünüyorsunuz?

병에 전등을 넣어 두는 게 최선이라고 생각하시는군요

New York’ta çiftlikler olduğunu bile bilmiyordum.

당시에는 뉴욕에 농장이 있는지도 몰랐어요.

Üç fikrim olduğunu söylerken yalan söylemiştim.

제가 세 가지 개념을 가지고 있다고 말했던 것은 거짓말이죠.

Ve bu yüzden güvenli olduğunu düşünüyor.

인체에 무해하다고 생각합니다.

Astronot olmanın ne demek olduğunu bilmiyordum:

우주비행사가 된다는 것의 의미도 잘 몰랐었죠.

Siz birinin değerlerinin ne olduğunu bilmiyorsanız

만약 여러분이 누군가가 견지하고 있는 가치를 모르겠거든,

Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.

하지만 이제 저는 그게 사실이 아니란 걸 알죠.

Bunun nasıl mümkün olduğunu merak edebilirsiniz.

어떻게 이 것이 가능한지 궁금하실 겁니다.

Sadece iyi olduğunu bildiğiniz yere gidin.

그냥 이미 아는 곳에 가는 게 좋습니다.

Bunlardan kaç tane var olduğunu sorabilirsiniz

그런 직업이 얼마나 되겠냐고 말하실 수 있습니다.

çünkü büyük bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum.

우리의 문제가 크다고 생각하기 때문입니다.

Ve kârın çok önemli olduğunu biliyorum.

이윤이란 무척 중요한 부분이죠.

Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.

‎열화상 카메라에 ‎갓 잡은 사냥감이 보입니다

Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.

‎그것이 사냥 기회임을 알고 있죠

Paul McCartney'in bir grupta olduğunu dşünün.

폴 매카트니가 여러분 그룹의 구성원이라고 생각해보세요.

"Hakim hanım benim suçum olduğunu anladım,

"판사님, 그게 제 잘못임을 깨달았어요.

Ne kadar spekülatif olduğunu göstermemiz gerekiyor.

우리가 가진 해결책들이 아직 이론에 불과하다는 점을 명심해야 합니다.

Bu araştırma, bunun nasıl olduğunu açıklıyor.

그리고 이 연구는 어떻게 그러한지에 대해 설명하기 시작합니다.

Ama alt edilemeyecek canavarlar olduğunu düşünmüyorum.

하지만 저는 물리칠 수 없는 괴물의 존재를 믿지 않습니다.

Diğerleri bunun kesinlikle nazik olduğunu düşünebilir.

무척 예의바르다고 생각하는 사람도 있을 것입니다.

Neler olduğunu anlamam birkaç saniye sürdü.

‎단 몇 초 만에 ‎상황 파악이 됐어요

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

‎모든 생명이 가치 있다는 ‎사실을 깨닫습니다

Polisin zarar verme niyetinde olduğunu söylemiyorum.

경찰이 의도적으로 기물을 파손한다는 얘기는 아닙니다.

Hamile olduğunu öğrenene dek aylarca flört ettik.

임신 사실을 알기 전까지 몇 달간 만났다 헤어지길 반복했죠.

Tüm bu politikaların ciddi hatalar olduğunu söyler

이 모든 정책들이 좋지 않은 선택이 될 것이라고 경고할 것입니다.

Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.

제 연구에 따르면 이에는 세 가지 주된 이유가 있습니다.

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

고통이 삶의 일부임을 잘 알고 있죠.

Gerçekten etkileyici, fütüristik bir fikir olduğunu sanmıştım

당시 이 아이디어가 꽤 강렬하고 미래지향적이라고 생각했는데

Herkes bunun nasıl mümkün olduğunu çözmeye çaşıyordu.

어떻게 이런 일이 일어났는지 모두 궁금했습니다.

Bu işin tehlikesi ileride ne olduğunu bilmemektir.

앞에 뭐가 있는지 모를 땐 위험한 방법이죠

Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum

우리가 내린 곳으로부터 정동쪽에 문명이 있습니다

Bırakıldığımız yere göre medeniyetin doğuda olduğunu biliyorum.

우리가 내린 곳으로부터 정동쪽에 문명이 있습니다

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

아무래도 에너지를 더 섭취해야겠네요

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

아무래도 에너지를 더 섭취해야겠네요

Böceklerin ışığa gelmesini ummak olduğunu düşünüyorsunuz demek?

병에 전등을 넣어 두는 게 최선이라고 생각하시는군요

Benim için asıl önceliğin ne olduğunu anladım;

제가 지켜야할 우선 순위가 무엇인지 깨달았습니다.