Translation of "Planının" in English

0.008 sec.

Examples of using "Planının" in a sentence and their english translations:

Bana planının amacını söyle.

Tell me the object of your plan.

Planının işe yarayacağını sanmıyorum.

I don't think your plan will work.

Tanrı'nın planının farklı olduğunu biliyoruz.

We know God's plan was different.

Tom'un planının iyi olduğunu düşündüm.

- I thought Tom's plan was a good one.
- I thought that Tom's plan was a good one.

Senin planının gerçekçi olmadığını düşünüyorum.

- I think your plan is not realistic.
- I think your plan isn't realistic.

Tom'un planının işe yarayacağını düşünüyorum.

- I think Tom's plan will work.
- I think that Tom's plan will work.

Onların planının başarılı olacağını sanmıyorum.

- I do not think their plan will work out.
- I don't think their plan will work out.

Tom'un planının uygulanabilir olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom's plan is feasible.
- I don't think that Tom's plan is feasible.

Bir olasılık planının gerekliliğini ortaya koyuyor.

includes the necessity of a contingency plan.

Onlar planının ne olduğunu bilmek istiyorlar.

They want to know what your plan is.

Sadece planının ne olduğunu merak ediyorum.

I'm just curious what your plan is.

Tom'un planının ne olduğundan emin değilim.

I'm not sure what Tom's plan is.

Tom Mary'nin planının iyi olmadığını düşündü.

- Tom thought Mary's plan wasn't any good.
- Tom thought that Mary's plan wasn't any good.

Senin planının çok hırslı olduğunu düşünüyorum.

I think your plan is too ambitious.

Senin planının pratik olma üstünlüğü var.

Your plan has the virtue of being practical.

Onun planının başarısı hakkında şüphelerim var.

I have doubts about the success of their plan.

Tom Mary'nin planının uygulanabilir olduğunu düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary's plan is feasible.

Tom Mary'nin planının iyi olduğunu düşündü.

- Tom thought Mary's plan was a good one.
- Tom thought that Mary's plan was a good one.

Tom planının çok iyi olmadığını biliyordu.

Tom knew his plan wasn't very good.

Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.

I want you to have a definite plan before you leave.

Gerçekten senin planının gerçekçi olduğunu düşünüyor musun?

Do you really think that your plan is realistic?

Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.

- I have serious doubts about their plans succeeding.
- I have serious doubts about their plan succeeding.

Tom'un planının işe yaramayacağını sana ne düşündürüyor?

What makes you think Tom's plan won't work?

Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.

Tom gave Mary a brief outline of his plan.

Tom Mary'nin planının ayrıntılarının herhangi birini bilmiyordu.

Tom didn't know any of the details of Mary's plan.

Tom Mary'ye onun planının ne olduğunu sordu.

Tom asked Mary what her plan was.

Tom bunu yapacak bir planının olmadığını söylüyor.

Tom says he has no plan to do that.

Onun planının hem erdemleri hem de yükümlülükleri vardır.

His plan has both virtues and liabilities.

Tom'un planının ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

I had no idea what Tom's plan was.

Tom'un planının ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yok.

I have no idea what Tom's plan is.

Görünen o ki Fabius'un planının etkilerini anlayan tek kişi Hannibal'dı.

It seems that Hannibal was the only one who understood the implications of Fabius' plan...

Evet, bu 2035 pek çok yönüyle Rwanda'nın planının karbon kopyası.

Yes, this Vision 2035 is a carbon copy of Rwanda’s plan in many aspects.

Dijital ekonomi planının başarısından sonra bu işletmeler için önemli bir merkez

an important center for those businesses after the success of the digital economy plan and returns to the

Yeni projeyi üç saat tartıştıktan sonra, Andrew'un planının en iyi olduğu sonucuna vardık.

Having discussed the new project for three hours, we concluded that Andrew's plan was the best.

Elbette sana tamamen katılıyorum, bunun için bir şey yapmalıyız, ama planının ne kadar gerçekçi olduğunu bilmiyorum.

Of course I totally agree with you that something should be done about that, but I don't know to what extent your plan is realistic.

- Onun planı çok zor gibi görünüyordu, ama çok geçmeden önce mümkün olduğu anlaşıldı.
- Onun planının gerçekleşmesi çok zor görünüyordu, ama çok geçmeden gerçekleşmesinin mümkün olduğu anlaşıldı.

His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.