Translation of "Tom'un" in English

- Ben Tom'un kayınbabasıyım.
- Tom'un kayınpederiyim.
- Ben Tom'un kaynatasıyım.

I'm Tom's father-in-law.

- Ben Tom'un kızıyım.
- Tom'un kızıyım.

I'm Tom's daughter.

Tom'un arkadaşları Tom'un şakasına güldüler.

Tom's friends laughed at Tom's joke.

- Tom'un danışmanıydım.
- Tom'un akıl hocasıydım.

I was Tom's mentor.

- Tom'un tavsiyesini unutmayın.
- Tom'un tavsiyesini unutma.
- Tom'un tavsiyesini hatırla.
- Tom'un tavsiyesini hatırlayın.

Remember Tom's advice.

- Ben Tom'un amcasıyım.
- Ben Tom'un dayısıyım.
- Ben Tom'un eniştesiyim.

I'm Tom's uncle.

- Tom'un desteği tereddütsüzdür.
- Tom'un desteği değişmez.
- Tom'un desteği sarsılmazdır.

Tom's support is unwavering.

- Bu gözlük Tom'un.
- Bu gözlükler Tom'un.
- Bu bardaklar Tom'un.

These glasses are Tom's.

- Burası Tom'un mıntıkası.
- Burası Tom'un çöplüğü.
- Burası Tom'un bölgesi.

This is Tom's turf.

Karar Tom'un.

The decision is Tom's.

Tom'un babasıyım.

- I'm Tom's dad.
- I'm Tom's father.

Tom'un büyükannesiyim.

I'm Tom's grandmother.

Tom'un akrabasıyım.

I'm related to Tom.

Tom'un evindeyim.

I'm at Tom's house.

Sorun Tom'un.

The problem is Tom's.

Tom'un avukatıyım.

I'm Tom's lawyer.

Bu, Tom'un.

This is Tom's.

Tom'un asistanıyım.

I'm Tom's assistant.

Tom'un korumasıyım.

I'm Tom's bodyguard.

Tom'un patronuyum.

I'm Tom's boss.

Tom'un danışmanıyım.

I'm Tom's counselor.

Tom'un kuzeniyim.

I'm Tom's cousin.

Tom'un doktoruyum.

I'm Tom's doctor.

Tom'un sürücüsüyüm.

I'm Tom's driver.

Tom'un dedesiyim.

- I'm Tom's grandfather.
- I am Tom's grandfather.

Tom'un komşusuyum.

I'm Tom's neighbor.

Tom'un oğluyum.

I'm Tom's son.

Bunlar Tom'un.

These are Tom's.

Tom'un listesindeyim.

I'm on Tom's list.

Tom'un ağabeyiyim.

I'm Tom's older brother.

Tom'un konserindeydim.

I was at Tom's concert.

Tom'un rakibiyim.

I'm Tom's rival.

Tom'un kızıyım.

I'm Tom's daughter.

Tom'un partisindeydim.

I was at Tom's party.

Tom'un arkasındayım.

I'm right behind Tom.

Tom'un peşindeyim.

I'm after Tom.

- Tom'un saçı büyüyor.
- Tom'un saçı uzuyor.

Tom's hair is growing.

- Tom'un kafası karıştı.
- Tom'un kafası karışık.

- Tom is confused.
- Tom's confused.

- O, Tom'un fikriydi.
- Bu, Tom'un fikriydi.

- It was Tom's idea.
- This was Tom's idea.
- That was Tom's idea.

- Tom'un partisi nasıldı?
- Hoe Tom'un ortağıydı.

How was Tom's party?

- Tom'un partisine gideceğiz.
- Tom'un partisine gidiyoruz.

We're going to Tom's party.

- Tom'un davranışını beğenirim.
- Tom'un tavrını seviyorum.

I like Tom's attitude.

- Tom'un telefonu kocaman.
- Tom'un telefonu büyüktür.

Tom's phone is huge.

- Tom'un başı bandajlı.
- Tom'un kafası bandajlı.

Tom's head is bandaged.

- Tom'un gönlü gençtir.
- Tom'un ruhu gençtir.

Tom is young at heart.

- Tom'un ehliyeti yok.
- Tom'un ruhsatı yok.

Tom isn't licensed.

- Bu Tom'un çağrısı.
- Bu Tom'un kararı.

That's Tom's call.

- Tom'un olayı neymiş?
- Tom'un hikâyesi ne?

What's the story with Tom?

- Tom'un ofisine gidiyorum.
- Tom'un bürosuna gidiyorum.

I'm going to Tom's office.

- Bu, Tom'un bilgisayarıdır.
- Bu, Tom'un bilgisayarı.

This is Tom's computer.

- Tom'un odası kirli.
- Tom'un odası pis.

Tom's room is dirty.

- Tom'un eşyaları nerede?
- Tom'un eşyası nerede?

- Where's Tom's stuff?
- Where're Tom's things?

- Tom'un tuzu kuru.
- Tom'un işleri tıkırında.

- Tom is wealthy.
- Tom is well off.

- Tom'un dediğini yapmalısın.
- Tom'un söylediğini yapmalısın.

You should do what Tom says.

- Tom'un statüsü nedir?
- Tom'un durumu ne?

What's Tom's status?

- Ben Tom'un eşiyim.
- Ben Tom'un karısıyım.

I'm Tom's wife.

- Şu Tom'un evi.
- O, Tom'un evi.

That's Tom's house.

- Tom'un azimliliğine hayranım.
- Tom'un azmine hayranım.

I admire Tom's tenacity.

- Tom'un Ph.D.si var.
- Tom'un doktorası var.

Tom has a Ph.D.

- Bu kitap Tom'un.
- O, Tom'un kitabı.

- This is Tom's book.
- This book is Tom's.
- That's Tom's book.

- O, Tom'un dairesi.
- Orası Tom'un dairesi.

That's Tom's apartment.

- Tom'un duyguları kırgındı.
- Tom'un duyguları incindi.

Tom's feelings were hurt.

- Mary Tom'un karısıdır.
- Mary Tom'un karısı.

Mary is Tom's wife.

- Mary Tom'un teyzesi.
- Mary, Tom'un halasıdır.

Mary is Tom's aunt.

- Mary Tom'un karısıydı.
- Mary Tom'un eşiydi.

Mary was Tom's wife.

- Tom'un karizması var.
- Tom'un çekiciliği var.

Tom has charisma.

- Tom'un kolu alçıda.
- Tom'un kou alçılı.

Tom has his arm in a cast.

- Tom'un açıklaması doğruydu.
- Tom'un tasviri doğruydu.

Tom's description was accurate.

- Tom'un kaydı silindi.
- Tom'un rekoru silindi.

Tom's record was wiped clean.

- Tom'un fikirleri düşünceliydi.
- Tom'un düşünceleri anlayışlıydı.

Tom's ideas were thoughtful.

- Tom'un planı eksiktir.
- Tom'un planı tamamlanmamıştır.

Tom's plan is incomplete.

- Tom'un arkadaşı olmalısın.
- Tom'un arkadaşları olmalısınız.

You must be Tom's friends.

- Ben Tom'un teyzesiyim.
- Ben Tom'un halasıyım.

I'm Tom's aunt.

- Tom'un gitmesini istedim.
- Tom'un ayrılmasını istedim.

I wanted Tom to leave.

Tom'un köpeği Tom'un yatağının yanında uyur.

Tom's dog sleeps next to Tom's bed.

- Tom'un sıkıntısı bitmedi.
- Tom'un çilesi bitmedi.

Tom's ordeal isn't over.

- Tom'un yemeklerini sevmiyorum.
- Tom'un aşçılığını beğenmiyorum.

I don't like Tom's cooking.

- Tom'un cenazesinde yoktum.
- Tom'un cenazesine katılmadım.

I didn't attend Tom's funeral.

- Tom'un asistanı Kanadalı.
- Tom'un yardımcısı Kanadalıdır.

Tom's assistant is Canadian.

- Tom'un kazanmasını bekliyordum.
- Tom'un kazanmasını umuyordum.

I'd expected Tom to win.

- Tom'un kazanmayacağından eminim.
- Tom'un kazanmayacağına eminim.

I'm sure Tom won't win.

- Tom'un kalbini kırdın.
- Tom'un kalbini kırmışsın.

You broke Tom's heart.

- Ceketlerden hangisi Tom'un?
- Tom'un ceketi hangisi?

Which jacket is Tom's?

- Tom'un ışığı yanıyor.
- Tom'un ışığı açık.

Tom's light is on.

- Tom'un peşinden git.
- Tom'un ardından git.

Go after Tom.

- Tom'un öldüğünü duydum.
- Tom'un öldüğünü işittim.

- I heard that Tom was dead.
- I heard Tom was dead.

- Tom'un yemeklerini sevmedim.
- Tom'un aşçılığını beğenmedim.

I didn't like Tom's cooking.

- Tom'un demansı var.
- Tom'un bunaması var.

Tom has dementia.

- Tom'un elini bırakmıştım.
- Tom'un elini bıraktım.

I let go of Tom's hand.

- Tom'un kazanacağına eminim.
- Tom'un kazanacağından eminim.

I'm sure Tom will win.

- Tom'un perdeleri çekikti.
- Tom'un perdeleri kapalıydı.

Tom's curtains were closed.

- Tom'un mazeretlerinden bıktım.
- Tom'un bahanelerinden sıkıldım.

I'm sick of Tom's excuses.

- Tom'un gülesi gelmişti.
- Tom'un gülmesi gelmişti.

Tom felt the urge to laugh.

- Tom'un babası topal.
- Tom'un babası aksak.

- Tom's father limps.
- Tom's father has a limp.

- Tom'un cinayetini araştırıyoruz.
- Tom'un öldürülmesini araştırıyoruz.

We're investigating Tom's murder.

- Burası Tom'un mıntıkası.
- Burası Tom'un bölgesi.

This is Tom's turf.