Translation of "ödeyebilmek" in English

0.002 sec.

Examples of using "ödeyebilmek" in a sentence and their english translations:

Araba alabilmek için mi, borçlarınızı ödeyebilmek için mi

If you're saving for a car, if you're saving to pay down your debt,

Bütün faturaları ödeyebilmek için eşyalarımdan çoğunu satmak zorundayım.

I have to sell a lot of my things so I can pay all my bills.

Tom faturalarını ödeyebilmek için gitarını rehin vermek zorundaydı.

Tom had to pawn his guitar so he could pay his bills.

En büyük umudum 25 yaşında, İstanbul'a gelip faturamı ödeyebilmek.

My biggest hope at age 25, to come to Istanbul and pay my bill.

Tom faturalarını ödeyebilmek için gitarını rehin bırakmak zorunda kaldı.

Tom had to pawn his guitar in order to pay his bills.

Bu bekar anne sadece kira ödeyebilmek ve çocuklarını besleyebilmek için iki işte çalışıyor.

This single mother works two jobs just to be able to pay the rent and feed her children.