Translation of "Satmak" in English

0.008 sec.

Examples of using "Satmak" in a sentence and their english translations:

- Neden onu satmak istiyorsun?
- Neden onu satmak istiyorsunuz?
- Niçin onu satmak istiyorsun?
- Niçin onu satmak istiyorsunuz?
- Niye onu satmak istiyorsun?
- Niye onu satmak istiyorsunuz?

Why do you want to sell it?

- Onları satmak ister misin?
- Onları satmak ister misiniz?
- Onları satmak istiyor musun?
- Onları satmak istiyor musunuz?

Do you want to sell them?

Kitabı satmak istemedi.

- She didn't want to sell the book.
- He didn't want to sell the book.

Evimi satmak zorundayım.

- I have to sell my house.
- I must sell my house.

Ruhumu satmak istemiyorum.

I don't want to sell my soul.

Ne satmak istiyorsun?

What do you want to sell?

Bunu satmak istiyorum.

I want to sell this.

Bunu satmak istedim.

I wanted to sell it.

Onu satmak zorundasın.

You must sell it.

Evimi satmak istemedim.

I didn't want to sell my house.

Çiftliğimi satmak istemiyorum.

I don't want to sell my farm.

Evimi satmak istiyorum.

I want to sell my house.

Arabamı satmak istiyorum.

I want to sell my car.

Arabamı satmak istemiyorum.

I don't want to sell my car.

Bunu nerede satmak istiyorsun?

Where do you want to sell this?

Tom çiftliğini satmak istemiyor.

Tom doesn't want to sell his farm.

Tom arazisini satmak istemiyor?

Tom doesn't want to sell his land.

Tom onu satmak istiyor.

Tom wants to sell it.

Tom onu satmak istedi.

- Tom wanted to sell it.
- Tom wanted to see it.
- Tom wanted to see her.

Evini satmak istiyor musun?

Do you want to sell your house?

Bize satmak istediğin nedir?

What is it you want to sell to us?

Çikolata satmak istemiyorum artık.

I don't want to sell chocolate anymore.

Tom arabasını satmak istedi.

Tom wants to sell his car.

Bunu bugün satmak zorundayım.

I have to sell it today.

Arabanı satmak ister misin?

Would you like to sell your car?

Ben arazimi satmak istiyorum.

I want to dispose of the land.

Evimi satmak zorunda değilim.

I don't have to sell my house.

Arabalar satmak benim işim.

Selling motorcars is my business.

Zaten bunu satmak istiyordum.

I wanted to sell it anyway.

Ruhumu şeytana satmak istemiyorum.

I don't want to sell my soul to the devil.

Tom evini satmak istemiyordu.

Tom didn't want to sell his house.

Onları satmak istiyor musun?

Do you want to sell them?

Evi satmak onun fikriydi.

It was her idea to sell the house.

Evimizi satmak Tom'un fikriydi.

It was Tom's idea to sell our house.

Arabaları satmak benim işimdir.

Selling cars is my job.

Gazete satmak kolay değildir.

Selling newspapers isn't easy.

Satmak daha iyi midir?

Is it better to sell?

Evimizi satmak zorunda kalacağız.

We're going to have to sell our house.

Neden arabanı satmak istiyorsun?

Why do you want to sell your car?

Ben bunu satmak istiyorum.

I want to sell it.

Tom arabasını satmak istemiyor.

Tom doesn't want to sell his car.

Tom arabasını satmak istemiyordu.

Tom didn't want to sell his car.

Tom bunu satmak istemiyor.

Tom doesn't want to sell it.

Tom bunu satmak istemedi.

Tom didn't want to sell it.

Neden evini satmak istiyorsun?

Why do you want to sell your house?

Onları satmak istiyor musunuz?

Do you want to sell them?

Yanni arabasını satmak istiyor.

Yanni wants to sell his car.

Satıcı bir araba satmak istiyor.

The dealer wants to sell a car.

O, satmak için söz verdi.

He promised to sell.

O, satmak için sığır besler.

He breeds cattle for market.

Arabamı satmak için reklam verdim.

I advertised my car for sale.

Sana bir şey satmak istemiyorum.

I don't want to sell you anything.

Neden bunu sadece satmak istemedin?

Why didn't you just sell it?

Sanıyorumki evlerini satmak zorunda kalacaklar.

I think that they will need to sell their house.

Evimizi gerçekten satmak zorunda değiliz.

We don't really have to sell our house.

Tom gerçekten evini satmak istemedi.

Tom never really wanted to sell his house.

Komşularımız evlerini satmak zorunda kaldılar.

Our neighbors were compelled to sell their houses.

Bu model satmak için zordur.

This model is difficult to sell.

Bugün onların hepsini satmak zorundayım.

I have to sell them all today.

Satmak için ilgilenebileceğim neyiniz var?

What do you have to sell that I might be interested in?

Tom çiftliği satmak zorunda kaldı.

Tom was forced to sell his farm.

Tom arabasını satmak için umutsuzdu.

Tom was desperate to sell his car.

Onlar sadece gazete satmak istiyor

They just want to sell papers.

Para için ruhumu satmak istemiyorum.

I don't want to sell my soul for money.

Satmak için bir taneye sahibim.

I have one to sell.

Tom evini satmak zorunda kaldı.

Tom had to sell his house.

Tom arabasını satmak zorunda kaldı.

Tom had to sell his car.

Satmak için hiç mücevherim yok.

I have no jewels to sell.

Umarım evimizi satmak zorunda kalmayız.

I hope we don't have to sell our house.

Satmak için kötü bir zaman.

It's a bad time to sell.

Bu evi satmak kolay olmayacak.

It won't be easy to sell this house.

Neden bu mobilyaları satmak istiyorsunuz?

Why do you want to sell these pieces of furniture?

Evini satmak istediğinden emin misin?

Are you sure you want to sell your house?

Tom evini satmak zorunda kalacak.

Tom is going to have to sell his house.

Tom, evini satmak istediğini söyledi.

- Tom said he wants to sell his house.
- Tom said that he wants to sell his house.

İşi ikinci el araba satmak.

His work is selling second-hand cars.

Gerçekten gitarını satmak istiyor musun?

Do you really want to sell your guitar?

- Bunların çoğunu maliyetinin altında satmak zorunda kaldık.
- Bunların çoğunu zararına satmak zorunda kaldık.

We ended up having to sell most of those below cost.

Her şeyi satmak için onu kullanıyoruz.

We use it to sell everything.

Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.

You don't have to give yourself such airs.

Tom'un arabasını satmak için acelesi yok.

Tom is in no hurry to sell his car.

Tom garajındaki her şeyi satmak istiyor.

Tom wants to sell everything in his garage.

Biz onu gerçekten satmak zorunda değiliz.

We don't really have to sell it.

Tom tablolarından herhangi birini satmak istemiyordu.

Tom didn't want to sell any of his paintings.

Tom'a benim eski arabamı satmak istedim.

I wanted to sell Tom my old car.

Böyle bir evi satmak kolay olmayacak.

It will not be easy to sell such a house.

İçki satmak için ruhsatın var mı?

Do you have a license to sell liquor?

- Onu satmak zorundasın.
- Sen onu satmalısın.

You must sell it.

Benim satmak istediğim birçok şey var.

I have a lot of things I want to sell.

Tom ve ben evimizi satmak istiyoruz.

Tom and I want to sell our house.

Tom resimlerinin hiçbirini satmak zorunda değildi.

Tom didn't have to sell any of his paintings.

Tom garajındaki her şeyi ​​satmak istedi.

Tom wanted to sell everything in his garage.

Günümüzde tadilat gerektiren evleri satmak zor.

It's hard to sell a fixer-upper nowadays.

Eski arabasını Kobe'deki bir adama satmak istiyor.

He wants to sell his old car to a man in Kobe.