Translation of "Kaldı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Kaldı" in a sentence and their english translations:

- Tom geride kaldı.
- Tom kaldı.

- Tom remained behind.
- Tom stayed behind.

Herkes kaldı.

Everybody stayed.

Sınavdan kaldı.

He failed in the examination.

Parasız kaldı.

She ran out of money.

Kim kaldı?

Who stayed?

Tom kaldı.

Tom stayed.

Dondu kaldı.

Tom stood frozen.

- Müzakereler sonuçsuz kaldı.
- Görüşmeler sonuçsuz kaldı.

The negotiations failed.

- Tom geride kaldı.
- Tom geri kaldı.

Tom fell behind.

- Tom, Mary ile kaldı.
- Tom, Mary'yle kaldı.

Tom stayed with Mary.

Adam burada kaldı.

Dude stays there.

Çok az kaldı.

She's almost there.

Kapı kapalı kaldı.

The door remained closed.

Bayan sessiz kaldı.

The lady remained silent.

Çocuk sessiz kaldı.

The boy remained silent.

Gözleri kızda kaldı.

His eyes rested on the girl.

Hava yağmurlu kaldı.

The weather remained rainy.

Tom kuşkulu kaldı.

Tom remained skeptical.

Tom uyuya kaldı.

Tom overslept.

O, sessiz kaldı.

She kept quiet.

O sessiz kaldı.

- He remained silent.
- He remained dumb.

Tom sessiz kaldı.

- Tom remained silent.
- Tom kept silent.
- Tom remained quiet.
- Tom stayed quiet.
- Tom stayed silent.
- Tom kept quiet.
- Tom just kept silent.

Onlar arkadaş kaldı.

- They remained friends.
- They stayed friends.

O, otelde kaldı.

- He stayed in the hotel.
- He stayed in at the hotel.

O hamile kaldı.

She became pregnant.

Biraz su kaldı.

- There is little water left.
- There is a little water left.
- There's some water left.

Rüzgar sakin kaldı.

The wind remained calm.

O yalnız kaldı.

He stayed alone.

Birkaç gün kaldı!

Only a few days are left!

Onlar geç kaldı.

They're late.

Herkes hayatta kaldı.

Everyone survived.

Başkan yatakta kaldı.

The president remained in bed.

20 avrom kaldı.

I have 20 euros left.

Üç günümüz kaldı.

We've got three days left.

Hiç kaldı mı?

Is there any left?

Ortalık Tom'a kaldı.

Tom had the place to himself.

Otuz dakikan kaldı.

You have thirty minutes left.

Hâlâ birazı kaldı.

There's still a little of it left.

Bir dakikan kaldı.

You've got one minute left.

Tom benimle kaldı.

Tom did stay with me.

Karım evde kaldı.

My wife stayed at home.

Az zaman kaldı.

- There is little time left.
- There's little time left.

Birkaç dakikam kaldı.

I've got a few minutes left.

Bir gün kaldı.

There's a day left.

Biraz zamanımız kaldı.

We have a little time left.

Tom arabasında kaldı.

- Tom stayed in his car.
- Tom stayed in the car.

Bazıları geç kaldı.

Some were late.

Tom evde kaldı.

Tom stayed home.

Herkes oturmuş kaldı.

Everyone remained seated.

Bir parça kaldı.

There's one piece left.

Gerisi size kaldı!

The rest is left to you!

Biraz para kaldı.

There is little money left.

Oğlan sessiz kaldı.

The boy stayed quiet.

Bir kişi kaldı.

There's no one left.

Onlar benimle kaldı.

They stuck with me.

Herkes sakin kaldı.

Everyone remained calm.

Herkes birlikte kaldı.

Everybody stayed together.

Kaldı ki, katılıyorum.

Other than that, I agree.

Patatesler sıcak kaldı.

The potatoes stayed hot.

Herkes ayakta kaldı.

Everyone remained standing.

O geç kaldı.

He is late.

O benimle kaldı.

She stayed with me.

Biraz et kaldı.

- Some meat remained.
- There was some meat left over.

Sadece birazı kaldı.

Just a little bit is left.

Kim hayatta kaldı?

Who survived?

Tom hayatta kaldı.

Tom survived.

Tom kaldı mı?

Did Tom stay?

Sadece Tom kaldı.

Only Tom stayed.

Tom geç kaldı.

Tom is late.

Tom sakin kaldı.

Tom remained calm.

Tom harika kaldı.

- Tom remained calm.
- Tom remained cool.
- Tom stayed calm.

Tom hareketsiz kaldı.

Tom remained motionless.

Tom şaşkın kaldı.

Tom remained puzzled.

Tom ayakta kaldı.

Tom remained standing.

Tom durgun kaldı.

- Tom remained still.
- Tom wasn't moving.

Tom sabırlı kaldı.

Tom remained stoic.

Tom uyanık kaldı.

Tom stayed awake.

Tom yakın kaldı.

Tom stayed close.

Tom burada kaldı.

Tom stayed here.

Tom dışarıda kaldı

Tom stayed outside.

Tom yatıya kaldı.

Tom stayed over.

Tom güçlü kaldı.

Tom stayed strong.

Tom orada kaldı.

Tom stayed there.

Tom beklemede kaldı.

Tom stood by.