Translation of "Habré" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Habré" in a sentence and their turkish translations:

Me pregunto si habré herido sus sentimientos.

Onun duygularını incitip incitmediğimi merak ediyorum.

Para cuando vuelvas, yo me habré ido.

Sen geri dönünceye kadar ben gitmiş olacağım.

Mañana, cuando llegues, habré acabado con la novela.

Yarın geldiğinde bu romanı bitirmiş olacağım.

El martes, habré terminado de leer este libro.

Ben bu kitabı okumayı salı gününe kadar bitirmiş olacağım.

¿Habré engordado un poco? Me aprietan los vaqueros.

Biraz kilo almış olmalıyım. Kot pantolonumum düğmesi gerçekten sıkıyor.

Lo habré concluido antes de que termine la semana.

Haftanın sonuna kadar onu bitirteceğim.

Me habré ido antes de que el gallo cante.

Horoz ötmeden önce gitmiş olacağım.

Habré leído "Hamlet" tres veces si lo leo otra vez.

Hamlet'i eğer tekrar okursam, üç kez okumuş olacağım.

Para entonces, no habré vivido ni la mitad de mi vida.

O zamana kadar, en iyi senaryoda, ömrümün yarısı bile geçmemiş olacak.

Si leo este libro otra vez, lo habré leído tres veces.

Bu kitabı bir defa daha okursam, üç defa okumuş olacağım.

Yo habré obtenido una licencia de conducir para el final del año.

Yılın sonuna kadar ehliyetimi edinmiş olacağım.

- ¿Le puse llave a la puerta?
- ¿La habré puesto llave a la puerta?

Kapıyı kilitledim mi?

—¿Será posible...? —Dima se preguntó— ¿Habré encontrado por fin al Al-Sayib correcto?

" Olabilir miydi...? Dima merak etti. Sonunda doğru Al-Sayib aldım mı?

Estoy con un ligero dolor de garganta desde esta mañana, me pregunto si me habré resfriado.

Bu sabahtan beri hafif boğaz ağrısı yaşıyorum. Ben bir soğuk algınlığına yakalanıp yakalanmadığımı merak ediyorum.